Ankara'dan haber bize ulaştığında, evdeki hüzünü iyi hatırlıyorum. Halbuki henüz bir kaç saat öncesinde bir heyecan vardı. Yine Uğur Mumcu'nun adı geçiyordu. Çünkü Uğur Mumcu, bir kaç hafta sonra Avustralya'ya gelecek, Melbourne ve Sydney'de konferans verecekti. Uçak biletleri alınmıştı. Salon tutulmuştu. Topluma duyurulmuştu.
20 yıl sonra, sıcak bir Melbourne akşamında, Uğur Mumcu’nun Avustralya uçak biletini ve organizetörlerle olan yazışmalarını panolara asıp sergi hazırladık Türkiye Gençlik Birliği’ndeki arkadaşlarımla. Kalbimizdeki hüzün, gözlerimizdeki yaş bizleri yalnız bırakmadı.
Uğur Mumcu’yla olan yazışmalardan biri ilgimizi çekti. Uğur Abi, mütevazi bir otel ya da motelda kalmak istediğini belirtiyordu.
24 Ocak 1993’te Uğur Mumcu öldürüldü.
Arkasında bıraktığı yarım kalan işleri vardı. PKK’ın peşindeydi, Kürt dosyasını açmış ve Kürt-İslam faşizmiyle savaşmaya başlamıştı. İslamcı sermayenin üzerine gidiyor, yobazları sıkıştırıyordu. Liberalleri, sahte milliyetçileri, ülkeyi satanları teşhir ediyor, özelleştirmecilerle mücadele ediyordu.
Amerika Irak’a saldırmıştı, Çekiç Güç Türkiye’nin tepesine konmuştu, Ortadoğu’ya kanlı bir reçete hazırlanmıştı ve O, bu planla mücadele ediyordu.
Uğur Mumcu’yu değil de kimi öldüreceklerdi!
Ancak, Türkiye topraklarında Mustafa Kemallerin yenilemeyeceği gibi, Uğur Mumcu’ların da yenilmeyeceğini bu 24 Ocak’ta, çok uzaklarda da olsak, haykıracağız.
Çünkü Mustafa Kemal Atatürk’ten, Deniz Gezmiş’lere ve tüm devrimcilere teslim edilen bayrağı teslim almıştı Uğur Mumcu. Bir nevi bu çizginin temiz kalmış, halkın gözbebeği olarak 21. yüzyıla taşınan son fikirsel önderlerindendi.
Uğur Mumcu, biz Milli Mücadelecilere bir ders bıraktı: O, ’mücadele dükkanının’ kepenklerini hiç indirmedi. Biz de indirmeyeceğiz.
TGB Avustralya olarak 24 Ocak Perşembe akşamı, Uğur Mumcu’yu tanıtan kısa bir belgesel göstereceğiz. Ardından da TGB genel başkanı İlker Yücel ve Uğur Mumcu’nun ağabeyisi Ceyhan Mumcu’yla görüntülü söyleşilerimiz olacak. O unutulmaz ‘Uğurlar Olsun’ türküsünü hep bir ağızdan okuyacağız.
TGB, mücadeleden kaçmayacağını 19 Mayıs’tan bu yana açıkça belirtti. Türkiye’nin aydın birikiminin teslim olamayacağını, direnmenin ve devrimciliğin önemini 29 Ekim’de yıktığı barikatlarla gösterdi.
24 Ocak’larda okullarda örgütlenip akın akın Cumhuriyet gazetesine gidip sloganlarıyla duvarları döven devrimcilik gençliği yok olmadı. Biz varız!
Ve 24 Ocak Perşembe akşamı Okyanusya Sanat Merkezi’nde olacağız.
1975’te kaleme aldığı Sesleniş’inde şunu söyler Mumcu: ‘Öyleyse, vurun, parçalayın! Her parçamdan benim gibiler, beni aşacaklar çıkacaktır!’
Etkinliğin bilgileri:Tarih: 24 Ocak Perşembe
Saat: 19.00
Yer: Okyanusya Sanat Merkezi (34 Nathan Drive, Campbellfield)
Ben Uğur Mumcu'nun ne kadar büyük ne kadar cesur ne kadar idealist ve cesur bir insan olduğunu okumuş olduğu kitapları ele aldığım zaman daha da iyi fark ettim. Amerikan emperyalismine karşı dimdik ayakta duran ülkesini ve görüşlerini cesurca savunan davasının önüne canını koymuş müthiş bir insan.. Ve öyle bir insan ki bundan 15 yıl önce bugün yaşananları islamın yada dinin kullanıldığını veyahut kadrolaştırma çabaları içerisine gidildiğini cesurca dile getiren büyük bir insan...bakınız bugün yaşadıklarımızla ilgili tüm toplumu yapmış olduğu konuşmalarda nasılda uyarmış..böyle bir insan daha gelemez Türkiyeye...