A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Sonbaharda ilkbahar kokusu

Kategori Kategori: Günün içinden notlar | Yorumlar 2 Yorum | Yazar Yazan: Saba Öymen | 21 Nisan 2013 18:02:49

Verandada oturmuş Türkiye'de yayınlanan edebiyat dergilerinden birini okuyordum, cd çalarda Azerbaycan şarkıları çalıyordu. Gülebilmez bahar sensiz, Yüreğim od tutup yanar sensiz... Karanlık yüzlü basık hava, dergide okuduğum öykünün ruhuyla da birleşerek etkiledi beni. Ilık, hatta sıcak ama yaz değil, her nasılsa belli ediyor yaz olmadığını. Kokusuyla belki...

Hava sıcaklığı hemen hemen aynı bile olsa ilkbaharın kokusu başka, sonbaharın başka. Sonra, belki sesiyle... Dinliyorum... Müziğin durduğu anlarda ayrımına ilk varılan şey sessizlik. Kesin bir sessizlik. Bir boşlukta olduğunuzu düşündüren. Çevrenizdeki her şeyin, tüm evrenin ululuğunu duyuran. Ardından kuşlar, kuşların sesleri.  Ağaçların belli belirsiz hışırtısı. Biraz daha uzaktan araba sesleri. Arada bir geçen uçağın boğuk gürültüsü. Yan sokakta bir evin bahçesinde çocuklar. Hayır, burada bu anda, ses zamanın ayrımcılarından pek değil. Türkiye’de bir sokakta olsa yaz sesleriyle kış sesleri çok farklıdır.

Nisan bir sonbahar ayı Güney yarımkürede. Kuzey yarımkürede büyümüş birinin kendini buna inandırabilmesi neredeyse olanak dışı. Elbette bir gerçek olarak bunu biliyorum. Demek istediğim, insanın kalbinin buna inanması kolay olmuyor. Bir ilkbahar sabahında doğmuşum, benimle aynı gün doğan Avustralyalı arkadaşımsa bir sonbahar gününde. Onun annesinin anıları bir sonbahar gününe ait, belki serin yağmurlu, belki güneşli bir sonbahar gününde ilk kez kucağına almış onu. Annemin anılarında ise ağaçların çiçeklerle dolu olduğu bir ilkbahar günü var. Güney yarımküreye hiç gelmemiş, burada yaşamamış olsaydım, doğduğum günün bir sonbahar günü de olabileceğini belki aklıma bile getirmeyecektim. Bu düşünce bana, hemen her şeyin bulunduğumuz mekan ve zamana göre değişik bir biçim aldığını yeniden hatırlattı. Çok az şey kesin ve değişmez. Mekan ve zaman (doğduğumuz yer ve zaman anlamında), elimde olmayan, ben seçmeden kendimi içine bulduğum bir şeyse, başlangıç noktamdır, beni tanımlayanlardandır. Ait olduğum ve bana ait olandır. Bu nedenle korurum onu, bu nedenle sürekliliğini isterim. Bir yandan da, yine tam da bu nedenle, benim gibi düşünen başkalarını anlamaya çalışmanın gerekliliğini düşündürür bana. Ve onların da beni anlamalarının, birbirimizi anlamanın esas olan olduğunu.

Her neyse, sözünü etmek istediğim şey, çocukluğumuzun geçtiği yerlerdeki mevsimlerin, aynı o yerlerin kendisi gibi içimize işlemiş olması idi. Bir temmuz ayı örneğin, ne olursa olsun, kış ayı gibi gelmiyor bana. Hava soğuksa, şiddetli bir rüzgar, yağmur varsa, kış havası gibiyse, aylardan temmuz olamaz, olmamalı gibi geliyor. Şubat olmalı örneğin... Hani insan bazen sorar ya kendi kendine, bugün günlerden ne, hangi aydayız diye, işte öyle sorsam, bir an düşünerek temmuz derim. Bu biraz da, haftanın günlerinin alışılmışlığına benziyor. Bayram tatili Pazartesi gününe rastlar da, Salı işe başlarız ya,  o gün bütün gün Pazartesi gibi gelmez mi...

