|
|
Melbourne Düşünce Grubu ile bir söyleşi...Kategori: Söyleşi | 0 Yorum | Yazan: Deniz Günal | 12 Haziran 2011 11:11:50 Melbourne heyecan verici bir oluşuma tanık oluyor. Bir grup genç, özellikle SBS Radyosu Türkçe programı yapısı içinde gençlik programlarını yürüten bir grup, yıllardır uyguladıkları tartışma yöntemini tüm topluma, özellikle gençlere açık bir ortama taşımaya karar verdiler. İlk birlikteliklerini 19 Haziran 2011 tarihinde gerçekleştirecekler. Grubun üyelerinden Hande Ergen, Sarp Soysal ve Erdem Koç ile bir söyleşi yaptık.
Böyle bir yapı oluşturma düşüncesinin nasıl doğduğunu merak ediyorum. ERDEM- Bu grubun çekirdeğini oluşturan ve SBS Radyosu Türkçe Programı Gençlik Programı “Şey”i hazırlayıp sunan arkadaşlarla uzun süredir bu programımızın formatının Türkçe konuşan toplum tarafından ilgiyle izlendiğini biliyoruz. Bu nedenle bu yapıyı daha geniş bir kitleye yayalım ve bu olanaktan olabildiğince çok sayıda genç arkadaşımız da yararlansın istedik. Avustralya’lı okuyucularımız sizleri tanıyor ancak diğer okuyucularımıza biraz SBS Radyosu Türkçe Gençlik Grubu’ndan söz edebilir misiniz? HANDE - Önce Şey proğramından biraz sözedeyim. Programımızın olduğu günler en az iki saat öncesinde biraraya gelerek, o günkü konumuzu belirleriz. Bunlar Avustralya, Türkiye, dünyayla ilgili konular olmalarının yanısıra çok çeşitli sosyal ve ekonomik konular da olabiliyor. Bu konuları aramızda tartışırken, hiç birimiz görüş ve düşüncelerimize sınır koymayız. Çok sık farklı görüşlerimiz oluyor ama en önemlisi hiç birimiz bir diğerini ikna etmeyi amaçlamıyoruz. ERDEM- Bizler bildiğim kadarıyla 23 yıldır bazı duruşlar olmasına karşın süren bu grubun beşinci kuşak üyeleriyiz. Gruba sürekli yeni gençler katılıyor. 13-14 yaşından 25 yaşına kadar olan yaşlarda arkadaşlar gruba etkin biçimde katılıyorlar. Grubumuza katılanlardan Türkçe anlayıp konuşamayan gençlerimizin en geç bir yıl içinde ne tür bir gelişme gösterdiklerine ve en derin konuları bile Türkçe tartışabilecek yetkinliğe ulaştıklarına tanık olduk. Ve okulunu bitiren, iş yaşamına atılan, ya da evlenen arkadaşlarımız gönüllerini bizlerle bırakıp ayrıldıklarında yeni yetişen arkadaşlarımız hemen yerlerini doldurur. SARP- Beyin fırtınasının ardından konular iyice belirir ve nasıl ele alıp dinleyicilerin de katılımıyla nasıl tartışacağımızı da saptadıktan sonra stüdyoya gireriz. Stüdyoda bazen 7 bazen 10 kişi oluruz. Canlı olarak programımızı yürütürüz. Yetişkin dinleyicilerimizin konuları derinlemesine tartışma ve anadilimizi kullanma becerilerimize ilişkin çok sık olarak yaptıkları övgüler bizim için her zaman teşvik edici oluyor. ERDEM- Bir de şunu eklemek istiyorum. Çok genç yaşta alkol sorunundan, küreselleşmeye ya da çevre sorunundan eğitim sistemine kadar oldukça ciddi konularda mikrofonun karşısına geçmek ve programımızı 20-30 bin kişinin dinlediğini bilmek, bizlere toplum önünde konuşma becerisi yanında son derece özgüven de kazandırıyor. HANDE - Ayrıca şu noktanın da altını çizerek belirtelim. Grubumuzda etkin biçimde yeralan arkadaşlarımıza bu deneyimlerinin okul ve iş yaşamlarında ciddi üstünlükler sağladığını da biliyoruz. Nasıl bir üstünlük bu? HANDE - Herşeyden önce tartışmalarımızda bir konu ya da olaya çok farklı yönlerden bakabiliyoruz. Analiz etme ve bir senteze varma becerisini elde ederken ayni zamanda sistemli düşünme