A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Anadolu uygarlığı çökerken!

Kategori Kategori: HES | Yorumlar 0 Yorum | 27 Nisan 2012 05:15:43

"Son bakışlardaki o gözler kaldı aklımızda..." Türkiye bugünlerde bir uçtan diğerine demokrasi soytarılarının cirit attığı bir panayır yerine döndü. Üstelik bu panayırın ışıkları hiç sönmüyor, soytarılar işgal ettikleri ekranlardan hiç evlerine çekilmiyorlar. İleri demokrasi siye diye, 'dünyanın en ileri demokrasi gerisi'ne düştük! İrfan Sayar'ın kulakları çınlasın...

AHIRINDA İNEK KALMAMIŞ KÖYLÜYE AHIR EDEBİYATI

Doktorlar, sanatçılar, köylüler sokakta. Ülke yangın yerine dönmüş vaziyette. Ancak başbakan ekranlardan ateş püskürüyor, ‘camileri ahır yapmışlar’ diye tozlu raflardan muhalefet üretmenin, muhalefet partisine ‘giydirmenin’ derdinde. Camilerin ahır yapılıp yapılmadığı ayrı bir tartışma  ama bugün ahırında inek bırakılmayan köylülerin sadece camilerin nesnesi konumuna dönüştürüldüğünü söyleyecek birileri kalmadı bu ülkede. Ahırında inek bırakılmayan köylüye ahır edebiyatı yapmak ancak size yaraşırdı. Kurtla parçalayıp, kuzuyla meleşmek buna derler.

ELLİ YILDIR SADECE DİN SATARAK HALKI KÖLELEŞTİRDİLER

Erbakan’ın deyimiyle, ‘batı taklitçisi’ sağ siyasetçiler 50 yıldır sadece din satarak Anadolu’yu tarumar ettiler. Din satarak ekinleri kuruttular.  Din satarak yaylaları boşalttılar. Din satarak Anadolu’nun binlerce yıllık belleğini, tarihini iğdiş ettiler. Elli yıldır sadece din satarak dünyanın en bereketli coğrafyasında binlerce yıldır bağımsız yaşamayı başaran halkı kapitalizmin tüketim katedrallerinin kölesi yapmayı başardılar.

KARACOĞLAN’IN YASLANDIĞI DAĞLAR SATILINCA

Karacoğlan’a “Ferman padişahınsa dağlar bizimdir” lafını söyleten bu coğrafyanın biyolojik zenginliğiydi. Coğrafyanın üzerindeki insanın karakterine yüklediği en büyük anlam bağımsızlık tutkusuydu. Kasabada, kentte, payitahtta sistem çürüyüp kokuştuğunda, iktidar yozlaştığında dağlara sığındı Anadolu halkı. Dağların bereketiyle haksızlığa, yolsuzluğa, kokuşmuşluğa direndi. İnancını, kültürünü o dağlara göre biçimlendirdi. Bu yüzden Efelerin yediği labada bitkisinin adı ‘efelek’ oldu. Bu yüzden binlerce Girit Türk’ü mübadil acılarını Ege’nin bereketli coğrafyasının verdikleriyle sağalttılar. Bu yüzden Toroslar’ın öz çocuğu olan Yörükler, Hitit kralı Dumuzi’nin adının bereket olduğuna inanmayı sürdürdüler; keçilerinin sütlerini hep aynı biçimde ‘damız’ladılar. Tarlada tohumluğa ayrılan salatalık, üreme için ayrılan boğa, teke, koç; hep ‘damızlık’ olarak anılmayı sürdürdü.

Anadolu, içinde barındırdığı sırlarla birlikte, ‘keşfedilmemiş son kıta’ olarak ve asla keşfedilmeden tarihten silinmek üzere. Üstelik sadece ve sadece 20 yıllık bir rant ve kar hırsı uğruna!

ARTIK HIZIR BİZİ TERK ETTİ

İşte Nisan geldi geçiyor. Karadeniz yaylalarındaki ot bayramları yok artık. Yukarı Köprüçay’da adeta her evi dolaşan, yoklayan  ‘hızır’ gelmiyor. Kimse hızır gördüğünü söylemiyor artık. Eğirdir’de Selçuklu kervansaraylarının sütünlarına taştan genç kartallar yontan, ahşap cami kapılarına Toros çiğdemlerini nakşeden ustaların ruhu bizi terk etti.

