|
|
Kolombiya duvar resimleriyle iyileşiyorKategori: Araştırma | 0 Yorum | Yazan: Aynur Çağlı | 30 Eylül 2012 10:56:57 Bir zamanlar Latin Amerika'daki devrimci gerilla hareketinin merkezlerinden biri olan Kolombiya'nın mermilerle delik deşik olmuş, kan izleriyle dolu duvarlarını şimdi artık ülkenin acılı tarihini ve zengin kültürünü dile getiren rengarenk resimler süslüyor. Yakın zamana kadar dehşet verici kokain kartellerinin, amansız gerilla hareketi Farc'ın, Amerikan destekli Kolombiya ordusunun ve silahlı milislerin eylemleriyle kan gölüne dönen ülkede bugün sessizlik ve sükunet hakim.
Kolombiya yaklaşık 50 yıl süren kanlı iç çatışmaların ardından geçmişini irdeleme ve kendini yenileme sürecine girince birçok insan saklı kalmış yaratıcı yeteneklerini ifade etme olanağına kavuştu. Çelişkilerle şekillenen karanlık geçmişin derin izlerini taşıyan duvar resimleri aynı zamanda halkın geleceğe olan inancını, umutlarını ve özlemlerini dile getiriyor. Bu kadar uzun süren bir iç savaşın izlerini birkaç yılda silmek imkansız ama Kolombiya kendini yeniden varetmekte kararlı. Dünyanın “Yüzyıllık Yanlızlık” romanıyla tanıdığı Nobel ödüllü yazar Gabriel Garcia Marquez’in anavatanı, onun romanlarındaki gibi karmaşık, çalkantılı ve hoyrat, ama bir o kadar da canlı, tutkuyla, şehvetle ve aşkla yoğrulmuş bir ülke. Ne iç savaşlar ve katliamlar, ne de sömürü ve yolsuzluklar tropikal ormanlarla kaplı bu harika coğrafyanın harikulade insanlarını yıldırmamış. Her defasında ülkelerine ve kültürlerine sahip çıkmayı, ayakta kalmayı başarmışlar. Kolombiya, kuzeyde Güney ve Orta Amerika’yı birleştiren Panama ile komşu. Güney Amerika’da ise Venezuela, Brezilya, Peru ve Ekvador’un sınır komşusu olan Kolombiya, Pasifik Okyanusu ile Karaib denizinde geniş sahil şeritlerine sahip. Ansiklopedik bilgilere göre, 46 milyon nüfuslu ülkenin yaklaşık yüzde 60’ı melezlerden (Avrupalılarla yerlilerin karışımı), yüzde 20’si Avrupalılardan (çoğunluğu İspanyol kökenli, bazıları Portekizli, İtalyan ve Alman asıllı), yüzde 20’si ise beyazların Afrika’dan köle olarak getirdiği siyahlarla Avrupalıların ve yerlilerin karışımından oluşuyor. Bazı kaynaklarda Afrika kökenli nüfusun yüzde 30 civarında olduğu belirtiliyor. Yerli halkların konuştuğu diller kaybolma tehlikesiyle karşı karşıya. İspanyollar ilk olarak 1499 yılında Kolombiya topraklarına ayak bastılar. Sömürgecilik ve işgal 300 yıldan fazla sürdü. Ülkenin adı Amerika kıtasının kaşifi Kristof Kolomb’un adından geliyor. 19. Yüzyılın başlarında Venezuela doğumlu Simon Bolivar’ın önderliğinde İspanyol yönetimine başkaldıran Kolombiyalılar, bağımsızlıklarının 200. yıl dönümünü 20 Temmuz 2010’da kutladılar. Coğrafi açıdan stratejik bir konuma ve zengin doğal kaynaklara sahip olan Kolombiya, ABD gibi emperyalist güçlerin ilgi odağında bulunuyor. Kömür ve petrol çıkarılan Kolombiya, dünyanın önde gelen kahve üreticilerinden biri. Bunlara bir de zümrüt gibi değerli bir taş ile kokain gibi pahalı bir uyuşturucu eklenince Kolombiya’nın iç işlerine her zaman dışarıdan birilerinin müdahele etmesi kaçınılmaz hale geldi. Sömürgecilerin yarattığı ve kışkırttığı etnik ve politik ayrılıklar ülkede her zaman kutuplaşmalara yol açtı. Tarihe “Bin Günlük Savaş” olarak geçen politik partiler arasındaki kanlı çatışmalar (1899-1902) ülkeyi mahvetti. 