A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

İslâmcı kapitalizme teslimiyet işçilerin alınyazısı mı?

Kategori Kategori: Türkiye | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Prof.Dr. Korkut Boratav | 09 Eylül 2012 08:30:01

Geçen hafta bu köşede iki önemli çalışmaya değindim: Yasin Durak'ın bir kitabı: Emeğin Tevekkülü ile Necmi Erdoğan'ın 21-22 Ağustos tarihli Birgün'de yayımlanan "Abdestli Kapitalistler ve Emekçiler" başlıklı yazıları... Çalışmaların ortak bir sorusu var: Emek karşıtı politikaları ısrarla uygulayan AKP, on yıl boyunca emekçilerin desteğini nasıl koruyabilmiştir?

Yazarların yanıtı da ortaktır: Neo-liberalizmle barışık bir İslâmî dünya görüşü, emekçi sınıfları ideolojik olarak teslim almıştır. Ne var ki, neo-liberalizm giderek vahşileşen bir kapitalizm anlamına gelir ve bu vahşeti meşrulaştıran bir İslâmcılığın etkisi fazla sürdürülemez. O zaman emekçiler radikal, isyankâr (ve farklı) bir dindarlığın adalet arayışlarına mı yöneleceklerdir? Necmi Erdoğan, bu seçeneğe karşı “Sünni İslâm geleneğinin ciddi duvarlar ördüğünü” düşünüyor. Diğer direnme güzergâhı ise, (Necmi Erdoğan’a göre) “eşitlikçi, lâik ve devrimci bir kolektif hareketin” içinde yer almaktır.

Bu ikinci güzergâh, işçilerin geleneksel solun özelliklerin taşıyan (dolayısıyla “lâik”) bir hareketle bütünleşmeleri anlamına gelir. Peki, Türkiye emekçi kültürünün önemli öğelerinden biri olan din, sosyalist, sosyal demokrat veya “devrimci” hareketlerle bağdaşabilir mi?

Ayrıntılı bir tartışma, bu yazı sınırları içinde imkânsız. Sadece, Türkiye’nin yakın geçmişinin önemli ipuçları verdiğini; yukarıda değindiğim ideolojik teslimiyetin, emekçilerin alınyazısı olmadığını düşünüyorum. Bazı hatırlatmalarla yetineceğim.

***

• Haziran 1946’da Cemiyetler Kanunu’nun “sınıf esasına dayalı cemiyet kurmayı” yasaklayan maddesi kaldırıldı ve sendikaların, sol siyasi partilerin kurulması mümkün oldu. Taner Timur’un o tarihli bir dergiden aktardığı gibi, “müthiş fedakârlıklarla bütün engelleri aşmayı azmetmiş işçi çocukları” hızla sol eğilimli sendikalar kurdular (Türkiye’de Çok Partili Rejime Geçiş, İmge, s.102). Altı aylık bir plüralizm, Aralık 1946’da İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı’nın kararıyla son buldu. Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi, Sosyalist Parti ve sol eğilimli sendikalar, İstanbul İşçi Sendikaları Birliği kapatıldı; yöneticileri, üyeleri tutuklandı. Böylece Türkiye, çok partili rejime, siyasal ve sendikal örgütlenmelerde solu yasaklayarak girdi.

• Sonraki onbeş-yirmi yıl boyunca işçi sınıfıyla sol akımlar arasındaki bağ, CHP, DP ve AP iktidarları tarafından yasal olarak ve polisiye yöntemlerle önlendi. 1961 Anayasası’nın getirdiği ortam ise, zamanla dayanışmacı, lâik bir işçi sınıfı hareketinin doğmasını mümkün kıldı. Sancılı mücadeleler sonunda sosyalist, devrimci akımlar emekçilerin saflarında yaygınlaştı. Bu gelişmeler, örneğin işçi sınıfının 15-16 Haziran 1970 kalkışmasında gözlenen eylem gücüne ulaşmış olması 1971 darbesinin gerekçelerinden biri oldu.

