Uzun yıllar çalıştığım şirkete uğradım iş arkadaşlarıma merhaba demeye. Çalışma yaşamı olan, yıllar içinde değişik yerlerde çalışmış herkesin eski iş yerine uğramışlığı vardır sanırım. Bir zamanlar her sabah kapısından girdiğiniz, içindeki yaşamın parçası olduğunuz yapıya, konuk olarak girmek değişik bir his verir. Eskiden hemen her gününüzü ve pek çok şeyinizi paylaştığınız kişileri görürsünüz. Onlar hala oradadırlar.
Her şey bıraktığınız gibidir. Her zaman olduğu sıradanlıkta devam ediyordur. Ya da öyle olduğunu düşünürsünüz. Oysa sizin hayatınızda ne bu binanın, ne bu kişilerin (belki bir iki kişi dışında) yeri vardır artık. Yaşamınızın parçası değillerdir. Siz de onların yaşamının parçası değilsinizdir.
İçindeyken yaşanan olumsuzluklar şimdi uzaklarda kalmıştır ya, eski günler, çoğu zaman güzel yanlarıyla anımsanır. Belki geçmişe hafif bir özlem, tatlı bir hüzün almıştır onun yerini.
Eski işiniz çok değil yalnızca dokuz, on aylık eski olduğunda ve oradaki arkadaşlarınızla ara sıra haberleştiğinizde bu geçmişe özlem duygusunu da duymazsınız. Henüz zamanı gelmemiştir o duygunun.
Ben de şirkete uğradığımda özlem değil, başka bir şey hissettim. Şirketlerin de yaşamları olduğunu...
Öyle çok şey değişmişti ki... Birkaç yıl önce verilen kararlar, başlatılan projeler, gerçekleştirilen atılımlar, alınan yeni makineler, hepsi şimdi gelinen bu noktaya varmak için miydi, diye düşündüm. Şirketin kendine ait hayalleri bittiği için mi gelindi bu noktaya? Buraya gelinecekse niyeydi çaba? Ya da tam tersine bu çaba nedeniyle mi bu noktaya varıldı? Eski iş arkadaşlarımla beraber, bir tür duygusallıkla bu sorulara yanıt arayıp sohbet ederken, yapılan ya da yaşanan her şeyin o zaman içinde öyle olması gerektiği, öyle olması istendiği için yapıldığını biliyordum tabii.
Hayır, şirket kapanmıyordu, hisselerinin büyük bir kısmı satılıyordu sadece. Ama doğrusu, birkaç yıl önce, sonsuza dek aynı coşkuyla, aynı tutkuyla ve aynı kişilerle sürüp gidecek gibiyken şimdi bu? Her şey birden nasıl da değişebiliyordu, bir kez daha görüyorduk işte.
Şirketlerin yaşamları var. İnsanlarınkine benzeyen... Onlar da doğuyorlar, büyüyorlar, istekleri ve gereksinimleri doğrultusunda kararlar alıyorlar. Kararları uyguluyorlar, aldıkları kararların sonuçlarını yaşıyorlar. İstekleri, gereksinimleri değişiyor, yeni kararlar alıyorlar. Bu kez, bu yeni kararların getirdiklerini yaşıyorlar. Biraz mekanik mi oldu? İnsan yaşamında sevgi var, neşe var, mutluluk var diyebiliriz. Hayal kırıklığı, öfke, mutsuzluk, hüzün...
Şirketlerin yaşamında yok mu sanki?
Topluluğu oluşturan kişilerin duygu, düşünce ve davranışları, birey olarak yaşadıklarının da etkisiyle biçim alıp, sonra bu biçimlenme doğrultusunda verdikleri tepkilerle ortak yaşamı, ortak kararları etkilemiyor mu?
Birbirleriyle iyi geçinenlerin; seven ve değer verenlerin; birbirini umursamayanların; birbirlerinden hoşlanmayanların; birbirlerini çekemeyenlerin hep birlikte oluşturduğu bir topluluk ve bu topluluğun ruhuyla yaşanan ortak bir hayat...
Hep birlikte yaşanan sevinçler, kızgınlıklar, üzüntüler... Sabah saatlerinde masa başında yapılan küçük sohbetler... Öğle tatillerinde birlikte yenen yemekler... Gün boyunca işle ilgili yapılan planlar, şikayetler; kızgınlık ya da keyif hisleri... Doğum günlerinde ısmarlanan pastalar, hep beraber söylenen iyi ki doğdun şarkıları... Birlikte yılbaşı kutlamaları...
Eski iş arkadaşlarınızı, binayı, ofisi yeniden görmek, o günlerin, o yılların yaşamınızın geçip gitmiş, bir daha geri gelmeyecek bir dönemi olduğunu anımsatır her şeyden önce. Yaşanmış ve bitmiştir. Eski bir fotoğrafa bakmak gibidir. Bir gerçektir ama bugününüze ait bir gerçek değildir.
Orada yeriniz yoktur. Bu yalnızca soyut olarak değil somut olarak da doğrudur. Orada bir masanız yoktur. Masanızda başkası oturuyor, bilgisayarınızda başkası çalışıyordur.
Ama sonra birden, bilgisayardan alınan çıktıda sol alt köşede hala adınız olduğunu görürsünüz. Henüz kimse değiştirmemiştir ve bilgisayarla yazıcı, dokuz ay sonra hala, sol alt köşede sizin adınızın olduğu çıktılar veriyordur. Üstelik, kullanan olmasa da email adresiniz hala geçerlidir. İşte o an bilirsiniz ki, o masa, o iş yeri, orada sizinle birlikte çalışmış olan o kişiler her zaman bir ölçüde yaşamınızın parçası olacaklardır. Siz de en azından uzunca bir süre onların.