|
|
Laik eğitim gerçekleşseydi, bu tablo çıkmazdı...Kategori: Türkiye | 0 Yorum | Yazan: A Yorum | 04 Aralık 2007 23:34:08 Öğretmen adayları için en güvenilir kaynak din. ODTÜ'nün 18 bin öğretmen adayıyla yapılan araştırmaya göre; öğrencilerin % 53.4'ü günlük hayatta bilim yetersiz kalırsa din en güvenilir kaynak. YÖK Başkanvekili Eşme, "Laik eğitim gerçekleşseydi, bu tablo çıkmazdı" dedi.
ODTÜ Eğitim Fakültesinden Prof. Dr. Meral Aksu, Doç. Dr. Ayşegül Daloğlu, Doç. Dr. Soner Yaldırım, Doç. Dr. Ercan Kiraz ve Yrd. Doç. Dr. Cennet Engin Demir’den oluşan araştırma ekibi, “Eğitim Fakülteleri Öğrenci Profili” başlıklı araştırmanın sonuçlarını, ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezinde düzenlenen basın toplantısıyla açıkladı. YÖK Başkanvekili Prof. Dr. İsa Eşme ve eğitim fakültelerinin yöneticilerinin ve öğretim üyelerinin izlediği toplantıda, araştırma ekibi, araştırmanın çeşitli yönlerini ayrı ayrı anlattı. TÜRKİYE’DE KİMLER ÖĞRETMEN OLUYOR? Araştırmanın amacına ilişkin bilgi veren Prof. Dr. Meral Aksu, araştırmanın 2007 Mayıs ayında Türkiye’deki 65 eğitim fakültesine kayıt yaptıran yaklaşık 30 bin öğretmen adayına uygulanmak üzere postayla gönderildiğini, anketlerin 51 eğitim fakültesinden 18 bin 226 birinci sınıf öğrencisi tarafından doldurulduğunu kaydetti. Araştırmanın, “eğitim fakültelerine devam eden 1. sınıf öğrencilerinin bazı özelliklerinin belirlenmesini ve profillerinin ortaya çıkarılmasını” amaçladığını ifade eden Aksu, “elde edilen veriler ışığında Türkiye’de kimler öğretmen oluyor” sorusuna bir ölçüde yanıt bulunmasının beklendiğini belirtti. Aksu, ankette, kişisel bilgiler ile toplumsal alana ve eğitime ilişkin görüşler konusunda toplam 55 soru yöneltildiğini kaydetti. Aksu’nun sunumunun ardından diğer öğretim üyeleri, araştırmanın sonuçları ile ilgili bilgileri açıkladılar. ANNE-BABALARIN ÇOĞU OKUMA-YAZMA BİLMİYOR Araştırmaya katılanların yüzde 75.1’i 19-21, yüzde 12.2’si 16-18, yüzde 11’i 22-24 yaş aralığında bulunuyor. Yüzde 97.1’i devlet, yüzde 2.9’u özel lise mezunu. Devlet liselerinde okuyanların yüzde 60’ı genel lise, yüzde 27’si Anadolu öğretmen lisesi, yüzde 3.9’u mesleki ve teknik liseler, yüzde 3’ü güzel sanatlar liseleri, yüzde 2.5’i çok programlı liseler, yüzde 1.5’i imam hatip liseleri, yüzde 0.8’i açıköğretim lisesi, yüzde 1.3’ü de diğer liselerden mezun. Öğrencilerin yüzde 34.’ü nüfusu 1 milyonun üstündeki büyükşehirlerden, yüzde 24.9’u küçük şehirlerden, yüzde 28’i ilçelerden, yüzde 4.1’i kasabalardan, yüzde 8.1’i de köylerden geliyor. Öğrencilerin anne-babalarının eğitim durumuna bakıldığında yarıdan fazlasının velisinin ilkokul mezunu olduğu veya okuma yazma bilmediği görülüyor. Öğrencilerin yüzde 82.4’ünün annesi ev hanımı, yüzde 30.6’sının babası emekli. Öğrencilerin yüzde 51.2’si bulundukları bölümü öğretmen olmak istedikleri için seçtiklerini, yüzde 28.5’i ÖSS puanı o bölüme yettiği için seçtiğini belirtiyor. Öğrencilerin 54.3’ü mezun olduktan sonra öğretmenlik yapmayı “kesinlikle düşünüyor”, yüzde 9.7’si başka iş fırsatlarını öğretmenliğe tercih ediyor. DİYANET’E MECLİS’TEN DAHA ÇOK GÜVENİYOR Öğrencilerin kurumlara duydukları güveni belirlemeye yönelik sorunun da yer aldığı araştırmada, öğrencilerin