|
|
Kore Yarımadası'nda tansiyon yüksek.Kategori: Dünya | 0 Yorum | 11 Mart 2013 12:55:00 Kore Yarımadası'nda gerginlik tırmanıyor. Alman Friedrich-Ebert Vakfı'nın Güney Kore temsilcisi Christoph Pohlmann, yükselen tansiyonu DW'ye değerlendirdi. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin hakkında yaptırımların sertleştirilmesi kararı aldığı Kuzey Kore geri adım atmamakta kararlı. Kuzey Kore yönetimi önce, bu yıl içinde nükleer denemelerine devam edeceğini ilân etmiş, ardından da ABD'ye nükleer savaş açma tehdidinde bulunmuştu.
Kuzey Kore şimdi de Güney Kore ile 1953 yılında imzaladığı Saldırmazlık Paktı'nı tek taraflı olarak sona erdireceğini duyurdu. Kuzey Kore endişelendiriyor Kuzey Kore yönetiminin son dönemlerde dozu giderek artan tehditleri endişeye neden oluyor. Alman Friedrich - Ebert Vakfı'nın Güney Kore Temsilcisi Christoph Pohlmann da endişeli olanlar arasında. Pohlmann, “Nükleer anlaşmazlığın, önümüzdeki dönemde askerî olaylarla ifade edilebilecek yeni bir boyuta tırmandığı söylenebilir. Çünkü Kuzey Kore'nin bir yandan tehditlerin dozunu sürekli artırırken, diğer yandan bunları uygulamaya geçirmeyeceği düşünülemez. Bu da şu demek: Kuzey Kore’nin bir biçimde askerî bir girişimde bulunacağından yola çıkılması gereklidir” diyor. "Tehditler tekrarlanabilir" Bölge uzmanı Christoph Pohlmann, sözünü ettiği askerî girişimin nasıl olabileceğini ise şöyle ifade ediyor: “Belki daha önceden bildiğimiz, tanıdığımız, geçen haftalarda, aylarda tanık olduğumuz şeyler yeniden gelişebilir. Füze denemelerine devam etme, farklı füze tipleri kullanma ya da nükleer testleri devam ettirme şeklinde olabilir. Tabii doğrudan deniz ve karadan askerî tahrikler de olası. Örneğin Güney Kore’ye bağlı bir adaya ya da Kuzey ile Güney arasında askerden arındırılmış sınır bölgesine topçu ateşi açma gibi.” "Kuzey Kore'nin intiharı olur" Kısa adı KCNA olan Kuzey Kore resmi haber ajansının haberlerinde, "Kuzey ve Güney arasında kırmızı çizgilerin aşıldığı, bunların telafisinin mümkün olmadığı ve Kore Yarımadasındaki durumun nükleer bir savaşa neden olacak kadar tehlikeli olduğu" yönündeki ifadeler dikkat çekiyor. Alman uzman Christoph Pohlmann, Kuzey Kore'nin kullandığı bu savaş dilini şöyle değerlendiriyor: “Kullanılan bu dil elbette ki kabul edilemez. Bunlar Güney Kore’de tamamen anlaşılmaz ve endişe verici açıklamalar olarak algılanıyor. Ancak Kuzey Kore şunu da bilmelidir ki; bir nükleer hamlede bulunduğunda ABD'nin de nükleer misilleme ile yanıt vermesi muhtemeldir. Bunu Güney Kore hükümeti de bir kez daha vurgulamıştır ve gerçekten de böyle bir şey olabileceğinden yola çıkılmalıdır. Yani Kuzey Kore’nin böyle bir girişimi, prensipte intihar anlamına gelir ki - tüm siyasî gözlemcilerin ortak görüşüne göre - Kuzey Kore yönetiminin böyle bir niyeti olamaz.” "Dönüşü olmayan yol" "Peki dönüşü olmayan bir yola mı girilmesi söz konusu?” Seul’deki Friedrich-Ebert Vakfı’nın temsilcisi Christoph Pohlmann bu saptamaya katılmıyor: “Hayır. Her iki taraf arasında diyalog mevcut olmasa ve gerginliğin daha da tırmanma tehlikesi bulunsa bile, örneğin her iki taraf da bu haftadan itibaren askerî tatbikata başlayacak olsa bile, dönüşü olmayan bir yola girildiğini düşünmüyorum. Kuzey Kore’nin Güney Kore’yi nükleer bir hamle ile haritadan sileceği ya da hissedilir bir biçimde, örneğin başkent Seul’ü nükleer silahlarla bombalayacağı gibi varsayımları, olası gelişmeler arasında görmüyorum.” Krize çözüm yolu bulunabilir Bölgedeki gelişmeleri uluslararası toplum da yakından izliyor. Kuzey Kore'nin tehditleri üzerine BM Güvenlik Konseyi geçtiğimiz hafta Kuzey Kore'ye karşı seyahat yasağı, nakit para transferi ile lüks tüketim malları ihracatının kısıtlanması gibi bir dizi ek yaptırımları kabul etmişti. Diyalog yolu şimdilik zor görünse de bu krizden bir çıkış yolu bulunabilir mi? Christoph Pohlmann şunları söylüyor: “Kanımca olanaklar mevcut. Ancak sorun, hiçbir tarafın ilk adımı atmaya hazır olmaması. Ama bir çözüm yolu, ABD’nin mümkün mertebe Çin'le birlikte gerginliğin tırmanma sarmalından çıkılmasına yönelik olarak görüşme önerisinde bulunmasıdır. Öyle öneriler ortaya konmalıdır ki, bunlar Kuzey Kore'ye de çekici gelmelidir. Ama tabii Kuzey Kore şu sırada sürekli tahriklerde bulunduğu için bu zor; ama bence diyalogdan başka çere yok. Çünkü her iki tarafın da yanlış hesaplar yapması ve sürecin kontrolden çıkması olası. Onun için şu an güçlü konumda olan ABD, Çin’i de yanına alarak ya kamuoyu önünde açıkça ya da gayrıresmî kanallar üzerinden Kuzey Kore ile diyaloğa geçerek, bu ülkenin yönetimini izlediği politikalardan vazgeçirmeye çalışması gerekir.” Kaynak : Deutsche Welle Türkçe
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış
|
| Tüm Yazarlar |
|