FELEĞİN ÇARKI YANDAŞ SERMAYE İÇİN DÖNÜYOR

Isparta Sütçüler’de Darıbükü köyünün son marangozları artık evlerine ‘çarkıfelek’ motifi işlemiyor. Feleğin çarkı artık sadece yandaş sermayenin çıkarları için dönüyor. Binlerce yıldır ‘geçimlik’ tarımla ve hayvancılıkla, dokuyarak, sağarak, yontarak; ekip biçerek karakterini belirleyen en önemli unsur olan bağımsızlığını koruyan bir halk topyekun köleleştiriliyor!

Anadolu uygarlığı, içi boş ‘yeni Türkiye’ sloganları arasında çöküyor!

‘BU BİR AFET, TOPTAN YOKOLUŞ…’

Gelin Artvin’e gidelim… İktidarın bakanlarının “artık Çoruh kendi istediği gibi değil, bizim istediğimiz gibi akacak” dedikleri Çoruh Nehrinin suları altında boğulan Oruçlu köyüne…  Bakan Eroğlu’nun, Şubat sonunda bir padişah edasıyla ‘kapaklar kapana, su tutula’ sözleriyle kurdelayı kestiğinden beri Deriner Barajının suları hızla havzadaki köyleri yutmaya başladı. Çoruh Havzası’nda tarihten silinecek onlarca köyden biri Oruçlu. Yıllardır uzak yakın bütün Oruçlulular kimliklerini, geçmişlerini kurtarabilmek için mücadele veriyorlar ancak dinleyen kim? Yokoluşun pençesindeki Oruçlulalar artık ellerinde kalan son anılarını biriktirmek, bir araya getirmek için çaba harcıyorlar. Bu amaçla bir web sayfası kurmuşlar, ziyaret edin ve görün Anadolu’nun ne hale geldiğini. Oruçlu köyünden Cüneyt Akın, şu sözlerle dile getirmiş yaşadıkları dramı:  “Köyümüz bir tarih… Herkes ondan söz ederken içi burkuluyor. Orada yaşamasak ta, anılarımızla köyümüz bizim her şeyimiz. Çünkü orada dostluğun, sevginin, aldatılmamışlığın hatıraları yaşıyor. O küçücük vadide bizim saf ve temiz hayallerimiz yaşıyor. Bir müddet sonra o küçücük vadideki köyümüz Çoruh Nehrinin azgın suları altında boğulup gidecek. Tüm yaşanmışlıklarla beraber.  Anılar, hayaller, geçmişimiz hepsini sular yutacak… Oysa, öyle saf öyle temiz öyle bilgin öyle erdemli insanlar yetiştirmişti ki bunu hayal etmek bile insanın tüylerini ürpertiyor. Bu bir afet. Bu bir toptan yok oluş…” Daha fazlası için: http://www.oruclukoyu.com/

Artvin’den yükselen çığlıklar ‘yen içinde’ kalıyor. Anadolu halkı geçmişine son kez hüzünle, öfkeyle, kandırılmışlık duygusuyla bakıyor.

İZMİR’İN DAĞLARINDA ÇİÇEKLER AÇMIYOR!

Isparta’nın, Çanakkale’nin, İzmir’in dağlarında ot toplayan kadınlar artık son kez bakıyor dağlarına. Eteklerinde kuş yemleri, sarmaşık, kuzukulağı yok artık. Muğlalı Yörük kadınları sırım gibi ördükleri beliklerine papatya takmıyorlar,  İzmir’In dağlarında çiçekler açmıyor artık!

ERDAL EREN’DEN BUGÜNE O SON BAKIŞTAKİ HÜZÜN

12 Eylül’ün daha 18’ine gelmeden idam ettiği Erdal Eren’in çıkarıldığı mahkemede hakim karşısındaki son hali 30 yıldır Türkiye’nin hafızasından silinmedi. Sezen Aksu’nun “Son bakışlardaki o gözler kaldı aklımızda” şarkısıyla da toplumsal belleğimize kazındı. Bu gün 12 Eylül’ü yargılama iddiasında olanların yarattığı tahribatın enkazına son kez bakan Anadolu halkının o son bakışındaki hüzün de kolay unutulmayacak. Toplumsal barışı inşa etme yalanıyla toplumsal barışın köküne dinamit koyanları tarih asla affetmeyecek.

TARİHTEN SİLDİĞİNİZ BİN YILLIK TÜRBELERİ NEREYE KOYALIM

Bugün müflis tüccar edasıyla arşivleri karıştırıp Dersim olaylarını, ‘camiyi ahır yaptılar’ argümanlarını bulup çıkaranlara soruyoruz, ya sizin tarihten sildiğiniz türbelere, köprülere ne diyeceğiz?  Mirasçısı olduğunuzu iddia ettiğiniz bir kültürün mührü olan izleri kendi ellerinizle yok ediyorsunuz. Buna karşı direnenleri vatan haini, yatırım düşmanı ila ediyorsunuz. İşte Artvin’in Zeytinli köyü… Ucube projelerinizin altında kalan bin yıllık türbeler, kümbetler. Artvinli Tekin Üstündağ yıkım projelerine karşı yıllardır mücadele ediyor. Günlerdir sulara gömülen koca bir uygarlığın yokoluşuna tanıklık ediyor. Bu son bakışlardaki hüznü asla unutmayacağız!