yetisi de kazanıyoruz. ERDEM- Size bir örnek vereyim. Bizim emektar arkadaşımız Burcu Sağlam lise sonda bu gruba katılmış. Lisans, yüksek lisans ve derken doktorasını tamamladıktan sonra öğrenciliği terkedemedi ve Tıp Fakültesine başvurdu, kuşkusuz kazandı ama benim söylemek istediğim bir panel önünde örnek olaylar üzerinde görüş bildirirken, panel üyeleri dayanamayıp kendisine bu sistemli düşünme ve yaklaşım deneyimini nasıl kazandığını sormuşlar. SARP - Gençlik grubu üyelerinin bu oluşum içinde kurdukları dostluklar da büyük bir kazanım bizler için. Anadiliniz Türkçe. Çalışmalarınızı her iki dilde yapmayı amaçlıyorsunuz. Ama yine de gördüğüm kadarıyla anadili Türkçe olan gençlerimizin dillerini yetkinlikle, akıcılıkla konuşabilmelerini hedefliyorsunuz. İngilizce konuşan bir toplumda, İngilizce iletişim kuran bir dünyada neden böyle bir şeyi hedefliyorsunuz? SARP- Dil iletişim kurmada en önemli araç. Birey düşündüklerini en iyi biçimde anadilinde dile getirebilir. Toplumuyla, benzer kültürden gelen bireylerle ve hatta aile ve yakınlarıyla ilişki, ortak dil olmadan olmaz. Bizler her ne kadar Avustralya’da doğup büyüsek ya da Hande ve benim gibi belirli yaşlarda gelmiş olsak da İngilizce’yi daha iyi konuşuyor olsak da, Türkçe bizim anadilimiz. Geçmişimizle temel bağımız. Bu nedenle Türkçe’yi yetkin biçimde konuşmamız çok önemli. Zaten son 10-15 yılda anne ve babalar da bunun ne denli canalıcı olduğunu gördüklerinden ve biraz da artık ilk yılların telaşından kurtulup yerleşik hale geldiklerinden, çocuklarının anadillerini çok iyi öğrenmeleri konusunda yoğun çaba gösteriyorlar. HANDE - Biz de işte bu konuda onlara destek vermeyi istiyoruz. Melbourne Düşünce Grubu bu amaca fazlasıyla hizmet edecek. Bir de şu var. Grubumuzun tartışmalarında Türkçe konuşuyoruz. İnanılmaz bir fark yaratıyor. Ama bunun yanında biz hangi dili konuşursak konuşalım farklı düşünme biçimleri edinme, bunları toplum önünde dile getirme becerisi ve tarih, felsefe, politika, sosyoloji gibi hemen her alanda okul bilgileri dışında ve farklı bir yöntemle bilgi dağarcığımızı geliştirme olanağı elde ediyoruz. ERDEM- Ne mutlu bizlere ki dünya dili haline gelen İngilizce dışında bir başka dili yetkin biçimde kullanabiliyoruz. Bu özelliğimiz genel Avustralya toplumu içinde bizim lehimize ciddi farklar yaratıyor. SARP - Şunu da eklemek istiyorum. Bizim şu anda ulaştığımız ve genel topluma açmak istediğimiz ve Genel Avustralya toplumunda bile örnekleri az olan bu model çalışma ile ulaşılan yer genel standartların çok üstünde bence. Bu tür bir grubun varlığı sadece bir toplum değil tüm toplumlar için bir kazanım. Ayrıcalıklı sınıflardan gelmediğinizi sanıyorum. Sizler de yaşamın dayattığı zorunlulukları yerine getirme, sorumluluklarını taşıma yükümlülükleriniz de var kuşkusuz. Ya öğrencisiniz ya çalışıyorsunuz ya da ikisi birden. Arta kalan zamanlarımızda kendimizi biraz rahatlatmak gevşetmek koyvermek isteriz. Sizler, tüm o zorunluluk ve sorunluluklardan arta kalan zamanınızdan özveride bulunarak böylesi çoğunlukla ciddi konuları tartışmaya önemli zaman ayırıyorsunuz. Düşünce üretebilmek belli bir yetkinlik ister. Böyle bir yetkinliğe ulaşabilmek için girişilen yol kimilerine büyük tadlar verir ama çokluk için yorucu sıkıcıdır. Sizin için öyle değil ki böyle bir çabaya girişiyorsunuz. Bu istek, hatta sabır nereden geliyor? ERDEM- Bu