• Halk sınıflarının lâik/sol akımlarla parlamenter siyaseti etkileyecek boyutlarda buluşması, 1972 sonrasında CHP’deki dönüşüm sayesinde gerçekleşti. Ecevit, CHP’yi tutucu bir düzen partisi olmaktan çıkardı. Bunu Türkiye’ye yabancı bir “sosyal-demokrat” anlayışla değil, küçük burjuva radikalizmini ılımlı bir “düzen karşıtı” söyleme dönüştürerek oluşturmaya çalıştı. 12 Mart darbesine karşı çıktı. Emekçilerden geniş destek aldı. Yeni söylemi, CHP’yi 1973 ve 1977 seçimlerinde birinci parti yaptı; iktidara getirdi. Bu dönüşüm, CHP’nin solundaki sosyalist akımların da gelişmesine katkı yaptı. Öyle ki 1989’e gelindiğinde Türkiye’de sol siyaset Avrupa-türü bir çeşitlenme içermekteydi: Bir uçta aydınlanmacı bağları sosyalizmden değil, Kemalizmden gelen yeni solcu CHP; diğer uçta ise Marksizmle bağlantılı sosyalist, devrimci akımları içeren modern bir sol yelpaze...

• Egemen sınıfların örgütlediği 12 Eylül darbesi, bu gelişime kalıcı olarak son vermek amacını güdüyordu. ANAP iktidarı ile tamamlanan bu dönüşüm, bölüşüm ilişkilerinin dramatik boyutlarda emek aleyhine bozulduğu dokuz yılı kapsar. 1989’da işçi sınıfı tabanı, tepkisini 1970’li yılların çizgisini yitirmediğini gösteren bir kitlesel direnme hareketiyle gösterdi. Başarılı oldu; önceki yılların kayıpları telâfi edildi. CHP’nin ılımlı sınıfsal muhalefetini devralmış olan SHP 1989 yerel seçimlerinde birinci parti oldu; büyük kent belediyelerini tümüyle ANAP’tan devraldı.

***

Bu hatırlatmalar neler gösteriyor? Öncelikle, yirmi yıllık bir zaman dilimi içinde, kabaca 1972 ile 1991 arasında, emekçi sınıfların saflarında en geniş anlamda “sol”un etkili; zaman zaman burjuva siyasetinden, faşizmden, siyasi İslâm’dan daha güçlü olduğunu; gücünü parlamentoya da yansıttığını; 12 Eylül’e rağmen ayakta kalabildiğini gösteriyor.

Din, bu dönemde de halk kültürünün önemli bir öğesiydi. Ancak, bu öğe, emekçilerin sınıf bilinçlerinin gelişimine engel olmadı. Zira, sınıfsal eylemler ile dinî inançlar arasında bir çatışma söz konusu değildi. Bu, lâik bir hayat tarzı anlamına gelmekteydi.

Dönüm noktası, 1989-1991 arasında gerçekleşti. 12 Eylül sonrasının sömürü düzenine karşı çıktığı için öne çıkan SHP, sınıf muhalefetini sürdürmekten kaçındı; koalisyonlarda neo-liberal politikaların suç ortağı oldu. Sonraki yıllarda CHP/DSP bu suç ortaklığını sürdüreceklerdi. Sosyalist solun 12 Eylül sonrasında çökertilmesi, bu dönüşümü kolaylaştırdı.

Toplumsal muhalefetin temsilciliğini ise siyasî İslâm üstlendi; solun boşlattığı mevzileri işgale başladı. Uluslararası sermayeye tam teslimiyetle yönetilen 2001 krizi benzeri olmayan bir fırsat yarattı. Halk muhalefetinin sözcüsü olarak iktidara geldi.

Önceki dönemlerde, sınıf eylemleri açısından “tarafsız” olan din, zamanla halk sınıflarının ideolojik teslimiyetini sağlayan etkili bir araca dönüştürüldü. AKP’li yıllarda bu dönüşüm, kamu yönetiminde, toplum düzeninde lâikliğin gerilemesiyle desteklendi. Bu nedenle, Necmi Erdoğan’ın temenni ettiği “eşitlikçi, lâik ve devrimci bir sınıf hareketinin” oluşması için ilkesel bir lâiklik mücadelesi de gerekiyor.

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

Hollanda'da kadın düşmanlığına dikkat çekmek için öldürülen ‘cadılar’ anısına anıt dikilecek.
'Dezenformasyon Yasası' bilançosu
Merkel anılarını kaleme aldı…
Avustralya'da 16 yaşından küçüklere sosyal medya yasağı
TRUMPİST BİR DÜNYADA ERTESİ GÜN

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.
Stephen Hawking'in ünlü paradoksu çözülmüş olabilir: Kara delikler aslında yok mu?

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri
Cumhuriyet 101 Yaşında
Kadın ve Erkek
MAZRUF

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git