A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Ofiste her şey bıraktığınız gibi mi

Kategori Kategori: Günün içinden notlar | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Saba Öymen | 17 Eylül 2013 19:02:23

Uzun yıllar çalıştığım şirkete uğradım iş arkadaşlarıma merhaba demeye. Çalışma yaşamı olan, yıllar içinde değişik yerlerde çalışmış herkesin eski iş yerine uğramışlığı vardır sanırım. Bir zamanlar her sabah kapısından girdiğiniz, içindeki yaşamın parçası olduğunuz yapıya, konuk olarak girmek değişik bir his verir. Eskiden hemen her gününüzü ve pek çok şeyinizi paylaştığınız kişileri görürsünüz. Onlar hala oradadırlar.

Her şey bıraktığınız gibidir. Her zaman olduğu sıradanlıkta devam ediyordur. Ya da öyle olduğunu düşünürsünüz. Oysa sizin hayatınızda ne bu binanın, ne bu kişilerin (belki bir iki kişi dışında) yeri vardır artık. Yaşamınızın parçası değillerdir. Siz de onların yaşamının parçası değilsinizdir.

İçindeyken yaşanan olumsuzluklar şimdi uzaklarda kalmıştır ya, eski günler, çoğu zaman güzel yanlarıyla anımsanır. Belki geçmişe hafif bir özlem, tatlı bir hüzün almıştır onun yerini.  

Eski işiniz çok değil yalnızca dokuz, on aylık eski olduğunda ve oradaki arkadaşlarınızla ara sıra haberleştiğinizde bu geçmişe özlem duygusunu da duymazsınız. Henüz zamanı gelmemiştir o duygunun.  

Ben de şirkete uğradığımda özlem değil, başka bir şey hissettim. Şirketlerin de yaşamları olduğunu...

Öyle çok şey değişmişti ki... Birkaç yıl önce verilen kararlar, başlatılan projeler, gerçekleştirilen atılımlar, alınan yeni makineler, hepsi şimdi gelinen bu noktaya varmak için miydi, diye düşündüm. Şirketin kendine ait hayalleri bittiği için mi gelindi bu noktaya? Buraya gelinecekse niyeydi çaba? Ya da tam tersine bu çaba nedeniyle mi bu noktaya varıldı? Eski iş arkadaşlarımla beraber,  bir tür duygusallıkla bu sorulara yanıt arayıp sohbet ederken, yapılan ya da yaşanan her şeyin o zaman içinde öyle olması gerektiği, öyle olması istendiği için yapıldığını biliyordum tabii.

Hayır, şirket kapanmıyordu, hisselerinin büyük bir kısmı satılıyordu sadece. Ama doğrusu, birkaç yıl önce, sonsuza dek aynı coşkuyla, aynı tutkuyla ve aynı kişilerle sürüp gidecek gibiyken şimdi bu?  Her şey birden nasıl da değişebiliyordu, bir kez daha görüyorduk işte.  

Şirketlerin yaşamları var. İnsanlarınkine benzeyen... Onlar da doğuyorlar, büyüyorlar, istekleri ve gereksinimleri doğrultusunda kararlar alıyorlar. Kararları uyguluyorlar, aldıkları kararların sonuçlarını yaşıyorlar. İstekleri, gereksinimleri değişiyor, yeni kararlar alıyorlar.  Bu kez, bu yeni kararların getirdiklerini yaşıyorlar. Biraz mekanik mi oldu? İnsan yaşamında sevgi var, neşe var, mutluluk var diyebiliriz. Hayal kırıklığı, öfke, mutsuzluk, hüzün...

Şirketlerin yaşamında yok mu sanki?  

Topluluğu oluşturan kişilerin duygu, düşünce ve davranışları, birey olarak yaşadıklarının da etkisiyle biçim alıp, sonra bu biçimlenme doğrultusunda verdikleri tepkilerle ortak yaşamı, ortak kararları etkilemiyor mu?

Birbirleriyle iyi geçinenlerin; seven ve değer verenlerin; birbirini umursamayanların; birbirlerinden hoşlanmayanların; birbirlerini çekemeyenlerin hep birlikte oluşturduğu bir topluluk ve bu topluluğun ruhuyla yaşanan ortak bir hayat...

Hep birlikte yaşanan sevinçler, kızgınlıklar, üzüntüler...  Sabah saatlerinde masa başında yapılan küçük sohbetler... Öğle tatillerinde birlikte yenen yemekler... Gün boyunca işle ilgili yapılan planlar, şikayetler; kızgınlık ya da keyif hisleri... Doğum günlerinde ısmarlanan pastalar, hep beraber söylenen iyi ki doğdun şarkıları... Birlikte yılbaşı kutlamaları...

Eski iş arkadaşlarınızı, binayı, ofisi yeniden görmek, o günlerin, o yılların yaşamınızın geçip gitmiş, bir daha geri gelmeyecek bir dönemi olduğunu anımsatır her şeyden önce. Yaşanmış ve bitmiştir. Eski bir fotoğrafa bakmak gibidir. Bir gerçektir ama bugününüze ait bir gerçek değildir.

Orada yeriniz yoktur. Bu yalnızca soyut olarak değil somut olarak da doğrudur. Orada bir masanız yoktur. Masanızda başkası oturuyor, bilgisayarınızda başkası çalışıyordur.

Ama sonra birden, bilgisayardan alınan çıktıda sol alt köşede hala adınız olduğunu görürsünüz. Henüz kimse değiştirmemiştir ve bilgisayarla yazıcı, dokuz ay sonra hala, sol alt köşede sizin adınızın olduğu çıktılar veriyordur. Üstelik, kullanan olmasa da email adresiniz hala geçerlidir. İşte o an bilirsiniz ki, o masa, o iş yeri, orada sizinle birlikte çalışmış olan o kişiler her zaman bir ölçüde yaşamınızın parçası olacaklardır. Siz de en azından uzunca bir süre onların.

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 8.3 / 3 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış




'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

Hollanda'da kadın düşmanlığına dikkat çekmek için öldürülen ‘cadılar’ anısına anıt dikilecek.
'Dezenformasyon Yasası' bilançosu
Merkel anılarını kaleme aldı…
Avustralya'da 16 yaşından küçüklere sosyal medya yasağı
TRUMPİST BİR DÜNYADA ERTESİ GÜN

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

Oxford Sözlüğü yılın kelimesini seçti: Beyin çürümesi
"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.
Stephen Hawking'in ünlü paradoksu çözülmüş olabilir: Kara delikler aslında yok mu?

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri
Cumhuriyet 101 Yaşında
Kadın ve Erkek
MAZRUF

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git