A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Özgürlük Zorba Yönetime Nasıl Dönüşür?

Kategori Kategori: Özel Dosyalar | Yorumlar 0 Yorum | 07 Ocak 2012 03:17:12

Özgürlük: Kim bu kavrama karşı çıkabilir ki? Ancak bu sözcükten şimdilerde sömürü ve istismarın bin bir çeşit yönteminin aklanması için yararlanılmaktadır. Özgürlük sözcüğü sağ basında, blog dünyasında, düşünce kuruluşları ve hükümetlerde yoksulların yaşamına her türlü saldırının ve eşitsizliğin her türlüsünün bir bahanesidir.

Sağkanat liberteryanlar *“özgürlüğü” açgözlülük ve sömürü aracına dönüştürdüler.

George Monbiot – 20 Aralık 2011, The Guardian

Bir zamanların asil bir dürtüsü olan liberteryenizm adaletsizlikle nasıl eşanlamlı hale geldi?

Tüm yasalardan bağımsız kılınarak, özgürlük adına bankaların ekonomiyi enkaz haline getirilmesine izin verildi. Özgürlük adına aşırı zenginler vergiden muaf tutuldu. Özgürlük adına şirket lobileri asgari ücretin düşürülmesi ve çalışma saatlerinin artırılmasını başarabildi.

Ayni yöntemlerle, Amerikan sigorta şirketleri kongrede lobi çalışmaları yürüterek uygulanmakta olan kamu sağlık bakımı programını engellemek amacıyla kongre düzeyinde yoğun lobi çalışmaları yürütmekte; Hükümet halkın yararına planladığı yasayı rafa kaldırmanın yollarını aramakta, büyük işletmeler yeryuvarımızı çöpe dönüştürmektedir. Tüm bunlar güçlünün zayıfı ezme, zenginin yoksulu sömürme özgürlüğüdür.

Peki, bu tür özgürlük anlayışı ile mücadele neden hız kazanamamaktadır?

Bunun nedenlerinden birinin çağımızdaki yoğun politik çelişkiler ve daha da önemlisi kavram karmaşası olduğuna inanıyorum. Neocon ve milyonerler ile onların arka çıktığı dev şirketler bir tarafta, sosyal adalet savunucuları ile çevreciler diğer tarafta. Bu ayrışım negatif ve pozitif özgürlük olarak yanlış nitelendirilmektedir.

Bu özgürlükler İsaiah Berlin’in** 1958 tarihli klasik kabul edilen eseri; “Two Concepts of Liberty” (İki Özgürliük Kavramı adlı makalesinde açık biçimde tanımlanmıştır***.

Kabaca ve özetle ifade edilirse, İsaiah Berlin;”negatif özgürlük başkalarının müdahelesi olmaksızın varolma ve hareket etme özgürlüğüdür. Pozitif özgürlük ise, kısıtlamalardan doğan özgürlüktür: Bu özgürlük, sosyal ya da psikolojik kısıtlamalar aşılarak kazanılan güçtür”görüşündedir. Ve özellikle Sovyetler Birliği örneğini vererek pozitif özgürlüğün diktatörlerce nasıl istismar edildiğini açıklamaya çalışmıştır. Bu yönetimlerin kendilerini kollektif tek bir iradeye bağlı kılarak, daha fazla özgürlük elde etme yetkisine sarılarak acımasız iktidarlar oluşturduğunu söyler.

Sağ kanat libertenyanlar yeşiller ve sosyal adalet savunucularının pozitif özgürlüğünün Sovyet düşüncesini diriltmeye çalışan gizli komünistlerin işi olduğunu iddia ederler. Gerçekte ise çatışma çoğunlukla negatif özgürlükler arasındaki uyuşmazlıklardan kaynaklanır.

Berlin; "hiçbir insan etkinliği, herhangi bir şekilde başkalarının yaşamlarını engel olacak şekilde tamamen özel olamaz. Bir kuşun suya pike yapma özgürlüğü, küçük balıklar için ölümdür. Bazen bazı insanların özgürlüğü başkalarının özgürlüğünü güvenceye almak için kısıtlanmak zorundadır. Başka bir deyişle, bir kişinin özgürlüğü bir başkasının özgürlüğünün başladığı yerde biter” der.

Berlin aynı zamanda özgürlüğün adalet, eşitlik ve insan mutluluğu gibi diğer değerleri baskı altına aldığını savunurken;”Eğer benim veya benim sınıf ya da ulusumun özgürlüğü diğer bazı insanların sefaletine bağlıysa, bunu teşvik eden sistem adaletsiz ve faziletten yoksundur. Devlet diğerlerinin özgürlüklerine müdahele özelliği taşıyan ya da adalet ve insanlıkla uyuşmayan özgürlüklere yasal sınırlamalar getirmelidir”der.