1948’te başlayan ve 1960’lara kadar süren iç savaşta ise 200 binden fazla insan hayatını kaybetti. Bir tarafta ordu ile sağcı milislerin, diğer tarafta ise solcu isyancıların yer aldığı bu kanlı süreci, 1980’lerde ivme kazanan kokain kartellerinin kapışması ve Kolombiya ordusunun hem kartellere hem de Farc gerillalarına açtığı savaş izledi. Tom Feiling, Kolombiya’da yaşayarak sonradan çeşitli odüller kazanan ve televizyonda gösterilen “Resistencia: Hip-Hop in Colombia” adlı bir belgesel film yaptı. 2003’de “Kolombiya İçin Adalet” kampanyansına öncülük etti. Kolombiya’daki kokain ticaretinin iç yüzünü anlatan “The Candy Machine: How Cocaine Took Over The World” adındaki ilk kitabı 2009’da yayınlandı. Kitap, kokain üretimine ve ticaretine katılanlarla yapılan 60’ı aşkın söyleşiden oluşuyor. Feiling, Kolombiya’ya geri döndüğünde başkentin duvarlarını kaplayan çarpıcı resimlerden ve hızlı değişimden çok etkilenerek “Short Walks from Bogota: Journeys in the new Colombia” adlı kitabı kaleme aldı. İki hafta önce (Eylül 2012) İngiltere’de piyasaya çıkan kitap eleştirmenler tarafından çok beğenildi. Bu kitabı yazarken eski gerillalarla, gerilların kaçırdığı eski rehinelerle, evlatları askerler ya da aşırı sağcı milisler tarafından öldürülen, faili meçhul cinayetlere kurban giden kadın ve erkeklerin aileleriyle, göçebe yerli kavimlerin üyeleriyle görüşen Feiling, sıradan Kolombiyalıların sesini duyuruyor. Ülkedeki zenginlerle yoksullar arasındaki uçurumun giderek derinleşmesine dikkat çekiyor. Feiling’in gözlemlerine göre, nüfusun sadece yüzde 10’unu oluşturan beyaz azınlık milli servetin yüzde 80’ini elinde tutuyor. Melezlerin çoğunlukta olduğu orta sınıf geçinebilmek için gece gündüz demeden çalışıyor. Ülke nüfusunun nerdeyse yarısını oluşturan koyu tenliler ise kenar mahallelerde ve gecekondularda yokluk içerisinde yaşıyor. “Bogota’dan Kısa Yürüyüşler: Yeni Kolombiya’da Yolculuklar” kitabı olumlu gelişmelerin yanısıra sadece 2010 yılında 48 sendikacının öldürülmesi gibi Kolombiya’da hala hüküm süren şiddetin ve zorbalığın yadsınamayacağını anlatıyor. Ülkedeki terörden başta egemen sınıflar olmak üzere farklı kesimlerin sorumlu olduğunu belirten Feiling, her zamanki gibi en büyük zararı yoksullarla emekçilerin gördüğünü söylüyor. Zengin ve güçlü toprak sahiplerinin halkı nasıl sömürdüğünü anlatırken gerilla hareketinin yolaçtığı acılara da değiniyor, onları masum göstermeye çalışmıyor. Kokain mafyası, hükümete bağlı güçler, silahlı milisler ve gerillalar arasında sıkışıp kalan çaresiz yerlilerin ve halkın tercümanı oluyor. Meksika gibi ülkelerin aksine geçmişte duvar resmi geleneğinin olmadığı Kolombiya’da savaş halinin ortadan kalkmasıyla beraber adeta bir sanat patlaması ve görsel bir şölen yaşanıyor. Çekilen sıkıntılar, acılar, kavgalar, kaygılar, politik ve sosyal görüşler, düşler ve çelişkiler duvar resimleriyle gözler önüne seriliyor. Şiir tadındaki mesajlarla ve sloganlarla bezenmiş duvar resimlerinin büyüsüne kapılmamak ve hayranlık duymamak elde değil.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|