A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Başbakan buyurdu: "Öğretmen 15 saat çalışıyor, memur 40 saat... bu haksızlık değil mi?"

Kategori Kategori: Türkiye | Yorumlar 1 Yorum | 27 Mayıs 2012 11:24:44

"Bir öğretmenin en düşük olanı 1624 lira alıyor. Ne karşılığı alıyor? Haftada 15 saat karşılığı alıyor. Peki, düz bir memur ne kadar çalışıyor? 40 saat. 40 saat için bu rakamın altında alanlar da var. Öğretmen ek ders verirse, bunun üstünde alıyor. Bir de tatili var. Yılda iki ay. Düz memurun tatili ise 20 gün. Şimdi soruyorum; bu haksızlık değil mi?" Evet, yukarıdaki bu ifadeler, husumet dolu bir çalışanın meslek taassubuyla öğretmenlere yönelik kullanmış olduğu söylemler değil.

Ya da bir öğretmene uyguladığı şiddetten dolayı hakkında işlem yapılan herhangi bir vatandaşın kendini savunmak için diline döktüğü saçmalıklar da değil!

Bu ifadeler, Sayın Başbakanın Kazakistan’ın Başkenti Astana’da gazetecilerin sorularınıyanıtlarken dile getirdiği ve öğretmenlerimizi hayal kırıklığına sürükleyen açıklamaları.

Yıllardır değişik kesimlerden ve hatta Milli Eğitim Bakanları tarafından ağır hakaretlere maruz kalan öğretmenlerimiz; bu kez de çok tahkir edici ifadelerle sayın Başbakan tarafından haksız, mesnetsiz ve çok ölçüsüz bir şekilde eleştirilmekten büyük rahatsızlık duymuştur.

Başbakandan önce de eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ve şimdiki Bakan Ömer Dinçer öğretmenlerin az çalıştığını iddia etmişler; hatta sayın Dinçer öğretmenlerin yazın üç ay tatil yaptığını ve OECD ülkeleri ortalamasından daha az çalıştığını söylemişti.

Adeta, AKP Hükümeti tarafından, öğretmenlere yönelik bir itibarsızlaştırma politikası uzun zamandır uygulanmakta.

Ben bilmiyorum; bilen varsa beri gelsin: Dünyada veya tarihte, öğretmenlerini bu derece ağırşekilde tahkir eden ve itibarsızlaştıran bir yaklaşımı sergileyen ikinci bir Devlet Başkanı ya da Başbakan var mıdır?

Bizler, Sayın Başbakandan Kabinesinin üyelerine yönelik; “Arkadaşlar, öğretmenlerimizi incitecek ifadelerden kaçının. Öğretmenlerimiz, özlediğimiz Büyük Türkiye’nin mimarlarıdır. Geleceğimiz onların eliyle şekillenecektir. Sahip olduğumuz imkanlar onların beklentilerini karşılamamıza yeterli olmayabilir; ancak her biriniz, öğretmenlerimizin itibarını koruyacak ve yükseltecek tutumlar içerisinde olacaksınız. Unutmayınız ki, öğretmenleri saygın ve itibarlı olmayan bir ülkenin geleceği yoktur!” demesini beklerken; tam aksine, Sayın Başbakan daha da ileri gitmiş ve öğretmenlerimizle diğer memurlarımızı karşı karşıya getirecek açıklamalarda bulunmuştur.

Eğitimden hiç anlamayan, okulu, öğretmeni ve öğrenciyi tanımayanların, kulaktan duyma dedikodu bilgileriyle öğretmenleri değerlendirmesi bir noktaya kadar anlaşılabilir.. Fakat ülkeyi yönetme sorumluluğunda olanların gelişi güzel konuşmaları; öğretmenlerimizin itibarını rencide eden, onlarıtoplum karşısında küçük düşüren, öğretmenleri “iş yapmayan, az çalışıp hak etmediği yüksek ücreti talep eden, keyif düşkünü ve uyumsuz” bir meslek grubu gibi yansıtan bu açıklamaları bir Bakana ve hele ki bir Başbakana hiç yakışmamaktadır.