Doğduğumuz mevsim, ailemizin daha büyük üyelerinden işiterek sahiplendiğimiz, artık bizim olan anılarımızın arasında kalmıyor, başka işlere de bulaşıyor, sağlığımızı etkiliyormuş. Örneğin diğer mevsimlerde doğanlarla karşılaştırıldığında, sonbahar bebeklerinde astım, ilkbahar bebeklerinde ise anoreksi riski daha fazlaymış. Mevsim depresyonu türünden hastalıklarsa kış aylarında doğanlarda daha fazla görülüyormuş. Ama bu, dikkatinizi çekerim, astrolojiden farklı bir şey. İnsan grupları arasında doğum tarihinin ve hastalıkların soruşturulmasıyla yapılan araştırmalarla ulaşılmış bu sonuçlara. Bazı bulgular fareler üzerinde yapılan deneylerle de kanıtlanmış. Hepsinin  ötesinde doğduğumuz mevsim kişiliğimizi de etkiliyormuş araştırmaya göre. Dergimi bıraktım, daha önceden bir yerlerde okuduğumu hatırladığım  bu bilgileri google’a onaylattım. Böylece bu durumun, beni sabırsız, düşünmeden hareket eden biri yaparken, aynı günde Güney yarımkürede doğan arkadaşımı çekici, sportmen ve özellikle futbolda (futbol oynamıyor olmasını boşverin gitsin) başarılı yaptığını  öğrendim. Demek ki, kişilik özelliklerimizi beğenmezsek, kabahati doğduğumuz mevsime atabiliriz.

Sonra dergime döndüm. Bir başka hoş öykü ve Ramin Farhangniya’nın son türküsü havadaki ılık sıkıntıyı dağıtıp gitti.

Bu dağda maral gezer, telini darar gezer,men yarime neyledim, yarim mennen kenar gezer

Dağlarda çiçek ay Gülebatın, hamıdan göyçek ay Gülebatın, doldur ver içek ay Gülebatın...


Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 5 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar

NAZAN KAZAK { 24 Nisan 2013 13:15:28 }
SEVGİLİ   SABA YAZINI   ZEVKLE   OKUDUM...EMEĞİNE SAĞLIK....BENDE NEDENSE İKİ   KİTAP   ÇAĞRIŞIMI   YAPTI !    EYLÜL    VE   İKLİMLER....RUH   HALLERİ İLE   İKLİMLER ARASINDAKİ   PARALELLİĞİ    DÜŞÜNDÜM.....ÖZELLİKLE   EYLÜL   AĞIR   BASTI ....HERŞEY   DEĞİŞİYOR   SENİN   DEDİĞİN GİBİ ...AMA   " DEĞİŞMEYEN TEK ŞEY DEĞİŞİM "   BUNU DA UNUTMAMAK   GEREKİYOR...BAŞARI   DİLEKLERİMLE   ÖPÜYORUM..
gülcıhan taşöz kahyaoğlu { 23 Nisan 2013 06:54:19 }
harikasın saba,eline yüreğine sağlık arkadaşım....yazındakine benzer duyguları yolculuk dönüşü bende hissettim hayat ve biz insanlar zamanın üzerinde kayıyoruz,uygun frekansı tutturursak zamanda yolculuk mümkün bence.....öpüyorum seni,kucak dolusu sevgiler....bu arada nisan türkiyede de soğuk geçiyor,ama bahar kokusu var kesinlikle.....
Diğer Sayfalar: 1.

 




'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

Hollanda'da kadın düşmanlığına dikkat çekmek için öldürülen ‘cadılar’ anısına anıt dikilecek.
'Dezenformasyon Yasası' bilançosu
Merkel anılarını kaleme aldı…
Avustralya'da 16 yaşından küçüklere sosyal medya yasağı
TRUMPİST BİR DÜNYADA ERTESİ GÜN

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

Oxford Sözlüğü yılın kelimesini seçti: Beyin çürümesi
"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.
Stephen Hawking'in ünlü paradoksu çözülmüş olabilir: Kara delikler aslında yok mu?

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri
Cumhuriyet 101 Yaşında
Kadın ve Erkek
MAZRUF

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git