kurumlara “ne kadar güven duyduklarını” “Tam”, “Kısmen” ve “Yok” şeklinde kategorilere ayrılarak yanıtlamaları istendi. Buna göre, öğrencilerin “tam” olarak güvendikleri kurumlar sırasıyla Türk Silahlı Kuvvetleri, Anayasa Mahkemesi, emniyet, Diyanet İşleri Başkanlığı, Cumhurbaşkanlığı, TBMM ve hükümet olarak belirlendi. Öğrencilerin yüzde 64.4’ü Silahlı Kuvvetlere, yüzde 37.5’i Anayasa Mahkemesine, yüzde 37.3’ü Emniyete, yüzde 32.8’i Diyanet İşleri’ne, yüzde 30.9’u Cumhurbaşkanlığı’na, yüzde 29.4’ü TBMM’ye “tam” olarak güvendiğini belirtti. Öğrencilerin en az güven duydukları kurumlar ise siyasi partiler (yüzde 1.3), medya (yüzde 1.6) ve Avrupa Birliği (yüzde 3.0) şeklinde sıralandı. Öğrencilerin yüzde 36’sı Avrupa Birliğine (AB) girmenin yararlı olmayacağını, yüzde 48.1’i ise kısmen yararlı olacağını dile getiriyor. Öğrencilerin yüzde 78.8’i Türkiye’nin AB’ye girebileceğine inanmıyor. DİN VE KADERCİLİK Öğrencilerin “kaderciliği” nasıl gördüklerine ilişkin soruya verdikleri yanıt “kaderci olmadıklarını” ortaya koyuyor. Bu konudaki “İnsanların yoksul kalmasında en önemli nedenler neler?” sorusuna, yüzde 37.5’i “Tembellik ve iradesizlik”, yüzde 35.3’ü “toplumsal adaletsizlik” yanıtını veriyor. “Bilimin güncel hayatta karşılaşılan sorunlara veya olgulara cevap vermede yetersiz kaldığı durumlarda sağladığı bilgi ya da cevap bakımından güvenilir olduğu düşünülen kaynaklar” sorusunu öğrencilerin yüzde 53.4’ü “Teoloji-Din”, yüzde 8.3’ü “metafizik”, yüzde 3.3 “parapsikoloji”, yüzde 35.1’i ise “Hiçbiri” olarak yanıtladı. “Günümüz dünyasında din hangi unsurlara yeterli cevap verebilir” sorusuna seçenekler sıralayan öğrencilerin yüzde 72.5’i “insanların manevi ihtiyaçları”, yüzde 54.4’ü “kişilerin ahlaki sorunları”, yüzde 28.5’i “ailevi sorunlar”, yüzde 22’si “toplumun karşılaştığı sosyal ve ekonomik sorunlar” yanıtını verdi. OKULDA TÜRKLÜK VE DİN ÖĞRETİLMELİ Ders kitapları dışında okunan kitap türlerini belirlemeye yönelik soruya öğrencilerin yüzde 77.2’si “roman”, yüzde 36.4’ü “tarih”, yüzde 28.7’si “dini kitaplar” karşılığını verdi. Araştırmada, okulun amacı ve işlevini belirlemeye yönelik değerlendirmelerin yer aldığı ve öğrencilerden “katılıyorum”, “kararsızım” ve “katılmıyorum” yanıtlarının istendiği sorulara da yer verildi. Öğrencilerin yüzde 72.1’i, “okullar Türkleri Türk yapan fikirlerin, değerlerin ve inançların benimsenmesini sağlamalıdır” önermesine “katıldığını”, yüzde 23.2’si, “Okullar kendisini aklın geliştirmesiyle sınırlandırmalı, kişisel gelişimin diğer önemli ögelerini din ve aile gibi toplumsal kurumlara bırakmalıdır” önermesine “katıldığını”, yüzde 59.7’si “katılmadığını” ifade etti. YÜZDE 11.7’Sİ KARMA EĞİTİME KARŞI Öğrencilerin “öğretmen” ile ilgili görüşlerinin belirlenmeye çalışıldığı bölümde de “Öğretmen, Cumhuriyetin temel ilkelerini yaşamada ve aktarmada önder olmalıdır” önermesine, öğrencilerin yüzde 88.2’si katıldığını, yüzde 6.7’si ise katılmadığını belirtti. Öğrencilerin yüzde 78.8’i “Okullarda kız ve erkek öğrencilerin birlikte öğrenim görmeleri, sosyal ve psikolojik gelişimleri için gereklidir” önermesine katıldığını, yüzde 11.7’si katılmadığını, yüzde 9.5’i ise “kararsız” olduğunu ifade etti. SONUÇ: DİN ÖNEMLİ BİR FAKTÖR