|
DEDE ...Kategori: Unutulmayan Yapıtlar | 0 Yorum | Yazan: Metin Atamer | 11 Haziran 2012 14:25:42 Seneler önce evlendiğim günlerde, bir gün dede olacağımı hiç düşünmemiştim. Bir kaç sene önce ilk torunum Bora dünyaya geldiğinde dede olmuştum amma, kimse bana dede demiyordu. Bir sene sonra ikinci torunum Mert dünyaya geldi yine kimse bana dede diye hitap etmiyordu. İlk torunumun bebekliği sonunda ilk heceleri telaffuz ederken söylenmesi kolay olan "dede" kelimesi bilinçsiz olarak ortaya çıkmaya başladı.
Sevinmedim desem doğru olmaz. Yavaş yavaş dede olduğumu anlamaya başladım. Şimdi torunlarım 3-4 yaşlarında ve bilinçli olarak bana `dede’ diye hitap etmelerine sevinmekteyim. Benim dede olmamla Türk Sanat Musikisinde DEDE olmak bir birinden çok ayrı bir manada. Vezir Cezzar Ahmet Paşa’nın mühürdarı Süleyman Ağa icazet alarak İstanbul’a gelir ve Şehzadebaşındaki Acem Hamamını satın alır. İstanbul’da yerleşik hale gelen Süleyman Ağa, Şehremin’den Rukiye hanımla evlenir. 9 Ocak 1778 tarihinde Kurban Bayramının ilk günü bir evlatları dünyaya gelir. İsmini Süleyman Ağa ‘’İsmail’’ olarak koyar. Süleymanzade İsmail ilk öğrenimi için Çamaşırcı mektebine gider. Burada sesinin güzelliği hocalarının dikkatini çeker. Bir tören sırasında İsmail’e bir ilahi okuturlar. Uncuzade Mehmet Efendi tarafından dinlenen bu ses çok beğenilir. Mehmet Efendi, İsmail’i, kendi öğrencilerinin arasına alır. Daha sonra eğitimini tamamlayınca Defeterdarlık kalemine alınır. Bu arada Hocası Mehmet efendinin yardımıyla Yenikapı Mevlevihanesine kayıt olur. Burada Şeyh Ali Nutki Dede’nin derslerini alır. Nutk-i Dede’nin kardeşi Abdulbaki Nasır Dede’den de musiki dersleri almaya başlar. Ney üflemeye de aynı zamanda başlayan Süleyman Zade İsmail, Defterdarlık kaleminden 1798 senesinde ayrılarak mevlevihanede 1001 günlük çile çekmeye karar verir. Bu arada ‘’Zülfündedir benim baht-ı siyahım‘’ dizesi ile başlayan şarkısı, İstanbul’da birden en çok sevilen şarkı olur. Bu eserin ünü bütün İstanbul’a yayılırken Padişah Sultan Selim’in de kulağına gider ve şarkı Saray’da okunur. Bu buselik şarkıyı bestekârın sesinden dinlemek isteyen Padişah onu saraya çağırır. Dergah kurallarına uymak kaydı ile gece saraya giden İsmail, şarkısını okur, ve gün doğmadan mevlevihaneye geri döner. Sanata ve musikiye düşkün olan Sultan Selim Han, bestekar İsmail’i Saraya ister. Çilehanede 3 yılını doldurmamış olmasına rağmen Nutki Dede tarafından zamanını doldurduğu kabul edilerek genç yaşta Derviş İsmail adıyla sarayda zaman zaman hanende olarak görev yapmasına müsaade edilir. Yıllarca kendisi Dede Efendi olarak, hatta bugün bile böyle anılır, fakat esas namı Hamamızade İsmail Dede Efendi olarak musiki tarihimize geçmiştir. İsmail Dede Efendi 1801 senesinde saraydan Nazlıfer hanımla evlenir. ‘’Ey Çeşm-i ahu hicr ile tenhalara saldın beni’’ bestesi saray tarafından dinlenir. Çok beğeni alır. 1804 senesinde çok sevdiği hocası Nukt-i Dede’yi kaybeder. Bu olayın acısı henüz dinmemişken, oğlu Salih’in vefatı ile sarsılır. ‘’Bir Gonca femn yaresi var ciğerimde ‘’ mısraları ile üzüntüsünü dile getiren bestesi, bayati makamda ilgi ile dinlenir. 