İnsanın eline yapışıp kalan, kurtulana kadar akla karayı seçtiğiniz kurabiye hamurunda, "kurabiye yapmak mı, bir daha asla" dedirten bir şeyler var. Yıllardır yaptığım yok aslında, sıcak bir odada pencereden yağmuru seyredip, bir fincan çay içerken kurabiye geldi aklıma. Dostlar kurabiyesi... Ne güzel adı var değil mi?
Yağmur çatıya iri iri çarparken, ağaçlar ıslak, parlak ve yemyeşilken, bir fincan çayla dostlar kurabiyesi olsaydı hoş olurdu. Öyle çarşıdan alınma değil, evde pişiyor olmalıydı. Gidip gelip fırına göz atmalıydık. Tepside kurabiyeler kocaman kabarmaya, sonra üstlerinden mutlu mutlu çatlamaya başlamalıydı. Şekerli vanilyalı tatlı bir koku ilkin mutfağı sonra bütün evi sarmalıydı.
Malzemeler:
1 büyük paket margarin (yumuşak, 250 gr)
2 su bardağı şeker
4-5 su bardağı un
3 yumurta
1 su bardağı çekirdeksiz üzüm
1 su bardağı dövülmüş ceviz
1 çay kaşığı kabartma tozu
1 limon kabuğu rendesi
Mark Vernon’un Mutluluk İçin Felsefe adlı kitabını okuyordum, yağmur çatıyı ve camları dövüyordu, çay içiyordum ve dostlar kurabiyesini anımsadım.
1970 lerin sonlarına doğruydu galiba, yeni yayınlanan bir yemek kitabı, fırındaki kurabiyelerin kokusunun evi sarışı gibi sarmıştı ortalığı. Bereketli Olsun’du kitabın adı. Sanırım ilk kez bir yemek kitabı bu denli ilgi görüyordu. Daha eski yıllarda basılmış yemek kitapları var mıydı bilmiyorum, gördüğümü sanmıyorum. Annemin kalın mı kalın, sayfaları ev ekonomisi dersinde kendi yazdığı tariflerle dolu mavi ciltli bir defteri vardı, anımsıyorum. Sonra bir gün, Gönül Candaş adlı bir aile ekonomisi ve beslenme öğretmeni çıkmış, derlediği yemek tariflerini Bereketli Olsun adı altında sapsarı kapaklı bir kitap olarak yayınlamış ve kitap pek çok eve girmişti. Yemek pişirmenin neredeyse bir sanat dalı olarak kabul edilmesinden önceki yıllardı. Yemek tarifleri, evde ya da bakkalda bulunma olasılığı olmayan, markette, eh küçük bir olasılıkla bulunabilecek bir dolu süslü malzeme içermeye başlamamıştı daha. Yapılması kolay, orta halli günlük yemekler, tatlılar, kekler, çörekler vardı kitapta. Henüz kitapçılarda çok satanlar sınıflamasının olmadığı yıllarda, çok satan olmasının sırrı da buydu herhalde.
Bereketli Olsun’un bir nüshasına sahip olanlar dostlar kurabiyesini bileceklerdir. Aslında eminim kitabı eline almamış bir çok kişi de dostlar kurabiyesini biliyordur ama bana hep, ilk baskısı paralandıktan sonra, annemin, birkaç yıl önce 25. baskısını armağan ettiği o kitabı hatırlatır.
Mark Vernon’un Mutluluk İçin Felsefe’sini okuyordum, dostlar kurabiyesini hatırladım demiştim. Şöyle diyor Mark Vernon kitabın bir yerinde. “Mutluluk hayatın bir yan ürünü mü yoksa ailemizde, arkadaşlarımızda ya da bir dilim çikolatalı kek ya da bir fincan kapuçinoyla doğrudan ulaşabileceğimiz türden bir şey mi?”
Bir dilim kek, bir parça çikolata, bir fincan kahve gibi şeylerin günlük yaşamın olmazsa olmaz değil de, olmazsa iyi olmaz hazlarından olduğuna kim itiraz edebilir? Fakat, bu tür küçük hazların güzelliği ve önemi son yıllarda belki de biraz saptırılmadı mı? Çünkü küçük hazlar yaşamı yaşanır kılan şeyler olamazlar, olsa olsa tat katarlar. Bunu şimdilik bir kenara koyalım, belki başka bir yazının konusu olabilir.
Çayın yanında bir parça kurabiye ya da bir dilim kekten hoşlanmayan var mıdır bilmem? Ben de, Mark Vernon’un bu satırlarını okuduğumda, yağmura karşı çay içme keyfimin tam olması için taze bir kurabiyenin, bir adet dostlar kurabiyesinin hoş olabileceğini geçirdim aklımdan.
Üstelik tadı kadar adını da seviyordum bu kurabiyenin. Kim bilir neden dostlar kurabiyesi demişler... Bilen var mı aranızda? Dostlar kurabiyesinin özelliği şeklinin düzgün olmaması. Muntazam olmayan parçalar koparın hamurdan diye yazar tarifte. Yoksa dostluk ve dostlar da, bu kurabiye gibi muntazam olmadığından ama yine de onlarsız olamadığımızdan, hayat onlarla güzel olduğundan mı?
Benden başka, çayının yanında kurabiye dileyen? İşte adım adım dostlar kurabiyesi...
1-Yağ, şeker ve limon kabuğu rendesi iyice karıştırılır.
2-Yumurtalar birer birer ilave edilir.
3-Üzüm ve ceviz konur.
4-Kabartma tozu karıştırılmış un elenip yoğrulur.
5-Hamurdan ceviz büyüklüğünde ve muntazam olmayan parçalar koparılarak tepsiye dizilir.
6-Orta hararetli fırında pişirilir.
7-Bir tencereye konup kapak kapatılırsa yumuşak olur.
8-Bir fincan çay ve dostlarla beraber tadı çıkarılır.
9-Afiyet olsun.
tam da zamanında okumuşum. her zaman ki gibi, içimi dışımı mutluluk kokularıyla doldurdunuz.
vanilya kokulu Saba Öymen'e, sevgi ve saygılar.