|
Her Derde Deva Yaz MeyveleriKategori: Berlin Günceleri | 0 Yorum | Yazan: Gültekin Emre | 09 Temmuz 2011 16:03:42 Karpuzun bağırsak kanserine karşı koruyuculuğu varmış. "Erik gençlik meyvesi"ymiş. "Kayısı kemik erimesini önleyici"ymiş. "Şeftali hazmı" kolaylaştırıyormuş. "Çilek sigara dumanının" vücuttaki etkilerini azaltıyormuş. (Sigara içenler sevinsinler!) "Kiraz böbrek" dostuymuş. "Vişne kas ağrılarını hafifleti"yormuş. "Siyah üzüm hücre yenileyici" özelliğe sahipmiş. "Patlıcan karaciğer ve pankreası" güçlendiriyormuş. "Enginar" kalbi dostuymuş, çünkü onu güçlendiriyormuş. "Semizotu kanı temizliyor"muş.
20 – 26 Haziran, 2011 20 Haziran, Pazartesi Ayvalık’la selamlaşma, kucaklaşma, tanıdıklara merhaba deme turu! Meydanı genişletme çabaları henüz bir fikir vermiyor. Nisan, Mayıs çok yağmurlu geçtiğinden inşaatlar Haziran’a kaymış, kalmış. Trafik altüst olmuş. Ayvalık’ın trafiğinin tasarımını İstanbul’daki Bahçesaray Üniversitesi yapıyormuş. Kasabanın ruhunu bilmeyen bir ekip, keşke otobüs ve dolmuş şoförlerine de danışsalardı yapacakları değişiklikleri. Tamamlanınca belki güzel olacak bir tasarım belki de ama, inşaatlar, tıkanan trafik, park yeri sorunu... CHP’li belediyenin eleştirilmesine neden oluyor. 21 Haziran, Salı “Yaz meyveleri her derde deva”ymış. Hemen bu kısacık gazete haberine saldırıyorum: Karpuzun bağırsak kanserine karşı koruyuculuğu varmış. “Erik gençlik meyvesi”ymiş. “Kayısı kemik erimesini önleyici”ymiş. “Şeftali hazmı” kolaylaştırıyormuş. “Çilek sigara dumanının” vücuttaki etkilerini azaltıyormuş. (Sigara içenler sevinsinler!) “Kiraz böbrek” dostuymuş.”Vişne kas ağrılarını hafifleti”yormuş. “Siyah üzüm hücre yenileyici” özelliğe sahipmiş. “Patlıcan karaciğer ve pankreası” güçlendiriyormuş. “Enginar” kalbi dostuymuş, çünkü onu güçlendiriyormuş. “Semizotu kanı temizliyor”muş. Ben obur değilim ama sebze ve meyve dostuyum, çünkü ben de onların can dostuyum. Sebzesiz ve meyvesiz duramayanların başında gelenlerdenim. 22 Haziran, Çarşamba Bursa. Birden bire. Kendi alanında bir ilk olacak Nâzım Hikmet Şiir Kütüphanesi için. Zeynep’le program taslakları çıkarmaya çalışıyoruz. Heyecan verici bir uğraş. Beynim nasıl da çalışıyor. Çılgınca düşünceler fır dönüyor! Şair ressamlar, ressam şairler sergisi tek olmayacak. Şair fotoğrafları, eski şiir dergileri, şair mektupları, desenli şiir kitapları, haiku şiirleriyle somut şiirler de sergilenecek. Ayda iki etkinlik yapılacak. Ocak 2012’de, Nâzım Hikmet’in doğum gününde, büyük bir Nâzım Hikmet’in yayımlanmış tüm kitapları, çeşitli yayınevlerindekilerle birlikte, yaptığı resimler ve bu büyük şair üstüne hazırlanan kitaplar, özel sayılar... da yer alacak. Resmen ben de bu kütüphanenin sanat danışmanıyım artık. Bu da bir ayağımın sürekli Bursa ve Türkiye’de olduğunu gösteriyor. 