|
Senin Aşkın Onu Yaksın KavursunKategori: Güneşten Damlalar | 0 Yorum | Yazan: Deniz Günal | 01 Temmuz 2011 03:05:51 Pazarlık edelim Alim seninle, iki cihan senin haydar olsun sen benim. Hayrını gör imanınla dininle, hatmin Kur'an senin olsun sen benim. Ayıp değil midir ademe minnet, başına çalınsın haydar hurili cennet. Dostluk pazarında olma muhannet, huri kılman senin olsun sen benim.
Uğur Kaynar Bu dünyadan Uğur Kaynar geçti. 1956 yılında Zara’da doğdu. 37 yaşında Sivas şehrinde yakıldı. Anlatıcı Kadın: Ugur Kaynar 1980’de “demokrasi kavgacısı olarak cezaevine girer. Ciğerparesi ilk kızı o parmaklıklar ardında iken dünyaya gelir. Hep dogdugu yerlerin hasretindedir Anlatıcı Erkek: Sivas’dan cesedini bir torbada getirirler. Deri çantası peşinden gelir, bir peçeteye son şiirini yazmıştır. Anlatıcı Kadın: …Öldüğümde doğduğum yere gidiyorum. Yıllarca süren bir hasret ve bilinmezliği İşte böylesine yeniyorum.. Anlatıcı Erkek: Güneşin Altında Ölmek I Ölüm aramızda geçinip giden zavallı yıllar gibi Hem bizimle hem bizden biri değil Sanki seninle varoldukça yaşayan bende Sokağımın yangına ateşle koşan kızı güzeller güzeli Neslime İyi bak kıvamıdır İyi bak kırmızı şarap renkli akşamlarına Ben akşamına azbuçuk kalayken azbuçuk belasıyken başının Tam zamanıyken Şiirden ölen bir şairin son bahanesi gibi bir bahane bul kendine Enazından öp beni Erdal Ayrancı Bu dünyadan Erdal Ayrancı geçti. 1958 yılında Niğde’de doğdu. 35 yaşında Sivas’da yakıldı. Anlatıcı erkek konuşurken tavandan güruhun yaşasın şeriat sesleri gelir. Anlatıcı Erkek: Eğer bir gün sevgilim, son verecekse hayatıma bir ses, (lânet olası kara bir ses) İsterim, durmasın patlasın anlam bulacaksa kulaklarda. Yalınız... Düşerse kanımın bir damlası yere Bilsinler ki, orada kırmızı yediveren gülleri açacak Ve bülbüller ağıt yakacak ölüme Korksunlar, korksunlar artık Korksunlar ALEV çemberindeki akrep gibi.. Çünkü ölümleri, Gül dikenlerinde olacak Erdal Ayrancı, Mamak’da 1981de yazmış bu şiiri. Anlatıcı Kadın: 1978 yılında ODTÜ'de okumaya başlar. Hatice ile Ayrancı Halk Odasında tanıştıktan iki yıl sonra evlenir. 12 Eylül dönemi ile birlikte, 1980 - 1983 yılları arasında Mamak, Ankara Kapalı, Niğde, Bor ve Niğde Cezaevlerinde yatar. Hapishaneden çıktığında çeşitli işlerle uğraşır. 20 Aralık 1986'da kızı Zeynep doğar. "Balonla Anadolu İpek Yolları" isimli bir projeyi başlatmak üzere ,"Pir Sultan Abdal Kültür Etkinlikleri"ni filme çekmek için Sivas'a gider. Anlatıcı Erkek: Madımak otelinde barikatın önünde ilk saldıraya karşı koyanlar arasındadır. Olayları filme çekmesi istenir, şimdi sırası değil der. Anlatıcı Kadın: Sivas’dan dönmez. Deri çantası, notlar, şiirler, kokusunu taşıyan giysiler döner. Hatice Ayrancı, Erdal’ın gömleklerini, pantalonlarını arkadaşlarına dağıtır. Kokusunu taşıyanları öylece korur, kendine saklar. Muhlis Akarsu, Leyla Akarsu Perdede resimleri hanımı ile birlikte olacak. Bu dünyadan Muhlis Akarsu geçti. 1948 yılında Sivas Kangal’da doğdu. 45 yaşında Sivas şehrinde yakıldı. Bu dünyadan Leyla Akarsu geçti. 1958 yılında Sivas Kangal’da doğdu. 35 yaşında Sivas şehrinde yakıldı. Muhlis Akarsu deyişi çalınacak (Açığım yok kapalım yok), perdede eşiyle bilgileri yer alacak. “Muhlis Akarsu, küçük yaşlardan itibaren şiir yazdı, deyiş ve nefes okudu. Bağlamasıyla birlikte zakirlik yaptı. Hacı Bektaşi Veli, Yunus Emre, Karacaoğlan, Aşık Veysel doğrularından yola çıkarak kendine insan sevgisini şiar edindi. 