Yurt dışında yaşayan Türkler "benliğini" kaybetmesin diye yapılan çalışmalar bitmek bilmiyor. İlgili devlet dairesinin müdürü Kemal Yurtnaç, "körü körüne adaptasyon, asimilasyon kadar kötüdür" demiş. Avustralya'daki toplumumuzun yıllardır kafasına vurulan "asimilasyon" tokmağı, şimdi de resmi çevrelerin elinde.
Beynine asimilasyon kelepçesi vurulmuş bir şekilde gettosunda yaşayan, çevresine yabancılaşmış olanlarımıza, “benliğini kaybetmediği” için ödül verilecek herhalde. Aynı kelepçeyi oğluna-kızına da vurabilene madalya takın bari. Avustralya’da sanki hiçbir “değer” yokmuş gibi, sadece Türkiye’den getirdiklerimize sarılınca iyi vatandaş oluyoruz.
Dışarıda yaşayan Türkleri uzaktan kumanda ile böyle denetlemek kolay. “Benlik” dedikleri şey, sanki bir tek gurbetçiler için geçerli.
Oysa Türkiye’deki sosyal değişimler, tsunami dalgalari gibi toplumu süpürüp geçiyor. Toplum yeni yeni renkler edinebilmek için kabına sığmıyor.
“Benlik denetimi” tarzı bir müdahaleciliğin, ne orada, ne burada artık çağa uymadığını görseniz ya..
Bu yazi bana bir fikrayi hatirlatti konunun kara mizzah yonune cok oturdugunu dusundugumden paylasmak istedim.Fikra bu ya,Hoca camide vaaz veriyormus.''Karilarinizin kizlsrinizin giyimine dikkat edin adetve orflerimize uyun makyaj yaptirmayin...''
vs.anlatirda anlatir. Mahalleliden sozunu sakinmayan bir yetiskin Hoca'nin konusmasi bitince hemen sorar.''Iyide Hocam senin kizi gordum biraz once dediklerinin tam tersi idi.Hoca piskinlikle cevap verir.''iyide canim ona pek yakisiyor.'' Benligini degistirmek Turkiye'dekilere yakisiyorsa ...mi..ki?