A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Çin'den Ekonomi Haberleri

Kategori Kategori: Avustralya | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Prof.Dr. Korkut Boratav | 11 Mart 2012 10:30:25

Çin Başbakanı Wen Jiabao, Ulusal Halk Kongresi'nin açılış konuşmasını yaparken, ülke ekonomisinin gelişim biçimini belirleyecek, etkileyecek hedefleri, kararları, niyetleri açıkladı. Wen, 2012 büyüme hedefinin yüzde 8'den yüzde 7.5'e indirildiğini belirtti ve uluslararası basının ertesi gün manşetlere taşınan ana haber bu oldu.

  Batı ekonomilerinin bunalım ve durgunluk içinde debelendiği son beş yılda (2007-2011'de) Çin'in ortalama büyüme hızı yüzde 10.5 olmuştur. Bu “yavaşlama” haberi, özellikle Asya, Avustralya piyasalarını dalgalandırdı.

Niçin? Zira, Çin artık dünyanın ikinci büyük ekonomisidir. Hatta, alım gücü paritesi diye bilinen (ve ülkelerin iç fiyatları arasındaki farkları dikkate alan) bir yöntemle hesaplandığında (bazı iddialara göre) 2010’da Çin’in toplam milli hasılası ABD’yi geçmiştir. (Bk. Arvind Subramanian, Peterson Institute of International Economy, 26 Şubat 2012).

Bir-iki puanlık da olsa bu yavaşlama, bir kere dünyanın hammadde ihracatçılarını etkileyecektir. Örneğin, 2010’da Çin’in petrol hariç hammadde ithalatı 300 milyar dolar civarındadır; beş yıl öncesine göre üç misli artmıştır ve kriz yıllarında uluslararası hammadde üreticilerini ihya etmiştir. Avustralya’nın bunalıma sürüklenmesini önleyen etkenlerin başında, Çin pazarının canlılığı olmuştur.

Çin ekonomisinin sorunlarını yakından inceleyen Yılmaz Akyüz, bu ülke ihracatının yüzde kırk oranında sanayi kökenli girdi, yedek parça ithalatına bağımlı olduğunu; bunların büyük bölümünün de Asya’nın “eski ve yeni kaplanları” tarafından üretilmekte olduğunu belirtiyor.

Görüldüğü gibi bu dev ekonomideki yavaşlama, dünya ekonomisinin seyrini de önemli ölçülerde etkilemektedir. 19. yüzyılın İngiltere’si gibi, bugün Çin “dünyanın atölyesi” işlevini üstlenmiştir. Bir ikinci güç öğesi ise finans alanındadır. Bugünün Çin’i her yıl astronomik dış fazla vermektedir; 3.2 triyon dolarlık rezerve sahiptir ve bunların (en az) 1.2 trilyon doları ABD hazine bonolarından (borçlarından) oluşmaktadır. Dolayısıyla Çin, artık, dev bir finansal güçtür.

Böylece dünya ekonomisinin üretim ve finans alanlarında artan ağırlığıyla Çin, sistemin hegemonik güçlerinden biri olmak üzeredir.

***

Başbakan Wen konuşmasında Çin ekonomisi için kritik bir strateji değişikliğine de işaret etti. On beş yıl boyunca yüzde 10’luk ortalamalarda gerçekleşen büyümenin ihracata dayandığını tekrarlamaya gerek yok. Ezici bir rekabet gücü üstünlüğünün üç dayanağı olduğunu da biliyoruz: Çok düşük işgücü maliyetleri, giderek yükselen emek verimleri ve döviz kurunun hedeflenebilmesi. Bunlar nasıl sağlandı? Sosyalizmin kazanımlarının tasfiyesi, işgücünü meta haline getirdi; ucuzlattı. Çok yüksek oranlı sermaye birikimi ve doğrudan yabancı yatırımlara denetimli açılma, düşük teknolojiye mahkûmiyeti önledi; emek verimlerinde artışa yol açtı. Sermaye hareketlerinin denetlenmesi de rekabetçi bir döviz kurunun hedeflenmesini mümkün kıldı.