1972 yılında, Seyyit Halil Çiftlik'in kızı Muhibe Leyla Çiftlik ile evlendi. Bu evliliğinden Pınar, Çınar ve Damla adlarında üç kızı oldu. Uzunca bir süre Mahzuni'nin deyişlerini çaldı ve okudu. Pir Sultan Abdal, Kul Himmet gibi ozanların birçok deyişini geleneksel kalıplardan çıkmadan seslendirdi. 1980'li yılların başlarında kısa kollu bağlamayı gündeme getiren ve halk müziğinin niteliğini yükselten Muhabbet Gurubu'nun (Arif Sağ, Muhlis Akarsu, Yavuz Top, Musa Eroğlu) oluşum fikri Akarsu'dan çıktı. Muhlis Akarsu, her yıl yapılan Hacı Bektaşi, Abdal Musa, Veli Baba, Pir Sultan gibi Alevî toplumunun kültürel etkinliklerine katıldı. 1980'li yıllarda türkülerinden dolayı üç yıl cezaevinde yattı. Yaşamı boyunca 100'den fazla kırkbeşlik plak, 4 uzunçalar, 20 kaset ve yüzlerce deyiş bırakmıştır.” Behçet Aysan Bu dünyadan Behçet Aysan geçti. 1949 yılında Ankara’da doğdu. 44 yaşında Sivas’da yakıldı. Anlatıcı Kadın: Askeri okullarda okudu Behçet Aysan babasının isteği ile. 1968'de Ankara Tıp Fakültesi'ne askeri öğrenci olarak girdi. 12 Mart döneminden sonra politik nedenlerle ara vermek zorunda kaldığı tıp öğrenimi sırasında çeşitli işlerde çalıştı. Psikiyatri ihtisası yaptı. Yaşamı boyunca katıldığı demokrasi mücadelesinin güçlüklerini bilinçle göğüsleyen bir şair ve hekimdi. Örgüt bilincinin sağlam bir örneğiydi. Anlatıcı Erkek: ATEŞTE SEMAHA DURANLAR “…Beyaz bir gemidir ölüm Siyah denizlerin hep çağırdığı batık bir gemi, Sönmüş yıldızlar gibi Yitik adreslere benzer ölüm, yanık otlar gibi, Sen bu şiiri okurken Ben, belki başka bir şehirde ölürüm…” Şiir perdede siyah fon üstünde beyaz olarak görünecek. Anlatıcı Kadın: Sivas toplukıyımından sağ çıkabilecek donanımdaydı kuşkusuz. Döğüşken, atletik yapılı, oksijen yetersizliğinin nasıl ne zaman başlayacağını bilen bir hekim.. Ama barikatların arkasında demir çubukla direnirken, ya hep birlikte ya hiç dediği için bıraktı ölü bedenini Madımak’ta.. Biz şiirini okurken, o artık yaşamıyor. Asaf Koçak Bu dünyadan Asaf Koçak geçti. 1958 yılında Yozgat Yerköy’de doğdu. 35 yaşında Sivas’da yakıldı. Anlatıcı Kadın: Yeşil pantalonu, mor çorabı, rengarenk gömlekleriyle yaşamını ti'ye alabilen bir Asaf Koçak. Der ki... Anlatıcılar konuşurken perdede Asaf Koçak’ın çizgileri yer alacak. Anlatıcı Erkek: “Bizim toplumumuzda bireylerin kendilerini sorgulamaları ve dönüştürebilmeleri kaygıları oldukça az. Sorgulamak yeterli değil mesele dönüştürebilmekte. En önemli olanın aynanın karşısına geçtiğimizde kendimize ateş edebilmeyi becermemiz olduğuna inanıyorum.” Anlatıcı Kadın: Uzun yıllar süren karikatür serüveninden sonra bir değişim ve yenilenme dönemi başlamıştı sanatında. Öldürülmeden iki ay önce “Yok Devenin Kuşu” adlı, resim boyutlarında karikatürlerinden oluşan bir sergi açmıştı. “Toplumumuzda ve dünyamızda yaşanan maskaralıklara karşı edilgenliktir devekuşu... Kafayı kuma sokuyor. Ne yazık ki dışarıda fırtına kopuyor, şimşekler çakıyor, yıldırımlar düşüyor. Benim yaptığımsa yalnızca çığlıkları valüre dönüştürmek oluyor. “ demişti. Bu sergide bir de müzik eşliğinde serginin tiyatral yorumu gerçekleştirilimişti. eşliğinde Belki de asıl yapmak istediklerini bundan sonra gerçekleştirecekti. Anlatıcı Erkek: Diyordu ki Asaf Koçak “Bir defa korkusuz olacaksınız ve tanımlara, var olanlara fazla bel bağlamayacaksınız. Tanımlar geçici değil mi! Sanatta yeni arayışlar içerisinde olmak gerek.” Anlatıcı Kadın: Ödün vermeyen çizer, sanatçı, insan Asaf Koçak... Sivas’da yakıldı.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|