bir tercih konusu. Yaşam sadece rahatlama, gevşeme, eğlenme, bireysel anlamda mutlu olmanın peşinde koşmak değil bence. Bunlar da önemli, ama yaşama anlam kazandıran konularda da uğraş vermek gerekir. Hep mutluluğu ararken, mutsuzluğun nedenlerini, bunların nasıl giderileceğini genelde gözardı ederiz. Sonunda istediğimiz mutluluğu bireysel anlamda ne ölçüde yakalayabiliriz? Sorun burda. HANDE- Zaten grubumuza katılan bazı az sayıda genç arkadaşımız bir süre sonra tercihlerini başka yönde yapıp ayrılmaktalar. SARP -Birey olarak toplumsal duyarlılığı olan, kendinin dışında yaşadığı çevreyi ve bu çevreyi paylaşan canlılarla dostça bir paylaşım yaklaşımını seçen gençler aslında sanıldığından çok daha fazla. Yeter ki onlara uygun, sağlıklı ve verimli ve bir de huzurlu ortamlar sağlansın. ERDEM- Yeri gelmişken şunu ifade etmek istiyorum. Özellikle 80 sonrası kuşağın politikadan uzak, bencil kuşaklar olduğu söylenir. Bu söylemde bir suçlama da sezeriz. Gerçekten 80 ve sonrasında küreselleşmenin de katkılarıyla yaratılan, Televizyon programları, Hollywood filmleri ile pekiştirilen tüketim bağımlısı, sadece bireysel başarıya odaklı, bunun içinde her türlü yolun kabul edililirliğine inandırılan bir kuşak, kuşaklar vardır. Ama böylesi bir kuşağın yetişme koşullarını biz hazırlamadık. Neden sadece bizler suçlanıyoruz. Sanki önceki kuşaklar bir bölümü dışında çok mu eksiksizdiler. O zamanlar sömürü yok muydu? Baskı, açlık, savaş yok muydu? Ayrıca bu olumsuzlukları biz değil, yetişkinler yaratmıyor mu? HANDE- Ben de genel kabul gören bencil gençlik nitelemesine katılmıyorum. Evet önceki kuşaklara göre daha fazla kendilerini önemsiyorlar, kendilerini merkeze koyuyorlar ama bu onların sosyal olaylara karşı duyarsız olduğunu göstermez. ERDEM- Aslında mevcut ideoloji ve inançları körükörüne benimseyen ve bir sürü psikolojisi içinde ne yapmak istediği konusunda kendi bilinci ile değil, başkalarının dayatması ile yönlenen ve kendisinden isteneni sorgulamadan kabul eden ve yerine getiren birey olmanın da pek savunulacak yanı yok bence. SARP- Bu tür tartışmalar benim özgür bir birey olurken toplumsal duyarlılığımın da bilinçli ve özgür biçimde gelişmesine olanak sağlamakta. Özellikle bizim büyüklerimizden tanık olduğumuz, tartışmayı bir görüş alışverişi olarak görmeyen, kendini kabul ettirmek için sert ve hatta kırıcı olan örneklerin dışında sıcak ve huzurlu bir ortamda gelişebilmek en büyük tad olmalı. Düşünen, sorgulayan, empati kurabilen fikri hür vicdanı hür bireyler olabilme yolunda kendilerini geliştirmek isteyen genç arkadaşlarınıza neler önerirsiniz? ERDEM- Geniş bir kesime açmayı planladığımız bu düşünme grubunun etkin bir parçası olmanın ne demek olduğunu, gelecekte her alanda yaratacakları farkla göreceklerinden eminiz. Bunun için Melbourne Düşünce Grubuna katılsınlar diyorum. HANDE- Merak etmesinler geçmişin olumsuz deneyimlerini yaşamamaya kararlıyız. Amacımız hiç kimsenin görüş ve inancını değiştirmek değil. Bizler de yıllardır birlikte çok güzel şeyler başarsak da her konuda ayni şeyleri düşünmeyebiliyoruz. Ama çeşitliliğin geliştirici bir zenginlik olduğunu, bireylerin kendisine dayatılan görüş ve inançlara körükörüne bağlanmalarının hem onlara hem de toplumlara ve dünyamıza ne tür zararlar verdiğini izliyoruz. SARP - Yetişkin bireylerimiz, annebabalarımız da bu toplantılara