|
Doğal ölüm mü cinayet mi ?Kategori: Unutulmayan Yapıtlar | 2 Yorum | Yazan: Onur Ayangil | 01 Şubat 2012 05:02:17 Barok İtalya'nın en önemli sanatçısı Caravaggio'nun ölümü, ardından 400 yılı aşkın bir süre geçmesine karşın hala üzerinde tartışılan, soruşturma ve araştırması hala süregelen gizemli ölümlerden biridir. Kısaca Caravaggio olarak ünlenen Michelangelo Merisi Caravaggio 1571 yılında Milano yakınlarındaki Caravaggio kasabasında dünyaya gelmiştir.
Sanat eğitimini bir ustanın yanında alan Caravaggio devinim ve serüven dolu bir yaşam sürmüştür. Çağdaşları tarafından yeteneklerini kötüye kullanan bir dahi olarak nitelenen sanatçı 1588 de Roma’ya gitti. On sekiz yılını bu kentteki bazı kiliseleri süslemeye harcadı. Çabuk öfkelenen, sinirli bir yapısı vardı. Bu nedenle başı sıkça derde giriyordu. Bir tartışma sırasında sinirlerine hakim olamayan Caravaggio, tartıştığı ve hapisten yeni çıkmış olan Ranuccio adındaki adamı sokak ortasında bir düelloda öldürdü. Ranuccio, Lena adlı bir fahişeyle birlikte olmuştu. Lena aynı zamanda Caravaggio’nun da sevgilisi ve modeliydi. Karnındaki çocuk Ranuccio’nun olabileceği kadar, Caravaggio’nun da olabilirdi. Lena bir gün evinde ölü bulundu. Bu ölümden Ranuccio sorumlu tutulmuş ve hapse konmuştu. İşte sanatçının,hapisten henüz çıkan Ranuccio’yu düelloya davet edip öldürmesi, onun sevdiği kadının yaşamına son vermesine duyduğu nefretten olduğu kadar içinde yıllarca beslediği kıskançlığın da sonucu olmalı. Bu olay üstüne halkın tepkisinden korkan Caravaggio selameti Napoli’ye kaçmakta gördü. Sanatçının yapıtları, yapısından yansıyan şiddet, işkence ve ölümün izlerini taşır. Bakire’nin Ölümü adlı tablosunda Meryem’i betimlemek için kullandığı modelin Napoli’nin çok bilinen bir fahişesi olması zaten pek sevilmeyen sanatçının üzerine şimşekleri çekmeye yetmiştir. Caravaggio Napoli’de de huzur içinde değildi. Zira Roma’da işlediği cinayetten ötürü aranıyordu ve başına ödül konmuştu. Bu nedenle Malta’ya kaçtı. Sanatçı burada haçlı seferlerinin mimarı Malta Şövalyeleri’nin torunlarının koruması altına girdi. Buna karşılık olarak, şövalyelere ait bir katedral için en ünlü yapıtlarından birini gerçekleştirdi: “Vaftizci Yuhanna’nın kafasının kesilmesi”. Bununla da kalmadı, şövalyelerin ve Büyük Üstat’larının portrelerini yaptı. Sanatçı, öldürdüğü adamın intikamının alınmasından hala korkuyor olmalı ki, geceleri yatarken elbiseleri, ayakkabıları ve belinde silahıyla yatağa giriyordu. Öfke krizleri hala dinmemiş, önceki deneyimlerinden hala pişmanlık duymamıştı. Malta’da da hakaret ve kavga girişimlerini sürdürünce, şövalyeler himayelerini kaldırdı. Hele bir şövalyeye saldırıp, yaralaması, içinde bulunduğu duruma tuz biber ekti ve sanatçıyı Malta’dan sınır dışı ettiler. Ve sanatçı yeniden Napoli’ye döndü. Ama sorunları henüz tükenmemişti. Bu kez de bir ya da birkaç kişinin (bunlar şövalyeler de olabilir) ölümcül saldırısına uğradı ve aldığı yaralardan ötürü aylarca yatağa tutsak kaldı. Hem Papa, hem de Büyük üstat sanatçıya savaş ilan etmişlerdi. Papa’dan özür dilemek için Napoli’den Roma’ya bir gemiyle gelmeye kalktı. Yolda polis tarafından gemiden indirildi ve tutuklandı. Ama kısa sürede bir kodamanın aracılığıyla serbest bırakıldı. Roma’ya karadan ulaşmak için tekrar yola çıktıysa da hiçbir zaman ulaşamadı. Yol üzerinde, bilinmeyen bir yerde, bilinmeyen bir zamanda, bilinmeyen bir şekilde ölmüş ya da öldürülmüştü. Ölüm nedeni kimilerine göre sıtmadan, kimilerine göre dizanteriden, kimilerine göreyse tifüsten. Bazıları da veremden ya da boyaların neden olduğu kuşun zehirlenmesinden öldüğünü söylüyor. Ancak yaşamasına karşı olan bu kadar çok kişi varken en olası neden doğal yoldan ölmesinden çok, öldürülmüş olması. Ölümünden bu yana dört yüz yılı aşkın süre geçmesine karşın soruşturma ve araştırma hala sürüyor. Bolonya ve Ravenna Üniversiteleri bu işin peşinde. Sizleri yazı ekinde sunduğum Caravaggio resimleriyle baş başa bırakıyorum. Klasik örneklerin beğenisini bulamayacağınız, ülküsel güzelliği tümden yadsıyan, gerçekçiden de öte, doğalcı bir anlayış sergileyen bu yapıtlarda her türlü kiri, pisliği ve sefilliğiyle sıradan insanı gözlemleyeceksiniz. İyi izlemeler.
YorumlarHatice Gülmez
{ 04 Şubat 2012 08:17:36 }
Caravaggio'nun çocukluğu, da Vinci'de olduğu gibi, psikolojisini etkileyecek olaylar taşımıyor. Sanatçı, marquis de Caravaggio'nun kahyası olan Fermo Merisi'nin oğluydu. On bir yaşında yetim kaldı ve Peterzano'nun yanına çırak girdi. Onun ruh sağlığını etkileyen en önemli olay, belki de, Roma'daki ilk beş yılının dengesili, acılar ve eziklikiçinde geçmesidir. Yaşam için gerekli asgarilerden yoksundu. Kedinden daha az yetenekli ressamlar yanında karın tokluğuna çalışmaya mahkumdu. Genelde resim atölyelerinde ayak işlerine bakıyordu. Yazıda söz etmediğim bir çok sabıkasının da nedeni bunlar oabilir. İlgiizden ötürü teşekkürler.
HATİCE GÜLMEZ
{ 01 Şubat 2012 11:24:52 }
Teşekkürler arkadaşım detaylı bilgi için.
Diğer Sayfalar: 1. Benimilgimi çeken,etkilendiğim ve resimlerine bakınca tedirginlikle hayranlık duyduğum bir sanatçı. Bu resimlerin sahibinin çocukluğunu merak ediyorum doğrusu... Vinci''''nin gibi birşeyler olabilir.Selamlar.HGN
Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|