Brezilya ve komşularında tüketim eğilimi artıyor. Yurtiçi talep Latin Amerika ülkelerinin konjonktür motoru oldu. Fakirlik ve işsizlik azalıyor. Petrolcülük tröstü Petrobras'ın mühendislerinden Eduardo Cliente,"Ekonomik durumu düşündüğümde, Avrupa'da değil de Brezilya'da yaşadığım için kendimi mutlu hissediyorum", diyor. Cliente, zor dönemlerin geride kaldığını, büyümenin istikrara kavuştuğunu ve ülkesindeki büyük çoğunluğun dünden daha iyi yaşadığını söylüyor.
Brezilya adeta bütün Latin Amerika ekonomisini peşinden sürüklüyor. Ancak Avrupa ve ABD'deki kriz Güney Amerikalı ekonomi kaptanlarının da uykularını kaçırtıyor.
Euro'nun ağır türbülansa sürüklenmesinin Latin Amerika ekonomilerini ve öncelikle de ihracatçı şirketleri sarsacağından kimsenin şüphesi yok. Bu tehlikeye rağmen mühendis Cliente, “İyimseriz, herkes adeta tüketim sarhoşluğu içinde” diyor. Ekonomik gelecek endişesinin azaldığı, Rio de Janeiro'daki eğlence yerlerinin tıka basa dolu olmasından da anlaşılıyor.
Brezilya örneği
Geniş yüzölçümlü Brezilya doğal kaynaklarının da katkısıyla kısa zamanda dünyanın altıncı büyük ekonomik bölgesi konumuna ulaştı. Önümüzdeki büyük spor organizasyonlarının ek itici güç olacağı Brezilya aynı zamanda kıtanın diğer ülkelerine de örnek teşkil ediyor. Brezilya selameti tüketime dayalı ekonomi politikalarında arıyor.
Brezilya gibi Latin Amerika ülkelerinin çoğu sol ya da merkez sol hükümetler tarafından yönetiliyor. Latin Amerika krizden çıkışını neo liberal dogmaları terk etmesine borçlu. Merkeziyetçiliğe itibar kazandıran ve kitlelerin refahına yönelen politikalar şimdiye kadar başarılı oldu. İşsizlik gerilerken, büyümeyle ilgili iyimser tahminler yapılıyor.
Dünya tersine döndü: Eskiden Avrupalılar tarafından yerilen Latin Amerika ülkeleri şimdi Euro krizi yüzünden eski sömürgecilerine akıl vermeye başladılar. Brezilya Devlet Başkanı Dilma Rooussef Avrupa'nın kriz stratejilerini açıkça eleştiriyor ve hatalı ekonomik politikaların olumsuz sonuçlara yol açabileceğine dikkat çekiyor.
Bölge ekonomilerinin 2013 yılında %3,8 oranında büyüyeceği tahmin ediliyor. Ekonomik gelişmenin lokomotifi yine Brezilya ve Arjantin olacak. 2012 yılında küresel büyüme hızı %2,2'de kalırken, Güney Amerika ülkeleri %3,1 gibi nispeten yüksek bir büyüme oranını yakaladı.
Fakirlik azaldı
Sürekli büyüme sosyal iyileşmeyi de beraberinde getiriyor. Azimli sosyal güvenlik politikaları sayesinde fakirlik ve işsizlik azalıyor. Fakirlerin nüfus içindeki oranı on yıllardır ilk kez %29'un altına indi.
Uluslararası Çalışma Örgütü'nün verilerine göre Latin Amerika'daki işsizlik de tarihin en düşük seviyelerine çekildi. Asgari ücretin yüzde altı, maaşların da yüzde üç oranında arttığı Güney Amerika ülkelerinde 2011 yılında %6,8 olan işsizlik ortalamasının 2014'te yüzde altı sınırına yaklaşacağı tahmin ediliyor.
Çoğu Latin Amerika ülkesindeki gelir adaletsizliğinin azaltılabildiğine Dünya Bankası'nın kasım ayı raporunda da dikkat çekiliyor. Aynı raporda, Çin, Hindistan, ABD ve Avrupa Birliği'nde ise zengin ile fakir arasındaki makasın daha da açıldığı tespit edilmekteydi.
Sanayileşmiş dünya toparlanamazsa
Dünya Bankası, ekonomik alanda elde edilen başarıya rağmen, canlanmanın sekteye uğramaması için uzun vadeli stratejiler belirlenmesi gerektiği görüşünde. Ekonomik düzelmeyi tehdit eden risklerin başında, Latin Amerika'nın hammadde ihracatını olumsuz etkilemesinden endişe duyulan sanayi ülkelerindeki kriz geliyor.
Ekonomik istikrar bütün Latin Amerika ülkelerinde hissedilmekle birlikte bölgelere göre farklılık gösterebiliyor. 2010 yılından bu yana sağ hükümet tarafından yönetilen Şili, yurtiçi talebin yüzde sekiz artması sayesinde 2012 yılını %5,5'luk büyüme oranıyla kapatacak.
Kıtanın en fakir ülkelerinden biri olan Paraguay'ın ekonomisi ise bu yıl %1,5 oranında daraldı. Kuraklığın tarıma büyük zarar verdiği Paraguay ekonomik çeşitliliği ihmal etmiş bir tarım ülkesi olmasının ceremesini çekiyor.
Kaynak : Deutsche Welle Türkçe