ALAKIR’IN IŞIĞI CANA BEBEK ANA KUCAĞINDAN MAHKEMEYE

Gelin Antalya’ya gidelim bir de.  Alakır Vadisi’ne…  Yağmanın ortasında umut da var bu topraklarda. ‘Yalansız yaşamaya’ inananların umudu.‘Anadolu’yu Vermeyeceğiz’ diye geçtiğimiz yola çıkanların içinde yer alan 29 yaşındaki Elif Arığ, 40 gün boyunca Antalya’dan Ankara’ya kadar yürümüştü. Şimdi 30 yaşında olan Elif, Ankara’dan dönünce Alakır’ı terk etmedi. İşini, kariyerini bırakıp Almanya’da müzikoloji okuyan eşi Tayfun’la birlikte Alakır’a yerleştiler. Kendi elleriyle bir ev yaptılar. Bu evde, ‘Cana Işık’ adını verdikleri bir de bebekleri oldu. Cana bebeğin kırkı henüz çıktı. Huzur içinde uyuduğu Alakır’dan ilk kez kente indi, aile büyükleriyle tanıştı. Cana bebek yarın (26 Nisan) annesi Elif ve babası Tayfun’un kucağında,  diğer büyükleriyle birlikte içine doğduğu Alakır’daki HES projelerine yönelik açılan davanın Antalya İdare Mahkemesi’nde görülecek duruşmasına gidecek.

‘BİZE HAYATI BÖYLE ANLATMAMIŞLARDI, KANDIRILDIK!’

Cana Işık bebek, Alakır gibi onlarca vadinin geleceği karartılmamasın diye yaşamını ortaya koyan yüreklerin arasında, mücadele içinde büyüyecek. Elif Arığ’la geçtiğimiz yıl hem yürüyüp hem sohbet ederken “neden yürüdüğünü” sormuştum. İyi eğitim almış, yurtdışı dahil bir çok yeri görmüş, çalışma yaşamını deneyimlemiş genç bir kadın olarak, “biz kandırıldık. Bize hayatı böyle anlatmamışlardı” diye yanıtlamıştı Elif.

NE KADAR YALANSIZ YAŞARSAK O KADAR İYİ…

Elif gibi bir çok genç kadın, erkek kandırılmışlık duygusundan sıyrılıp kendi ‘yalansız’ yaşamını kurmanın mücadelesini veriyor. Her türlü ezberi bozarak girişilen bu yaşam mücadelesinin yavaş da olsa yol alacağını düşünüyorum. Kandırıldığını farkedenlerin ve kendi yalansız yaşamını kurmaya cesaret edenlerin sayısı arttıkça umutlar da çoğalacak. Ancak gerçekle gelmekte olanın bu dönemdeki kadar suistimel edilmediği, yalanın bu kadar egemen olmadığı bu kadim topraklarda, örneğin bir kaç gün sonra Trabzon Solaklı Vadisi’nde bakanlığın HES şovunu izleyeceğiz.  Yarattıkları felaketin üstünü örtmek için ‘mesire yeri’ne dönüştürülmüş HES ucubelerinin şaaşalı törenlerle halka sunacaklar. Bu şamatayı mangal yaparak kutlayan halkımız da eksik olmayacak elbette. Ancak gerçeğin hükmü zamanla veriliyor.

Can Yücel’in dediği gibi “ne kadar yalansız yaşarsak, o kadar iyi…”
 
Yusuf Yavuz

foto: Tekin Üstündağ

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 4 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

TRUMPİST BİR DÜNYADA ERTESİ GÜN
Seküler Yahudiler rahatsız: "İsrail, İran olacak"
Avusturya seçimleri: Aşırı sağ sandıktan birinci çıktı.
Avustralya binlerce vatandaşına Lübnan'ı terk etmelerini tavsiye etti.
New York Belediye Başkanı Türkiye'den rüşvet mi aldı?

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.
Stephen Hawking'in ünlü paradoksu çözülmüş olabilir: Kara delikler aslında yok mu?

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri
Cumhuriyet 101 Yaşında
Kadın ve Erkek
MAZRUF

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git