23 Haziran, Perşembe İstanbul. Kadıköy ve Çiya lokantası. Mudanya’dan bindiğimiz feribotla iki saatlik yolculuğun nasıl geçtiğin anlamıyorum bile. Yolda ilerde yapacağımız etkinlikler taslağı üzerinde çalışıyoruz Zeynep’le. Fikir jimnastiği yani. İstanbul sahaflar açısından çok zengin. Mustafa ve Turgut sahafların tozlu raflarında biriken ve alıcı bekleyen şiir kitaplarını (yani şiire ilişkin ne varsa: Eleştiri, deneme, kitap tanıtma, etkinlik duyuruları, afişleri, çeviri şiir kitapları, şiir seçkileri, şiir dergileri, şair fotoğrafları...) toplayacaklar. Artık kitap alımına başlıyoruz. Raflar dolmaya başlayacak yakında. Böylece hızlı bir tempoyla eksiği fazla olmayan bir şiir kütüphanesine kavuşacak Türkiye, hem de Nâzım’ın uzun yıllar hapis yattığı Bursa’dan. Dünyada bir örneği yok diye düşünürken bu kütüphanenin, Londra’da varmış meğersem bir şiir kütüphanesi. Zeynep gidip bakacak bunun nasıl bir kütüphane olduğuna. Ha, bir de İzmir’de varmış “Şiir Kütüphanesi”. Bir doktorun muayenehanesinde biriken şiir kitaplarından oluşuyormuş bu kütüphane de. Bu minyatür kütüphaneyi de gidip göreceğim yakında. 24 Haziran, Cuma Beyoğlu, yepyeni olmuş. Eskiden pek az iz kalmış. Güya araçlara kapalı bir Beyoğlu ama araçlar vızır vızır işliyor. Kalabalık ama ne kalabalık sabah sabah. YKY. Yeni kitaplar. Sonra Sel Yayınları. Bir ortak kitap Beat Kuşağı Antolojisi (Sel yayınları ve 6: 45 Yayınları). 17. 45’e Kâmil Koç’a bilet. En arka. Olsun. Otobüsler tıklım tıklım. Herkes kendini can havliyle deniz kenarına, yazlığına atıyor. Gece uzun olacak, olsun. Yanımda yeni kitaplar var. Dilini anlamadığım bir gece. Düş ve heyecanın iç içe geçtiği bir yolculuk! 25 Haziran, Cumartesi Ayvalık Belgesel Film Şenliği programı geçiyor elime. 20 – 26 Haziran. Göç konulu on üç belgesel film meraklıları bekliyormuş İnönü Kültür Merkezi’nde. Göç, çağımızın en karmaşık olgusu, belki de çağımızın gerçeği. Böylece beni de çok yakından ilgilendiren bu sıcak konu üstüne bir kez daha düşünmek istiyorum. “Asya Minor Yeniden, ‘Kavafis’in Yeğeni’, Tarıfa Trafiği, Göç, Kaplıcalar, Transit, Düşlerin ve Korkuların Sınırları, Göçmen Kuşlar... Döndüler..., Ev Hangi Tarafta Kaldı, Hiçbiryerde, Kalimerhaba Side, Çıkmaz, Ofsayt... film başlıkları. Hiçbirini göremiyorum. 26 Haziran, Pazar Sabah yürüyüşlerine başlamam iyi oldu. Denizle kucaklaşmasam da henüz, yürüyüşler beni rahatlatıyor. Yeme düzenimi de ayarlamalıyım artık. Berlin’deki “radikal yeme kararlarım”ı burada uygulamalıyım. İpin ucu bir kaçtı mı, sonra kilomu, kolestrolümü ayarlamak için epeyce uğraşmam gerekecek. Can boğazdan geldiği gibi gider (gidiyor da) de. Tatil havası iştahımı kabartıyor ama karnımı doyurmadan gözümü doyurmalıyım önce. İçkiye de her gün davetiye çıkarmanın bir anlamı yok.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|