Irkçılık şu ülkede olur, bu ülkede olmaz demeyin sakın. Avrupa'nın iflas etmiş taşra kasabası Yunanistan'da birileri "mültecileri sabun yapalım" diye ortaya çıkarken, görece bir refah içindeki Batı ülkelerinde ırkçılık hiç görülmüyor mu sanki? İnsan doğasının bu vazgeçilmez zaafı, bugünlerde yine Avustralya'nın gündeminde. Üstelik en üstü örtük biçimiyle..
Melbourne’da Eyalet Polisi yeni ithamlarla karşı karşıya. Belirli kesimlerin hep en son gelen göçmen gruplarını aşağıladığı ülkede, son yıllarda Afrika Boynuzundan gelen gençlere polisin gereksiz baskı uyguladığı iddia ediliyor. Uluorta çevirmeler ve sorgulamalardan bunalan Afrikalı gençlerden bir kısmı işi mahkemeye götürürken, polisin 2006 yılında onlara karşı gizli operasyonlar bile tezgahladığı ortaya çıktı.
Sivil denetim mekanizmaları sağolsun, polis bu gençleri sadece sözlü olarak sıkıştırabiliyor. Karakolda yazılan tutanaklarda bile “zenci”, “Afrikalı”, “Etyopya’lı” gibi tanımları kullanamıyor. Medyanın suçlamalarına karşı savunmaya geçtiklerinde işleri daha da zor. Afrika’lı gençlerin suç istatistiklerinde aslında en aşağılarda yer aldıkları halde neden daha çok sorgulandıkları konusuna, Emniyet müdürlüğü bir açıklık getiremiyor.
Ancak güvendikleri sığınak, kamu vicdanına yerleşmiş olan ırkçılık. Toplum, Afrika kökenli gençlerin baskı altında tutulmasından rahatsız olmadığı sürece, polisi de suçlamak anlamsız görünüyor..