Öğretmene şiddetin hemen her gün haber bültenlerinde yerini aldığı bugünlerde, yetkililer konuşmalarına çok dikkat etmelidir. Son seçimde milletin yarısının teveccühüyle işbaşına gelmiş bir Başbakanın yaptığı böylesi açıklamaların, öğretmenlerimizi öğrencilerinin, velilerin ve diğer toplum kesimlerinin nezdinde nasıl bir duruma düşüreceği iyi düşünülmelidir. Şu unutulmasın ki, öğretmenlerimize yönelik şiddet vakalarının sorumluluğu, iğrenç saldırıları gerçekleştirenler kadar öğretmenin itibarını rencide edenlerin de omuzlarındadır.

Şu gerçekleri bir Başbakanın bildiğini(!) düşünerek, ondan ziyade kamuoyuna hatırlatmakta fayda görüyoruz:

Öğretmenlik mesaisi olmayan bir meslektir;

Öğretmen, işyerinde sadece derse girerek mesaisini gerçekleştirmez. Ders bittikten sonra -sayın Başbakanın sandığı gibi- öğretmenlerin yapmaları gereken işler bitmez.

Ders yoğunluğunun olmadığı gün boyu nöbet tutar, veli ve öğrencilerle mutad toplantılar düzenler, koordinatörlük yapar.

Öğretmen, mesai saati bitiminden sonra dersleri için hazırlık yapar ve bunun için materyaller hazırlar.

Öğrencilerin davranışlarıyla ilgili gözlem formlarını değerlendirir ve onların gelişimlerini takip eder.

Okulun ders dışıtüm eğitim öğretim işlerine dahil olur.

Sadece okul idaresinin değil, önüne gelen herkesin görevlendirmesiyle, her türlü tören ve protokollerde vazife yerine getirir.

Akla gelen gelmeyen her sınavda öğretmen görev alır.

İdari görevleri yerine getirir, zümre toplantıları yapar, plan ve program hazırlar.

Sınav sorularınıhazırlar, sınav değerlendirmelerini yapar.

Teknolojinin ve bilginin çok hızlı değiştiği günümüzde öğrencilerine en üst düzeyde verimli olabilmek için ders hazırlığı yapar, kendini sürekli geliştirmenin gayreti içerisinde olur.

Ders dışı serbest çalışma saatlerinde, eğitsel kol çalışmalarında, kulüp faaliyetlerinde öğrencilerinin çalışmalarını gözetler ve yönetir.

Öğrencisinin kişisel çalışmalarını yönlendirir, duygusal ve bilişsel gelişimine rehberlik eder.

Yeri gelir ailelere çocuklarının daha iyi yetiştirilmeleri için rehberlik hizmeti sunar.

Kuş uçmaz kervan geçmez en ücra köylerde dahi memleketin çocuklarına hizmet verir.

Bırakın doğalgazı,kömürün dahi olmadığı sınıflarda tezekle çocuklarını ısıtmaya çalışır.

“Yazılı vazifelerim arasında değil” demeden, ailesinin bile tahammül göstermekten imtina ettiği öğrencisine hem anne hem babalık yapar; yeri gelir altını temizler, yeri gelir karnını doyurur.

Bir öğretmen –bir memur gibi- saat 20:00’de kendini arayan öğrenci ya da veliye “şimdi mesaim bitti yarın gel” demez. İhtiyaç hissedildiğinde 24 saatini mesleğine ve öğrencisine adamaktan çekinmez.

Çocuklarımız okulda aynı zamanda; yardımlaşmayı, takım olmayı, ortak hareket etmeyi, birlikte yaşama disiplinini, mücadele etmeyi öğrenirler.

Bir öğretmen öğrencisine sadece okumayı, güzel yazmayı, dört işlemi.. vs. öğretmiyor. Onu eğitiyor.