katılabilecekler. Ama özür dileyerek şunu belirtmek isteriz. Bazı olumsuz alışkanlıkları bizlere yansıtmasınlar. Gözlemci olarak katıldıklarında kuşkusuz kısa kısa görüşlerini ileteceklerdir. Ama merkezde, biz gençler olacağız. Bu yaklaşımızı onların da onayladığına inanıyoruz. HANDE- Genç arkadaşlarımıza şöyle seslenmek istiyorum! Canlı, dostça, üretici, akılcı, olgun, hoşgörülü, ciddi konulara odaklaşırken, yaşının tadına da varan arkadaş ortamında bulunmayı istemezler mi? Grubun toplantılarında nasıl bir yöntem izleyeceksiniz? ERDEM- Ayda bir tekrarlayacağımız toplantılarımızda tartışma konularını daha önceden belirteceğiz. Sahne diyebileceğimiz yerde daha önce bu tür tartışmalarda yer almış arkadaşlarımız olacak. Sayıları 10 kadar olabilir. Diğer katılımcılar da yerlerini alacaklar. Kısa bir tanıtımdan sonra o günkü konu başlıklarını belirteceğiz. Tartışmaya başlayacağız. Toplantıların kolaylaştırıcılığını Bülent İbrişim yürütecek. Tartışma ilerledikçe diğer katılımcıların da görüşleri alınacak. Zamanla tartışmalara etkin biçimde katılan gençlerimizi birer birer sahne bölümüne alacağız. Nihai amacımız zamanla sahne dışında hiç bir katılımcı gencimizin kalmaması, onların da çekirdek tartışma grubunda yeralmalarıdır. SARP- Tartışmalar kayda alınacak ve internet ortamında geniş kitlelere ulaştırılacaktır. Türkiye’den ya da herhangi bir Avrupa ülkesinden ilişki kuracağımız gençlik gruplarıyla canlı ortak forumlar düzenleyerek deneyimlerimizi paylaşacak ve bir dayanışma ağı oluşturmanın temellerini atacağız. HANDE- Ayrıca sosyal medya aracılığıyla karşılıklı etkileşimli bir olanak yaratarak tüm dünyaya açılacağız. İlk birlikteliğimizi; 19 Haziran Pazar günü gerçekleştireceğiz. Bilgileri şöyle vermek istiyorum: Yer: Harry Atkinson Centre Lake Gv, Coburg Saat: 13.30 – 16.00 arasında Toplantının gündemi ise şöyle olacak: Kısa tanıtım ve önerilerin alınması, Tanışma, Tartışma. İlk tartışma konumuz ise : Bir etnik topluma ait bir genç olarak Avustralya toplumunda yerimiz nedir?, Günümüzde bizleri en çok ilgilendiren, heyecanlandıran ya da kaygılandıran olaylar, konular nelerdir? Bir sonraki toplantı tarihi, yeri ve gündemine ilişkin belirlemeler ile ilk toplantımızı bitireceğiz. Avustralya’daki genç arkadaşlarımıza nasıl ulaşacaksınız? Dünyanın diğer yanlarındaki bireylerle de iletişime geçme, düşünce alış verişinde bulunma arzunuzu nasıl yerine getireceksiniz? SARP - Şimdiden başladık. Çeşitli söyleşiler yapıyoruz. Üniversitelerdeki klüplere, Cumartesi Türkçe okullarına, arkadaşlarımıza, bazı ilgili dernekler aracılığıyla onların üyelerine ulaşmaya çalışıyoruz. ERDEM- Sonra da Türkiye ve çeşitli ülkelerde gençler, gençlik gruplarıyla ilişkiye geçecek ve onlarla ortak toplantılar yapmaya çaba göstereceğiz. Ayrıca sosyal medya ortamında yeralacak toplantı kayıtlarımızla sınırlarımızı zorlayacak ve sitelerimize girenlerin de belirli konulardaki görüşlerini iletmelerine olanak sağlayacağız. HANDE - Kuşkusuz bunları hepimizin çabalarıyla gerçekleştireceğiz. Hepimizi heyecanlandıran çok anlamlı bir girişimde bulundunuz. Özellikle çağımızda gittikçe tüketim, yalnızlık, sanal alemde yapay ilişkiler içinde yiten kuşakları düşündüğümüzde... Hepinize, aranıza katılacak yeni genç arkadaşlara da başarılar diliyorum. Bu güzel söyleşi için çok teşekkürler.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|