29 Mayıs 1807 senesinde III Sultan Selim han taht’tan çekilmek mecburiyetinde kalır. Yerine geçen IV. Mustafa sanat konusuna yatkın olmadığından, İsmail Dede ile Saray ilişkisi kesilir. III.Selimi tekrar tahta çıkarmak için İstanbul’a yürüyen Alemdar Mustafa Paşa’nın bu hareketinden korkan IV. Mustafa, III. Selim’i boğdurur. Bu hadiseye İsmail Dede çok üzülür. Bu acının hemen sonrasında annesi Rukiye hanımı da kaybeden İsmail Dede Efendi’nin musikiye ağırlık vererek teselliyi bestelerinde aradığını izlemekteyiz. IV. Mustafa’nın 18 ay süren kısa saltanatının hemen sonrası tahta II. Mahmut geçer. İsmail Dede Efendinin sarayla olan ilişkisi tekrar düzelir. 1810 yılında ikinci oğlu da vefat eder. Genç Hükümdar II.Mahmut, bestekarı himayesine alır ve ‘’Sermüezzin’’ olarak görevlendirir. Bununla beraber İsmail Dede Enderunda hocalık da yapmaya başlar. Bu arada sarayda bulunan bestekar Şakir Ağa ile aralarında bir musiki çekişmesi ortaya çıkar. Bu çekişme musiki adına ilgi çekici ve faydalı olur. II. Mahmut’u, Osmanlı padişahları ararsında ileri görüşlü, halka yönelik çalışmaları, sanata olan ilgisi ile sevilen bir padişah olarak bilmekteyiz. Hatta Mekteb-i Tıbbiye-yi Şahane de onun emri ile kurulur. Bu dönemde sarayda batı musikisine yönelik bir gelişme olması, Dede Efendi’yi tedirgin etse de bu tarzda eser bile verdiğini görmekteyiz. 1 Temmuz 1839 senesinde yakalandığı verem hastalığından vefat eden eden II. Mahmut yerine Abdulmecit tahta geçer. Abdulmecit de babası gibi ileri görüşleri olan, sanat ve sanatçıyı koruyan bir padişah olarak görülmektedir. Enderun adı ve anlamını değiştirmiş, Musika-i Humayun’u kurarak batı musikisi tarzında eserlerin verilmesini istemiştir. Fransa’dan bir grup musizyenleri dinleyen Padişah Abdulmecit, dinleyenlere bir sonraki gün Dede Efendiden bu tarzda bir eserin icra edilmesini ister. Ertesi günü Dede Efendi’den pek ümidi olmamasına rağmen saz meclisine gelen Padişah Abdulmecit’e verilen konserde, Dede Efendi ‘’Yine Bir Gülnihal Aldı Bu Gönlümü ‘’ adlı yeni bestelediği şarkısını sunar çok beğeni alır. Bu batılılaşmayı sevmeyen İsmail Dede Efendi saraydan kendi isteği ile ayrılır ve 1846 senesinde hacca gitmek için Padişahtan müsaade ister. Hac sırasında yakalandığı kolera hastalığına, 30 Kasım 1846 da Mina’da yenik düşer. 500 den fazla beste yapan Hamamı Zade İsmail Dede Efendi, Mekke’de Hazreti Ayşe’nin ayak ucuna defnedilir. Bazı makamları kendi bulan ve uygulayan İsmail Dede, Araban Kürdi, Hicaz Buselik, Saba Buselik, Neveser ve Sultan-i Yegah makamlarının yaratıcısıdır. Musikimizin bir çok ustaları Dede’nin talebeleri olmuş, onun rahley-i tedrisatında yetiştiği bir gerçektir. Zekai Dede, Şakir Ağa, Nikagos Ağa, Hacı Arif Bey ve Mutafzade Ahmet Efendi gibi önemli isimleri yetiştiren Dede Efendi olmuştur. Bir çok bestelerinde III. Selim’in etkisi görünür, içlerinden iki besteyi çok sevdiğimi söylemek isterim. Usulü Aksak, Makamı Şehnaz, güftenin kaynağı bilinmemekle beraber bestekarı İsmail Dede Efendi : Reh-i aşkında kaddimi Kütah Gönül, Beni Baştan çıkarıp Eyledi Gümrah Gönül, Başımı Derde Salıp Sinemi Suzan Etti, Yaktı Yandırdı Beni Derd İle Eyvah Gönül . Hac sırasında bestelediği son eser ise Usulü Evsat , Makamı ise Şehnaz İlahi , Güfte Yunus Emre, Beste Hamamı Zade İsmail Dede Efendi: Yürük Değirmenler Gibi Dönerler , El Ele Vermiş Hakka Giderler . Her ikisini de yeni seslerden dinletmek istedim.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|