|
|
Hayaldi gerçek oldu: Kur'an dersinde isteyen başını örtecekKategori: 'Hayır'lı Demokrasi | 0 Yorum | 05 Eylül 2012 11:38:55 Dinçer, Kur'an-ı Kerim dersinde öğrencilerin abdest alıp, başörtüsü takabileceğini dile getirdi. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, 66 ayı dolduran Başbakan'ın torununun da bu yıl okula başlayacağını söyledi. Bakan Dinçer, seçmeli dersler için öğretmen bulamazlarsa mazur görülmelerini de istedi. Dinçer, terör operasyonunda tutuklanan öğretmen için ise "Mahcup olduk" dedi.
‘ABDEST ALABİLİR, BAŞÖRTÜSÜ TAKABİLİRLER’ Bakan Dinçer, bir soru üzerine Kur’an-ı Kerim dersinde öğrencilerin abdest alıp, başörtüsü takabileceğini dile getirdi. Dinçer, şöyle konuştu: “Seçmeli Kur’an-ı Kerim dersi sadece Kur’an okumayı değil, aynı zamanda indirilişini, toplum içindeki yerini, manasını da öğreten konuları da içerecek. Özellikle hiç bilmeyen öğrencilerimizin Kur’an-ı Kerim dersi almayı tercih etmeleri halinde ilk yıllarda mushaf getirmeleri gerekmeyecek. Müfredatımızda ilk seviyedeki çocuklarımız mushaf olmaksızın da Kur’an-ı Kerim okumaya yönelik bir eğitimi alabilecekler. Bu açıdan bakıldığında mushaf yoksa abdest alma zorunluluğu yok. Ancak şayet Kur’an-ı Kerim biliyorsa, daha ileriki seviyelerde bir Kur’an eğitimi talep etmişse Mushaf getirmesi gerekiyorsa tabii ki abdest alması gerekecek. Çünkü Kur’an-ı Kerim okumanın da kendi adabı vardır. Hatta mushaf getirmediği halde abdest almak istiyorsa bizce hiçbir mahsuru yok. Başörtüsü ile ilgili yine Kur’an-ı Kerim okuyan çocuklarımız eğer mushaf getirmemişse başörtüsü örtmek zarureti yok. Çocuklarımızın zaten başlarını örtmeleri diye bir zorunluluk da yok. Ama çocuğumuz başını örtmek istiyorsa Kur’an-ı Kerim dersinde biz ona da itiraz etmeyeceğiz. Sonrası içinde genel kuralımız hukuk neyi emrediyorsa odur. Biz herkesin dine ne kadar saygı gösteriyorsa devletin hukukuna da o kadar saygı gösterilmesi gerektiğini düşünüyoruz.” ‘İMAM HATİPLER KONUSUNDA AYRIM YAPMIYORUZ’ İmam hatip okulları ile diğer okullar arasında ayrım yapmadıklarını vurgulayan Dinçer, “Talepler sadece imam hatip okullarıyla alakalı değil, her konuyla alakalıdır. Bu hakların eleştirilmesini veya bu haklar üzerinden siyaset yapılmasını doğru görmüyorum. Önemli olan Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu konuda nasıl bir tavır, nasıl bir politika belirlediğidir. Biz hesap kitap yaparak kararlar verdik. Dolayısıyla toplum bilmeli ki, MEB’in gözünde imam hatip okulu öğrencisi ile normal bir ortaokul öğrencisi arasında, Anadolu lisesi öğrencisi ile meslek lisesi öğrencisi ayrımı asla söz konusu olamaz. Bütün çocuklar bizim çocuklarımızdır. Bütün çocukların her türlü talebini, ihtiyacını karşılamak Milli Eğitim Bakanlığı’nın görevidir” dedi. ‘TEK ÖĞRENCİYE DİN DERSİ VEREMEYİZ’ Dinçer, bir velinin “Okulda tek bir Yahudi çocuk olursa kendi dinini ve peygamberinin hayatını öğrenebilecek mi?” sorusunu şöyle yanıtladı: “Tek öğrenci olursa biz ona o fırsatı veremiyoruz. Bir sınıfı açabilmek için 12 öğrenci zorunluluğumuz var. Ama bu azınlıkların kendi okullarında temel dini bilgiler dersini kendilerinin hazırladığı müfredat üzerinden eğitim almalarını sağlayacağız. Onunla da ilgili çalışıyoruz. Ama buna rağmen bu öğrenci A okulunda okuyorken B okulunda kendilerinin müfredatının olduğu ve ders açılmış bir sınıfta ders almak isterse o konuda biz anlayış gösterebiliriz.” 66 aylık çocuklar için okullarda hazırlıklar yapıldığını vurgulayan Dinçer, “66 aylık çocuklarımızın okullara ilk defa geleceği varsayılıyor. Bu doğru bir varsayım değil. Bu güne kadar daha doğrusu geçen yıl biz 60-72 ay arasında çocuklarımızın tam yüzde 69’unu okullarda eğittik. Dolayısıyla bu çocuklarımız için lavabolarımız, sınıflarımız vardı. Altyapımız hazırdı. 60-72 ay için %100 okullaşma oranı diye bir hedef belirlemiştik. Dolayısıyla bu hedefimizden vazgeçmiş değiliz. Şu anda yine 60-66 ay ve 48-60 ay çocuklarımız için yoğun bir şekilde okul öncesi programlarımızı uygulamak için hazırlık yapıyoruz. Bu açıdan bakıldığında Milli Eğitim Bankalığı mevcut altyapısı itibariyle her şeye sıfırdan başlamıyor. ‘Bu sistemle birlikte sanki her şeyi yeniden kurguladık ve her şeye sıfırdan başlıyoruz’ gibi bir algı var. Bu zaman kadar yapılmış yüz binlerce dersliğimiz var. Neredeyse 600 bin civarında dersliğimiz var. Bütün ilkokullar için onların okuyabileceği sıralara, lavabolara, tuvaletlere sahibiz. Sadece 60-72 ay için değil, 36-72 ay arasında çocukları eğittikleri için onların belirli bir durum karşısında ne yapılması gerektiğini bilen öğretmenlerimiz var” dedi.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|