Bu negatif özgürlüğün çelişmeleri, İngiliz çevrecilerinin kuruluş bildirgesinde de yerverilen 19 yüzyılın en önemli şairlerinden John Clare’in ‘devrilen Karaağaç’ şiirinde özetlenmektedir. Clare çok sevdiği ve muhtemelen mal sahibinin evinin önünde büyüyen ağacın kesilip devrilmesini tasvir eder. “Kişisel çıkarlar seni kendi özgürlüklerinin önüne dikilmiş gördüler/Bu yüzden senin o eski gölgelerin birer zorba olmalıydılar.”

Mal sahibi ağacı keserek özgürlüğünü kullanmıştır. Bunu yerine getirirken, şairin yaşamını zenginleştiren bu ağaçtan haz alma özgürlüğünü yoketmiştir. Mal sahibi ağacı özgürlüğünün önünde bir engel olarak betimler ve yıkımını aklar. Onun özgürlüğü ona göre insanlığın genel hak ve özgürlükleriyle içiçedir. Oysa devletin müdahelesi olmadığında (günümüzde bazı ağaçların kesimi izne tabidir) güçlüler güçsüzlerin tüm haklarını ezip geçerler.

Ancak sağ kanat libertenyanlar bu uyuşmazlık ve çelişkiyi kabul etmeyi redederler. Onlar ayni özgürlüğün herkesi benzer ölçüde etkileyeceğini varsaydıklarından, Clare’in şiirindeki mal sahibi rolünü üstlenirler. Çevreyi kirletme, sömürme, hatta yeri geldiğinde öldürmeyi adeta temel insan haklarıymış gibi, kendi özgürlükleri olaral görürler. Onları kısıtlamaya yönelik her türlü girişimi de diktatörlük olarak damgalarlar. Suya pike yapan kuşla, onun avlamaya çalıştığı sudaki küçük balığın özgürlükleri arasındaki çatışmayı gözardı ederler.

Geçtiğimiz haftalarda bir radyoda, geçmişin bir ihtilalci komünist partisi’nin küllerinden doğan bir sağ kanat libertenyan grubun temsilcisi ve BBC’de ‘Ahlakın Paradigması’ adlı programda korkulan sorgulayıcı rolündeki  Claire Fox ile iklim değişikliğini tartıştım. Kendisine sadece basit bir soru yönelttim. Bazı kişilerin özgürlüklerinin başkalarının özgürlüklerini ortadan kaldırdığını kabul ediyor musun? diye sordum. Bir ideolojinin nasıl parçalanmış olduğuna tüm açıklığıyla tanık oldum.

Modern libertenyanlar hiç bir kısıt olmadan sömürü düzenlerini sürdürmeyi arzu edenlerin bir başka kılıkla ortaya çıkmış halleridir. Sadece devletin bizlerin özgürlüğünü yokettiği izlenimi yaratırlar. Bankaların, büyük şirketlerin ve zenginlerin bizlerin özgürlüğünü ne denli yokettiğini görmezden gelirler. Böylece “özgürlüğü” baskının bir aracı haline dönüştürürler.

Çeviren: Ahmet Güvenç

Çevirmenin Notu:
* Liberteryenizm, ahlaki olarak bireylerin otonomilerine dışarıdan hiç bir müdahalenin meşru olmadığını, bu sebeple sadece bireylere yönelmiş değil kamusal alana dahil hiç bir konuda hiç bir kısıtlamanın kabul edilemeyeceğini savlar.

** “Two Concepts of Liberty (İki Özgürlük Kavramı)” daha sonraları İngiltere’de “Sir” unvanı da kazanan ünlü filozof İsaiah Berlin’in en önemli eseri ve siyasal teori alanında klasik kabul edilen çok önemli bir çalışmadır. Berlin 1909 yılında Riga’da doğmuş ancak Bolşevik Devrimi’ne tanıklık eden ailesinin İngiltere’ye göç etmesi sonrası hayatının bundan sonraki kısmını İngiltere’de geçirmiştir. 1997 yılında Oxford’da vefat etmiş olan İsaiah Berlin, 20. yüzyılın en önemli liberal filozoflarından biri kabul edilmektedir.

*** İsaiah Berlin’in 1958 tarihli klasik kabul edilen eseri Two Concepts of Liberty, en çok kitapta yer alan ve gelecek yarım asır boyunca siyasal teoriye damgasını vuracak private (özel alan) - public (kamusal alan), demokrasi-liberalizm ve pozitif-negatif özgürlük dikotomileri ile bilinmektedir. Berlin’e göre. Negatif özgürlük, insanların belirlenen bir özel alan içerisinde sahip oldukları, başkalarının müdahalesi olmadan hareket etme ve tercih yapma haklarıdır. Pozitif özgürlük ise, bu özgürlüğünün kaynağının hangi kurumlar aracılığıyla ve nasıl olacağı ile ilgilidir. İsaiah Berlin’e göre başkalarının özgürlüğünün kısıtlanması üzerine kurulu özgürlükler ahlak dışıdır ve kabul edilemez. Oy kullanarak bir partiyi iktidara getirmek aynı zamanda o partinin ve devletin otoritesine maruz kalmak demektir. Berlin’in aslında söylemek istediği, bir insanın özgür olduğu yerin aslında kamusal değil, özel alan olduğudur. Demokrasi ve liberalizm aynı şeyler değildir ve Berlin’in tercihi daima liberalizmden yanadır. Bu nedenle demokratik haklar sağlayan kamusal pozitif özgürlük tehlikeli, bireye bir hak tanımamasına karşın özel alanda onu dışarıdan gelebilecek müdahalelerden koruyan negatif özgürlük ise faydalıdır.