Ona adabı,saygıyı, sevgiyi; ailesine, memleketine ve milletine faydalı olması gerektiğini hıfzettiriyor.

Öğrencisinin, iyi bir evlat, iyi bir vatandaş, iyi bir İNSAN olması için gönlünden, irfanından ve birikiminden ne geliyorsa vakfediyor. Bir sanatkarın eserine gösterdiği ihtimam gibi, kendi hayatından ve zamanından ödün vererek elinden geleni yapıyor.

Evet Sayın Başbakan, bir öğretmen;

Zamanı gelir, hizmetli olur, evrak memuru olur, idareci olur, ilk yardım doktoru olur, hemşire olur, psikolog olur, aile terapisti olur, anne olur, baba olur, sanatkar olur…

Ve tüm bunları, zatınızın ve sizin gibi düşünenlerin zannettiği gibi 15 saatlik mesaisi içerisinde değil, sizlerin boş zaman diye gördükleri tüm vaktini vakfederek gerçekleştirir.

Bu arada bir teknik bilgi hatasını da düzeltmek gerekir ki; Sayın Başbakan sözkonusu açıklamasında, öğretmenlerin 15 saat çalıştığı ve ek ders ücretleriyle de daha yüksek maaş aldıklarını ifade etmiş bulunmakta. Oysa ki, tüm öğretmenlerin maaş karşılığı ders saati aynı değildir. Okul öncesi ve sınıf öğretmenleri haftada 18 saat, genel bilgi ve meslek dersleri öğretmenleri haftada 15 saat, atölye ve laboratuvar öğretmenleri haftada 20 saat maaş karşılığı derse girmektedir. Ek ders ücreti açısından ise özellikle branş öğretmenlerinin ezici bir çoğunluğu komik ek ders ücreti almaktadır. Danışmanlarının doğru bilgilendirmesi, kamuoyu önünde bir Başbakanı doğru olmayan ifadeleri kullanmak durumunda bırakmayacaktır.

Öte yandan Sayın Başbakan yine aynı açıklamasında bir öğretmenini 1624 TL aldığını söyleyerek diğer memurlarla mukayese ediyor. Fakat bu noktada kendisine şu acı gerçeği hatırlatmak isteriz ki; Devletin kamu hizmetini yürüten toplam memur sayısının neredeyse %25’ini oluşturan ve tamamıFakülte mezunu olan öğretmenlerimiz, kamunun en düşük maaş alan ücretli kesimi olarak göreve başlamaktadır. Dünyanın 16. büyük ekonomisi olduğumuz ile övünen bir Başbakanın, öncelikle bu ayıplı gerçekler yüzleşmesi ve gereğini yapması gerekir.

“Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” diyen bir kültürün mirasçısı olan bizlere düşen; haklı talepleri bertaraf etmek ve politik çıkmazlarımızdan kurtulmak için öğretmenlerimizi tahkir etmek değil; taleplerini karşılayamasak bile elimizden geldiğince onların saygınlıklarını artırmaya çalışmaktır.

Talip GEYLAN
Genel Teşkilatlandırma Sekreteri

Kaynak: www.kamudanhaber.com

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar

metin Atamer { 28 Mayıs 2012 06:32:15 }
Memurun siddet riski yok, Ogretmenin ise her an bir siddet riski var.
Metin
Diğer Sayfalar: 1.

 

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

TRUMPİST BİR DÜNYADA ERTESİ GÜN
Seküler Yahudiler rahatsız: "İsrail, İran olacak"
Avusturya seçimleri: Aşırı sağ sandıktan birinci çıktı.
Avustralya binlerce vatandaşına Lübnan'ı terk etmelerini tavsiye etti.
New York Belediye Başkanı Türkiye'den rüşvet mi aldı?

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.
Stephen Hawking'in ünlü paradoksu çözülmüş olabilir: Kara delikler aslında yok mu?

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri
Cumhuriyet 101 Yaşında
Kadın ve Erkek
MAZRUF

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git