Türkiye Barolar Birliği tarafından 2-3 Haziran tarihlerinde Ankara'da düzenlenen "Çevre ve Kent Hukuku Kurultayı"nın sonuç bildirisine çevre ve ekoloji mücadelesi için dayanışma çağrısı yapıldı. Küresel sermayenin sınırsız kâr hırsının hukukun önüne geçtiği vurgulanan sonuç bildirgesinde, "günümüzde yargı organı başta olmak üzere anayasal ve yasal tüm denetim mekanizmaları sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı aleyhine yok edilmektedir" görüşüne yer verildi.
SINIRSIZ YAĞMA KAPİTALİZMİN DOĞAL SONUCU
Hukukun haksızlıklara karşı mücadele eden insanların başvurdukları bir yol olmaktan çıkarıldığına vurgu yapılan Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku Kurultayı'nın sonuç bildirgesinde, ekmeğini, suyunu, toprağını, kısacası yaşam hakkını savunan halkın yeni yasal düzenlemelerle suçlu konuma düşürülmek istendiği ifade edildi. Gerçekte çevre hakkına yönelen bu tehditlerin, tehlikelerin en önemli faili kapitalist ekonominin kendisi olduğu kaydedilen bildirgede, kapitalist ekonominin özünü insanın ve doğanın yağmalanması, ekonomiye tabi kılınması, özgürlüğün insanlara bir yanılsama sunulmasınının oluşturduğu kaydedilerek şu görüşlere yer verildi: "Doğanın insanın emrinde sınırsız bir yağma alanı olması kapitalist anlayışın ve öğretinin doğal sonucudur. Çevreyi tehdit eden, çevre hakkına tecavüz eden bir diğer fail, kapitalist ekonomi ile işbirliği yapan, çoğu zaman kural tanımayan, çevresel değerleri, aç gözlü sermaye sahiplerine sunan siyasal iktidarlardır.
YAŞAMI KORUMAK İNSANLIK GÖREVİMİZ
Son zamanlarda ülkemizde gördüğümüz çevreye ve doğaya zarar veren hidroelektrik, nükleer ve termik santrallerin, maden ve taş ocaklarının işletilmesi gibi kirletici pek çok işletmeye engel teşkil eden, çevre koruma ilkelerinin ve çevre ile ilgili hukuk kurallarının değiştirilmesi, çevre ile ilgili uluslararası sözleşmelere aykırı kanunların yürürlüğe konulması, kapitalist ekonomi ile günümüzün siyasi iktidarı arasındaki işbirliğinin somut örnekleridir. Yaşamı ve bütün doğal varlıklarımızı korumak, hukukun üstünlüğünü ve yargı kararlarının uygulanmasını istemek, doğayı tahrip edenlerle mücadele etmek en başta gelen insanlık görevimizdir.
ÇEVRE SORUNLARI İÇİN HUKUKSAL MÜCADELE
Sağlıklı bir çevrede, onurlu bir biçimde özgürlük, eşitlik, adalet içerisinde, diğer tüm canlılarla birlikte yaşama hakkına sahibiz. Günümüzde ekolojik krize dönüşen çevre sorunlarının çözülmesi, bütüncül politikaların uygulanması ile etkin hukuksal ve etkin idari düzenlemelerin geliştirilmesi ile mümkündür.
EKOLOJİK MÜCADELE İÇİN DAYANIŞMA ÇAĞRISI
Merkezi ve yerel yönetimler, çevre korumacı davranmak ve Anayasa ve yasalardaki sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşam hakkına ilişkin hükümlerin etkin olarak uygulanmasını sağlamakla görevlidir. Hukukçuların, havasını, suyunu, toprağını ‘’doğrudan barışçı eylemlerle koruma ve direnme hakkını” kullanırken Hükümet ve şirketler tarafından baskı ve tehditlerle karşılaşan duyarlı yurttaşlara yaşamın her alanında destek olması kaçınılmaz bir gerçektir. Ülkeye ve halka karşı sorumluluğumuz temelinde Türkiye Barolar Birliği olarak, Türkiye'nin dört bir yanında doğal ve kültürel değerlere yönelik talan ve hukuksuzluğa karşı tüm meslektaşlarımızı, Barolarımızı, halkımızı çevre ve ekoloji mücadelesinde, dayanışmanın bir parçası olmaya davet ediyoruz."
Yusuf Yavuz