Başbakan Wen, bu stratejinin, artık “dengesiz, eşgüdümsüz ve sürdürülemez” olduğunu vurguluyor. Hangi anlamda “dengesizlik”? Çin milli gelirinin (2010’da) yüzde 48’i yatırımlardan; sadece üçte biri özel tüketimden oluşmakta; ulusal tasarruf oranı ise yüzde 53’e ulaşmaktadır. Bunlar iktisat tarihi boyunca gözlenmemiş oranlardır. Yüksek büyüme, tüketimin abartılı baskı altında tutulmasıyla mümkün olmuştur. Başbakan öncelikle bu makro ekonomik dengesizliklerin tasfiyesini hedefliyor.

Önümüzdeki dönemde öncelikler iç pazara, tüketime ve halkın gönencine kayacaktır. Wen, ipuçları da veriyor: Asgari ücretler, devletin sağlık, emeklilik harcamaları yukarı çekilecek; sosyal konut yatırımları hızlandırılacak; 2012’de iki milyon sosyal konut tamamlanacak; yedi milyon konutun temel atılacaktır. Dahası, “köylünün toprak üzerindeki hakları, artık ihlâl edilmeyecektir.”

Böylece makro ekonomik dengesizliklerden, halkın güncel hayatını etkileyen bozuklukların hafifletilmesine geçilmiş oluyor. Ne gibi bozukluklar? Somut örnekler verelim:

Kırsal kökenli göçmen işçilerin her türlü sosyal güvencede yoksun oldukları; çok düşük ücretlerle çalıştıkları bilinmektedir. Çok sayıda belgeye göre çalışma ve barınma koşulları, İngiliz sanayi devrimi ortamını andırmaktadır. Artan işçi intiharları, yaygınlaşan işçi protesto ve direnişleri zaman zaman Batı basınına yansımaktadır. Üretim süreçlerinin önemlice bölümlerini Çin’e taşımış dev ABD-Avrupa şirketlerindeki çalışma koşulları, Batı sendikalarının ve duyarlı çevrelerin ağır eleştirilerine hedef olmaktadır.

Emeklilik, eğitim, sağlık alanlarında Çin devriminin halk sınıflarına getirdiği kazanımlar, son yirmi yılda büyük ölçüde aşındırılmıştır. J.B. Foster ve R.W. McChesney (Monthly Review Ocak 2012’de) belgeliyorlar ki, son on beş yıl içinde devletin toplam eğitim ve sağlık harcamalarına yaptığı harcamaların payı çarpıcı boyutlarda düşmüş; halk gönencinin belirleyicisi olan bu alanların finansmanı büyük ölçüde yararlananların ödentilerine devredilmiş; kısacası, eğitim ve sağlık hizmetleri adım adım piyasalaşmıştır. Sosyalist devletin (geçmişte demirden çanak diye adlandırılan) eşitlikçi politikalarının tasfiyesi, Çin halkının tasarruf eğilimlerinin yükselmesine yol açan ana etken olmuştur. Köylülerin toprak üzerindeki haklarının ihlâli sorunu ise, köy arazilerinin düşük fiyatlarla arsa spekülatörlerine, yatırımcılara satışının yaygınlaşmasından kaynaklanıyor. Birkaç ay önce bir balıkçı köyünde (Wuhan’da) bu türden bir satış bir köylü ayaklanmasına yol açtı. Merkezî yönetimin müdahalesiyle satış iptal edildi ve isyancı köylülerden bazılarını yerel yönetime getiren seçimler yapıldı.

***

Başbakan Wen’in işaret ettiği ve “iç piyasanın önceliği” olarak yorumlanan strateji değişikliği, Çin’in kapitalistleşme sürecinin frenlenmesine dönük işaretler olarak yorumlanabilir mi? Çin işçilerinin, köylülerinin emeğin ve toprağın metalaşmasına karşı çıkan (ve Çin basınına göre her yıl yüzbinlere ulaşan) direnişlerinin bu değişikliği tetiklediği söylenebilir.

Toplumun geleceği üzerinde Komünist Partisi’nde iki akım mücadele etmektedir. Bir yanda aydınların, akademisyenlerin desteklediği “piyasacı/reformcu” kanat; öte yanda arsa spekülatörlerine, devletin sırtından zenginleşen iş adamlarına, yolsuzluğa, artan eşitsizliğe karşı mücadeleye öncelik veren, “kızıl bayrağı yükseltme” iddiasının sahipleri…

Çin’in dünya sistemi içinde giderek hegemonik bir konuma gelmesinin sonuçları… Çin kapitalizminin (veya sosyalizminin) geleceği… Çin’i bu çerçeve içinde incelemeyi, tartışmayı sürdürmemiz gerekiyor.