**** Berlin hayatı boyunca Marksistler ve Siyonist olmayan Musevilerce çok sert eleştirilmiş ve siyasal tercihleri yazdıklarıyla çelişir bulunmuştur. Hakikaten de Berlin gibi totalitarizmden kaçayım derken, devletin müdahalesini iyice sınırlamak günümüz liberallerinin en büyük fantezilerinden olup kesinlikle dezavantajlı grupların, alt sınıfların ezilmesine daha da kolay olanak sağlamaktadır. Mesela devlet özel alana girmesin derken, aile hukukunun olmamasını, çocuğunu, karısını döven bir adamın ceza almamasını düşünebilir miyiz? Ya da açlıktan ölmek üzere olan bir insana devletin aş evinde yemek yeme imkanı sunması, işsizlik sigortası, sosyal devlet hakları gibi ilerici özellikler Berlin’in ilgi alanına hiç girmemektedir. Oysa ekonomiye hiç bulaşmadan yalnızca felsefe temelli bir özgürlük kuramı oluşturan Berlin’in gözden kaçırdığı şey, serbest piyasa ekonomisinin özünde yer alan bozukluklar ve insan doğası üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle, devletin ve kamusal alanın aslında kurtarıcı olabildiğidir. Meşru bir devletin varolmaması, özel alanda gerçekleşecek tüm haksızlıkların devamını ve gizlenmesini saklayacaktır.


Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 5 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü
DEVLET-ULUSTAN FEDERASYONA, ekitap
Dünyada altın madenciliği nasıl yapılıyor, kazalar ne kadar yaygın?
Afganistan: Aktivistlerden kadınlar için online dergi

AB, Türkiye'ye verdiği mülteci fonunun nasıl harcandığını öğrenemiyor.
Avustralya Dışişleri Bakanı Wong: Filistin'i tanımaya hazırız.
İngiltere'de polis, silah ruhsatı almak isteyenlerin eşleriyle de mülakat yapmaya başladı.
Beterin beteri var!
Sağ popülistler ilk kez AB Parlamentosu'nun kontrolünü ele geçirebilir…

Türkiye AB’nin 6 milyar Euro mülteci yardımını nasıl harcadı, AB Sayıştayı’nın eleştirileri neler?
Yoksulluk sınırı bir yılda 24 bin TL arttı.
Türkiye son 20 yılda faize 563 milyar dolar ödedi
Uber Avustralya'da taksi şoförlerine 178 milyon ABD dolar tazminat ödeyecek
Çin 2024 ekonomi hedeflerini açıkladı

Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.
Franz Kolschitzky: Viyana Kuşatması'ndan Kalan Kahveleri Değerlendiren Girişimci
Kış güneşi arayan Britanyalıların adresi Türkiye

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI
TARİHSEL KİŞİLİK
TARİHSEL İNSAN
SÜREÇ VE TARİHSEL ÖZNE

'Yeşil İslam' Endonezya'yı iklim çöküşünden kurtarabilir mi?
İsviçreli kadınlar AİHM'de görülen iklim değişikliği davasında zafer kazandı.
Yorgun dünya artık yavaş dönüyor
Avustralya’daki dev yosun ormanlarını yapay zekâ koruyor
2023'te sıcaklık rekoru kırıldı

Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar
Sanal Gerçeklik, Artırılmış Gerçeklik , Metaverse, Sanal Uzay Nedir?

Bilim insanı Matthieu Juncker ekosistemi gözlemlemek için ıssız adada 8 ay tek başına kalacak.
Beynine çip takılan kişinin düşünceleri 25 dakika boyunca okundu.
14 Mart Pi Günü, Günün Kutlu Olsun Pi !
Tüm canlılar için en ideal sıcak
Avustralya’da 350 kişinin konuştuğu yeni bir dil gelişti

Türkiye artık yabancılar içinde ucuz değil…
2023'te 282 milyon insan açlık yaşadı.
Servet dağılımı adaletsizliği: Türkiye'de %1’lik kesim servetin %40’ını alıyor
BM Raporu: İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırısında soykırım suçu iddiası
Doğurganlık oranında 'büyük düşüş': Ülkelerin % 97'sinde nüfusun azalması bekleniyor

GEÇİTKALE'DEN GELİYORDU...
GENÇ BİR YAZARA BİRKAÇ TAVSİYE
DEĞİŞİYOR, YOKSULLAŞIYOR
“KİRAZ ZAMANI” SERÇELER, KİRAZ AĞACIMIZ, RAZZİA
Enflasyon Rehberi

UCUZ ET
Hesap
---İST
SANDIK
TAKSİ DURAĞI

İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi
Dünyanın İlk Destan Kahramanı: Gılgamış


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git