"Arap baharı", iktidarların değiştiği ülkelerde kadınlar için tam bir kabusa dönüşmüş durumda. İslamcıların iktidara geldiği Tunus'ta da hazırlanan anayasa için "Kadınlar erkeklerin tamamlayıcısıdır" ibaresinin önerilmesi Tunuslu kadınları sokağa döktü. Kadınlar kazanılmış haklarını kaybetmekten endişe duyuyor.
“Arap baharı”nın fitilinin ateşlendiği Tunus’ta kadınlar “bahar”dan rahatsız. Bin Ali’nin 23 yıllık iktidarının ardından yapılan seçimlerde iktidara gelen Ennahda Partisi’nin kadın haklarını budayacak maddeleri yeni anayasaya koymaya kalkışması üzerine binlerce kadın önceki akşam başkent Tunus’ta bir protesto gösterisi düzenledi. Yaklaşık 30 bin kadının katıldığı gösteride, yeni anayasa taslağında yer alan “Kadınlar erkeklerin tamamlayıcısıdır” ifadesinin çıkartılması istendi.
İslamcılar kadınların hakkını gasp etmek istiyor
Tunus’ta 1956 yılında kabul edilen Kişisel Statü Yasası, çokeşliliği yasaklamış, resmi nikâh şartı getirmiş, bu sayede Tunus, kadınların en fazla kazanım elde ettikleri Ortadoğu ülkelerinden biri haline gelmişti. Ancak Tunuslu kadınlar yeni düzenlemeyle kadın-erkek eşitliğinin tehlikeye gireceği, eski yasayla kabul edilen pek çok hakkın islamcı hükümet tarafından gasp edileceğini düşünüyor.
Tunus halkı islamcıların iktidarından rahatsız
Ortadoğu’da yaşanan karışıklıkların fitilinin ateşlendiği yer olan Sidi Bouzid kentinde de dün gösteriler düzenlendi. Sendikaların genel grev çağrısına büyük ölçüde uyan kent halkı, protesto gösterileri düzenleyip iktidardaki İslamcı Ennahda Partisi’ni hedef aldı ve “halk rejimin düşmesini istiyor” yazan pankartlar açıldı. Zaman zaman sertleşen gösteride, bazı dükkanların vitrinleri kırıldı, El Cezire Televizyonu ekibi tartaklandı.
“Arap baharı”ndan kadının payına düşenler
"Arab baharı" sadece Tunuslu kadınları değil islamcıların iktidara geldiği diğer ülkelerdeki kadınları da vurmuş durumda. "Bahar"ın Ortadoğulu kadınların için nasıl bir "kışa" dönüştüğünü anlamak için "bahar" sürecinde sadece medyaya yansıyanların kısa bir özetine bakmak yeterli:
Libya’da, Ulusal Geçiş Konseyi Başkanı Mustafa Abdülcelil Kaddafi'nin devrilmesinin ardından yaptığı ilk konuşmasında, devletin şeriata dayalı olacağını, yasalarının şeriat yasalarını temel alacağını açıklamış, çok eşliliği yasaklayan kanunun kaldırılacağını duyurmuş ve erkeklerin artık 4 kadınla evlenilebileceğini söylemişti.
Mısırlı kadınlar, Selefiler'in kadınları küçümseyen ve dışlayan tavrının günlük hayatta oldukça gözle görülür bir hal almaya başladığını dikkat çekmiş, Selefiler küçük kentlerde alışveriş merkezlerine giderek kadın müşterilere küçük düşürücü hakaretlerde bulunduğunu, mağaza sahiplerini “ahlaka aykırı kıyafetler satmayın” diye uyardığını söylemişti.
El Arabiya Mısır’da Müslüman Kardeşler ve Selefiler'in egemen olduğu parlamentonun kız çocuklarının evlilik yaşının 14'e indirilmesini ve kocaların eşleri öldükten sonraki ilk 6 saat içerisinde eşlerinin ölü bedenleriyle seks yapmalarına izin verilmesini ön gören yasaları görüşeceğini yazmıştı.
Mısır Parlamentosu'nda çoğunluğu elinde bulunduran islamcı vekiller tarafından 8 Mart’ta organize edilen kadın konferansında Ulusal Kadın Konseyi'nın kaldırılarak yerine "aile konseyi" kurulması çağrısı yapılmıştı.
Mısır'da hükümet ve muhalefet partilerine üye bazı milletvekillerinin yaptığı açıklamalarda kadın sünneti üzerindeki yasağın kalkması savunmuştu.
Suriyeli kadınlar muhaliflerin tehdidi altında
Suriye’de katliamlara, suikastlere ve sabotajlara imza atan islamcı muhaliflerin iktidara gelmesi durumunda ise Suriyeli kadınları da benzer bir senaryonun beklediğini tahmin etmek çok güç değil.
Uluslararası Demokratik Kadın Federasyonu (WIDF) Başkanı Marcia Campos da, Federasyon üyesi Suriye Kadınlar Birliği'nin ülkedeki gelişmelere dair verdiği bilgilere dayanarak, terörist grupların kadınlara yönelik saldırılarda bulunduğunu, kadınlara tecavüz ettiğini ve erkekleri kadınların ve çocukların gözleri önünde katlettiklerini söylemiş, Suriye'deki muhaliflerin açıkça kadın düşmanı olduğunu vurgulamıştı.