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 1 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Türkiye Cumhuriyeti mutlu, başarılı ve utkulu olacaktır
YILMAZ GÜNEY’E DAİR ekitab
Dünya Sağlık Örgütü: Yeni Kovid-19 varyantı ölümleri arttırabilir.
Yazarlarımızdan Sevgili Aykut Yazgan’ı kaybettik
Yurt dışına göç eden Türk vatandaşları: 2022'de son 7 yılın rekoru kırıldı

Hollanda'da aşırı sağcı Wilders'in seçim zaferi
Avustralya ulusal dijital kimlik sistemine geçiyor
İsrail - Hamas çatışmasında savaş suçu işleniyor mu?
Türkiye’de 21 yılda 15 bini aşkın arazi, 289 bini aşkın konut ve işyeri yabancılara satıldı
FRANSA İKTİDAR CEPHESİ DERSLERİ HAL VE GİDİŞ: SIFIR

Birleşmiş Milletler’den 48 ülke için korkutan rapor
Daron Acemoğlu: Türk halkını zor günler bekliyor
Türkiye’de yıllık et tüketimi 10 kg dan az
Çin Alman otomobillerini tahtından ediyor.
Acemoğlu: 15 yıl Türkiye için fırsat penceresi bunu harcarsa sonu trajik olur

İçinden hiç tren geçmeyen Dalaman tren garı…
İngiltere'de yeni bir domuz gribi varyantının insandaki ilk vakası tespit edildi.
Gerçek insan değil ama ayda binlerce dolar kazanıyor
ANA(KADIN)LARIN SESİ
Dünya genelinde kanser vakalarında büyük artış

"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL
REMZİ RAŞA’YI ANMAK İÇİN
GREV HAKKI TARTIŞILIYOR, TANINIYOR
“İŞÇİLER SAHAYA İNMELİ”, BÜLENT ECEVİT’LE SÖYLEŞİ

Senede bir gün
SABİTESİZ GÖRECELİ OLABİLİR Mİ?
Ana gibi yar, Anadolu gibi diyar olmaz
HÜMANİZMANIN KANITLANMASI
YABANCILAŞMA

Türkiye, Avrupa’nın atık deposu mu?
Kuzey Denizi'nde sızıntı korkusu
AKBELEN ORMANI DİRENİYOR
Akbelen Ormanı'ndaki çevre direnişi
WMO aşırı sıcaklarda kalp krizi ve ölüm uyarısında bulundu

Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar
Sanal Gerçeklik, Artırılmış Gerçeklik , Metaverse, Sanal Uzay Nedir?
Apple'dan iPhone Uygulamalarına Dev Zam: 1 Dolarlık Uygulama 17 TL Oldu

Şempanzeler rakiplerine karşı savaş stratejileri kullanıyor.
Kazakistan'da 3.400 yıllık erken dönem Türk piramidi bulundu
Avustralya’da Dingolar “Neredeyse İnsan” statüsündeydi.
'Kayıp sekizinci kıta' Zelandiya ilk kez nasıl haritalandırıldı, sonuçları ne olabilir?
İnsanların ataları 'yeryüzünden silinme noktasına gelmiş olabilir'

Dünya cinsiyet eşitliği konusunda ne durumda?
Türkiye Avrupa’da lider, dünyada 14. Sırada
Türkiye'de su krizi araştırması yayımlandı
Suudi Arabistan yüzlerce göçmeni öldürdü
Yalan haberlere neden inanıyoruz?

ABİDİN DİNO PULU
Göbeklitepe'deki son keşifler ne anlama geliyor?
AYKUT YAZGAN’I OKUMAK
Megapik “Yeniden” adlı kitabın yazarı Dr. Meltem Hınçal ile bir söyleşi....
Mektub var, Ragip Duran’dan

HAŞHAŞİLER
Hangisi Yener
VİCDANIN VAR MI?
QUO VADİS
Irkçılığın eli barut ve benzin kokuyor, yüzü ölüm

Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi
Dünyanın İlk Destan Kahramanı: Gılgamış
Antik Çağlarda Kendi Memleketlerine Karşı Savaşan Paralı Askerler
Sümer Atasözleri ve Özdeyişler
Museviliği benimsemiş tek Türk devleti : Hazarlar


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git