|
|
Alevilere Küfredilirken..Kategori: Türkiye | 0 Yorum | Yazan: Tayfun Şahin | 15 Ekim 2013 11:29:40 Tarihsel olarak bu coğrafyanın tartışmasız en çok ezilen, en çok ötekileştirilen, en çok zulme uğrayan toplumu Aleviler. Osmanlı'dan itibaren katliamlara maruz kalanlar, evleri basılanlar, kestiği et yenmeyenler, kız alınıp verilmeyenler de onlar. Öte yandan, II. Cumhuriyetçilerin iddia ettiğinin aksine, Alevilere zulmeden Cumhuriyet rejimi değil.
Yine iddia edilenin aksine Cumhuriyet, laiklik ilkesi sebebiyle Alevilerin var olma mücadelesinin de en önemli aşaması. Alevilerin büyük kısmı da, bu durumun herkesten çok farkında olduğu için, Mustafa Kemal’e ve laik Cumhuriyet’e en fazla destek veren, bu uğurda bedel ödemekten geri kalmayan insanlardan oluşuyor. Ancak Osmanlı’nın devamı olduğunu iddia eden Neo-Osmanlılar da bu duruşun farkındalar ve buna uygun, nefret dolu bir söylem geliştiriyorlar. Mezhepçi bakış açıları, her an ve her dönemde Alevilere olmadık iftiralar atmalarına, onları aşağılamalarına, inanç sistemlerini kendi inançları üzerinden tanımlamalarına sebep oluyor. AKP iktidarıyla beraber Alevilere yönelen sistematik baskının artması da, sadece babalarından, dedelerinden ve hocalarından öğrendiklerinin yansıması… Dün “Mum söndü oynuyorlar!” diyen kafa yapısı neyse, bugün de “Alevilik Hz. Ali’yi sevmekse…” cümlelerini kurduran aynı bakış açısı. Dün Erbakan neyse bugün Erdoğan da o. Dün Madımak’ı yakan kimse, bugün Alevilerin evlerini işaretleyenler de onlar. Bu anlamda hiçbir şey değişmedi bu ülkede. Babadan oğula aktarılan bir nefret söz konusu… Ne yapıp edip Alevileri siyaset malzemesi haline getirmek, onları rahatsız etmek, fırsat bulduklarında da yok etmek yobazların en iyi bildikleri şeyler. “Senin o lekeli dudakların…” gibi cümlelerle başlayan, Aleviliği yuhalatmaya kadar uzanan bu yeni dönemde, her konuyu mezhep üzerinden tanımlamak ve her olumsuzluğu Alevilik üzerinden açıklamaya çalışmak da ayrı bir garabet. Ama bu ülkede, bu görüşlerin alıcısı da her geçen gün artıyor. Ancak bu duruma gelinmesinde kendini demokrat olarak tanımlayanların da payı var. Erdoğan gibilerin baskıcı ve yıkıcı söyleminin etkisiyle Alevilere, gericilerin jargonuyla yaklaşanlar da bulunuyor aramızda. Konunun en üzücü kısmı da bu zaten! Cumhuriyet yıkıcılığına soyunmuş ve ülkeyi bölmek için her türlü ayrılığı kurumsallaştırmaya yemin etmiş bir anlayışın karşısında Alevilerin yanında olmak, onlar için mücadele etmek, gericilerin lakırdılarına karşı onlara sahip çıkmak Alevilerden önce Sünni inançtan gelen demokratların işi olmalı. Alevilerin inancına tanım getirmeye uğraşan bir Başbakan’a “Orada dur!” demek sadece Alevilerin göreviymiş gibi bakılmamalı. Sünniler, çok daha gür bir sesle ayağa kalkabilmeli. Alevilerin inançlarına uygun olarak yaşamalarının garantisi bu ülkenin Sünni demokratları olmalı. Geçtiğimiz günlerde bir adam çıkıp “Cemevleri” ile “terörist” kelimelerini aynı cümlede kullandığında neden bu ülkenin dört bir yanından Sünniler de kitlesel olarak ayağa kalkmadı? Neden yapılan açıklamaların büyük çoğunluğu Alevilerden geldi? Neden Sünniliği bilinen demokrat insanlar daha aktif şekilde ön plana çıkıp, o adama haddini bildirmedi? Sorun sadece Alevilerin sorunu mu? Sünni demokratların hiç mi söyleyecek sözleri kalmadı? Evet, bu ülkede bir Alevi düşmanlığı var! Hem de hükümet destekli. Evet, bu ülkenin Alevileri, siyasal İslamcılar ve yandaşları tarafından günah keçisi olarak görülüyorlar. Ve evet Alevilerin yaşamları hiç bu kadar tehdit altında olmamıştı. Hemen yanı başımızda Suriye’de, sadece Alevi oldukları için canlı canlı binaların tepesinden insanlar atılırken, El-Kaideciler insan ciğeri yerken ve Türkiye’de Alevilerin evleri işaretlenirken, hiç kimse tehlikenin uzak olduğunu söylemesin. Ama bütün bunlar yaşanırken Sünni demokratların büyük çoğunluğunun da Alevilere hak ettikleri desteği verdiğini de söylemesin. Artık çekimserlik zamanı bitmiştir. Kendisini demokrat olarak tanımlayan her Sünni’nin vazifesi, Alevi kardeşine sahip çıkmaktır. Antakya’da, Tuzluçayır’da, Dikmen’de oynanan oyuna karşı durma yükümlülüğü Sünnilerindir. Gelinen nokta itibariyle demokratlığımızın, insanlığımızın, çağdaşlığımızın en önemli ölçütü budur. Aleviler her gün aşağılanırken, inançlarına, ibadethanelerine küfredilirken, yaşamları tehdit altındayken tavır almayan asla ve asla demokrat olamaz. Hatta Alevilere yapılan bu sistematik zulme karşı sesini yükseltmeyenler “insan” olarak da kalamaz.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış
|
| Tüm Yazarlar |
|