Sydney'deki bir radyonun yaptığı şaka elinde patladı. İki genç sunucunun, Kraliçe Elizabeth ve Prens Phillip'in sesini taklit ederek, Düşes Kate'in Londra'da yattığı hastaneyi araması başlangıçta komik bulundu. Ancak onların yaptığı bu eşşek şakasını farketmeyip ciddiye alan bir hemşirenin iki gün sonra intihar etmesi, işin şeklini değiştirdi. İngiltere kamuoyu, arsız Avustralyalılara ateş püskürüyor.
Sunucular, hiçbir konu için 140 karakterden fazlasına kafası basmayan Twitter kuşağının üyeleri. Özgüveni gerektiğinden fazla pompalanan genç kuşağın, işlediği hiçbir halt için kendisini sorumlu hissetmeyen bireyleri bunlar.
Özellikle Sydney’de geniş bir dinleyici kitlesi bulan bir takım özel radyoların bütün merakı tartışma çıkararak reyting toplamak. Toplum içinde ırkçı nefreti körükleyenler, Araplara karşı saldırıları kışkırtanlar, canlı yayında insanlarla dalga geçenler sunucu olarak pek rağbet görüyor.
Londra’yı arayıp, boş bulunan hemşireyle dalga geçen cinfikirli genç sunucular, bir anda dünya çapında meşhur olduklarını düşündüler. Ancak bir günlük reyting için yaptıkları sululuk sonucu, belki de bir daha mikrofon başına geçemeyecekler.
Onları böyle saldırgan yayıncılığa teşvik eden patronlarına ise tabi ki birşey olmayacak. Arada bir böyle çam devirdiklerinde sponsorluğu çektiklerini açıklayan firmalar da, kamuoyunun ilgisi dağıldıktan sonra, yeniden bu radyoları desteklemeye devam edecekler. Nasıl olsa, bu tür kapışmaları dinlemeye meraklı kitleler hiç eksik olmayacak..