Araştırmanın sonuç bölümünde şöyle denildi: “Öğrencilerin öğretmenlik mesleğini isteyerek seçtikleri ve mezun olduktan sonra öğretmen olmayı planladıkları, kurumlara güven, Avrupa Birliği gibi konularda ülkemizde gelişmelerden etkilendikleri, kaderci olmayıp toplumdaki yoksulluğu tembellik, iradesizlik ve toplumsal adaletsizlikle açıkladıkları, dini, toplumsal yaşamda önemli bir faktör olarak gördükleri, genelde muhafazakar bir yapı yansıttıkları, dinin insanların manevi ihtiyaçları ve ahlaki sorunları için önemli olduğunu düşündükleri, eğitimin çeşitli yönlerine ilişkin görüşlerine bakıldığında daha çok ilerlemeci bakış açısına sahip oldukları, bunun yanı sıra muhafazakar bakış açısına sahip olan öğretmen adaylarının sayısının da azımsanmayacak ölçüde olduğu, aynı zamanda eğitim felsefelerinin şekillenmediği görülmektedir.” 2010 YILINDA ARAŞTIRMA TEKRARLANACAK Prof. Dr. Meral Aksu, araştırmanın bu öğrencilerin 4. sınıfa gelecekleri 2010 yılında da tekrarlanacağını, elde edilen bulguların bir kısmının 2010 yılında toplanacak bilgilerle karşılaştırıldığında anlam kazanacağını vurguladı. YÖK BAŞKANVEKİLİ: ARAŞTIRMA GÜVENİLİR YÖK Başkanvekili Prof. Dr. İsa Eşme, araştırma sonuçlarının açıklanmasının ardından yaptığı konuşmada, öğretmenlere Atatürk’ün verdiği öneme işaret ederek, bu araştırmanın önemli veriler ortaya koyduğunu belirtti. Araştırma sonuçlarından “YÖK’ün, eğitim fakültelerinin ve Milli Eğitim Bakanlığının alacağı dersler olduğunu” ifade eden Eşme, bölgelere ve bölümlere göre farklılıkların ortaya konmasının da yarar sağlayacağını kaydetti. Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Eşme, araştırmanın 18 bin öğrenciyi kapsadığını işaret ederek, “bu açıdan önemli ve güvenilirliği fazla olduğunu” belirtti. Eşme, şunları söyledi: “Öğretmen adaylarımızın yüzde 80’ine yakını ‘öğretmen, cumhuriyetin değerlerini aktarmada öncü olmalıdır’ görüşüne katılıyor. Bu çok önemli bir veri ama bizi düşündürmesi gereken bazı veriler de var. Mesela öğretmen adaylarının neredeyse yüzde 20’si karma eğitime karşı. Bu son derece ilginç bir veri. Aynı şekilde bilimi ikinci plana itenlerin oranı da yüksek. Bunu, bizden önce ortaöğretimi yapılandıran, ortaöğretimi ele alan Milli Eğitim’in yorumlaması lazım. Bize gelen veriler bu. Biz bu verileri Milli Eğitim ile de paylaşacağız ve eğitim fakültelerinde öğretmen yetiştirirken de bu verileri nasıl düzelteceğimizin yol ve yöntemlerini araştıracağız. LAİK EĞİTİM OLSAYDI, BU TABLO ÇIKMAZDI Bir başka soru üzerine Eşme, “Eğer Türkiye’de Cumhuriyetin tarif ettiği laik eğitim, tüm kurumlarımızda gerçekleşseydi böyle bir tabloyla karşı karşıya gelmeyecektik. Biz bu girdileri düzeltecek şekilde eğitimimizi biçimlendirmeliyiz” dedi. Öğretmenin eğitimde ve toplumun şekillenmesinde büyük önemi bulunduğunu, Atatürk’ün de öğretmenlere önem verdiğini vurgulayan Eşme, “Öğretmenlerin, kuşakları yetiştirebilmesi için her şeyden önce kendisinin fikri hür, vicdanı hür olması gerekiyor. Bu sonuçlar gösteriyor ki öğretmen adaylarımızın önemli bir bölümü henüz bu düşünce yapısında değiller. Eğitim fakültelerindeki meslektaşlarımıza büyük görevler düşüyor” diye konuştu. Kayanak : NTV
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|