A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Can Akkoç ile Türk Musikîsi üzerine...

Kategori Kategori: Söyleşi | Yorumlar 3 Yorum | 12 Haziran 2011 06:45:49

"Körfezdeki suya bir bak, göreceksin..." der; "ne senin aşkına muhtaç, ne esirin olacağım..." diye ekleriz. "Neden küstün dargındın..." diye sorarken, dayanamayıp; "tadı yok sensiz geçen ne baharın , ne yazın..." diye itirafta bulunuruz. Ama bu meşk sırasında Türk Makam Musikisinde İcraya Dayalı Kuramsal Model Geliştirilme ya da bölgesel ıskalaların ne demek olduğu gibi konuların bilincinde çoğunlukla değilizdir. Bu eserlerin ölçümlerinin yapılıp yapılmadığını, şu ana kadar ölçülen icralardan elde edilen değişik genişlikteki aralıkların adedinin 40'ın üzerinde olduğunu da bilmeyiz.

Günümüzde bazı üniversitelerde ve bireysel temelde yürütülen çalışmalarla “usta”  kabul edilen icracıların kullandıkları sesler ve perdeler üzerinde ölçümler yapılmakta ve makam dizeklerinin özellikleri incelenmektedir. Ses yapısının ölçümsel anlamda oldukça karmaşık görünmesine karşın bazı kademeli modellerin oluşturulmasına çalışılmaktadır.

Bu alanlarda, özellikle kuramsal model geliştirimi, bölgesel ıskalalar ve ses dizeleri olarak nitelendirilebilecek seyir konusundaki çalışmaları ile tanınan bir bilim adamımızı tanıtacağız sizlere. Yardımcı Profesör Can Akkoç.

Dr Akkoç. Robert Kolej Mühendislik Mektebi İnşaat Bölümü mezunu. Master ve Doktora çalışmalarını ABD’nde tamamlamış. Bir süre O.D.T.Ü. Uygulamalı Matematik Enstitüsü’nde  de görev yapmış olup, halen ABD’de South Alabama Ünüversitesinde öğretim görevlisidir.

Öncelikle mühendislik ve ardından Türk Musikisinde kuramsal çalışmalarınıza yoğunlaşma sürecinden söz etmenizi rica etsek.

[Akkoç]  Estafurullah, arzedeyim. Mühendislik eğitiminden sonra yolumu şaşırıp uygulamalı matematik oğrenmeğe kalkıştım. Ülkeme döndüğümde Türk Musikisi icracıları arasında geçen *falanca perdeyi pest bastın, filanca perdeyi tiz bastın* tarzında sonu gelmeyen tartışmalara tanık oldum. O dönemde kendi kendime *Musikinin yazılı notası yok mu, bu tartışmalar nereden kaynaklanıyor?* sorusunu sormağa başladım. Sonunda mevcut nota yazım sisteminin Türk Musikisinde kullanılan sesleri yeterince belirleyemediği, temsil edemediği kanaatine vardım. Onun üzerine *Neden tartışmasız ‘usta’ kabul edilen icraciların kullandıkları sesleri ölçüp, icraya dayalı bir kuram geliştirmiyoruz?* demeğe başladım. Bu düşünce, sözünü ettiğiniz maceramın başlangıcı oldu.   

Bir bildirinizde; kuşaktan kuşağa meşk usuluyle gelen musikimizde icra konusunda durum birçok büyük üstad halen hayatta olduğundan teorideki kadar vahim değil ama bu mutlu günlerin bir sonu olacaktır diyorsunuz. Neden, biraz açabilir misiniz?

[Akkoç]  Meşk usulüyle kabaca 10 uncu yüzyıldan günümüze kadar ulaşan musikimizin yapısındaki son derece girift örüntülerin matematiksel bağlamda henüz ortaya çıkarılmamış olduğu izlenimindeyim. Mevcut yazım sistemleri ise ilgi yapıya ulaşmaktan bir hayli uzak görünüyor.

Bu konuda nacizane görüşüm, halen hayatta olan dergah kökenli *efsanevi* ustaların bütün birikimlerini, deyim yerindeyse, son katresine kadar değerlendirip bir an önce matematiksel temellere oturtmanın elzem olduğu yolunda odaklanıyor. Bendeniz de imkanlarım dahilinde bunu yapmağa çalışıyorum.   

     
Kemal Karaosmanoğlu ile birlikte sunduğunuz, Türk Musikisinde İcra - Teori Birliğini Sağlama Yolunda Bir Girişim adlı bildirinizde musiki teorisi kitaplarının yetersizliğinden ve bilim dışılığından da sözediyorsunuz. Bu alanda sizi kaygılandıran konular neler?

[Akkoç]  Algıladığım kadarıyla mevcut kuramlarda önerilen modellerin tamamı, dörtlü, beşli (piyanoda Do-Sol aralığı gibi) gibi tartışmasız *uyumlu*(1) kabul edilen aralıkların değişik yaklaşımlarla üst üste bindirilmesi ile bina ediliyor. Ortaya çıkan kuramın gerçek musikiye yakınlığı ancak *kulak* denemeleriyle yapılabiliyor. Bu kuramsal modellerin şimdiye kadar ölçümlere dayalı, icra ile karşılaştırmalı değerlendirmeleri ya da sınanmaları bildiğim kadarıyla yapılmamış.

Onuncu yüzyıl musiki kuramcısı Farabi, icra ile kuram arasında bir uyuşmazlık varsa eksikliğin ya da *kabahatin* mutlaka kuramda olduğu düşüncesini savunuyor. Haddim olmayarak tamamen katılıyorum.

(1) William Sethares isminde kuramcının *Tuning, Timbre, Spectrum, Scale* başlıklı kitabında (2. baskı) ses aralıklarındaki uyumun çalgının akustik yapısına, yani tınısına da bağlı olduğunu, bazı çalgılarda değil 5li aralık, en mükemmel uyum olarak kabul edilen oktav aralığının (Do sesinden bir üstteki veya bir alttaki Do sesine olan uzaklık gibi) bile uysumsuz ses verebileceğini matematiksel berraklıkta gösterilmektedir.

Türk Musikisinde makam ve perdelerimizin tanımı konusunda çalışmaların yetersizliği konusunda yakınmaları biliyoruz. Artık bilgisayar programları aracılığıyla, bir eseri, verilen değerlerle seslendirme olanakları mevcut. Bu konuda Batı Müziğinde kuramsal açıdan bizden farklı olan durum nedir.

[Akkoç]  Bu sorunuzu tam anladığımı söyleyemem. Özür dileyerek yorumladığım şekilde cevaplayayım: Elektronik devrelerle istenilen seslerin üretilmesi tabii ki mümkün. Ancak, musikimizi yeni öğrenmeğe çalışan bir kimse için sorun *hangi* seslerin üretileceğini bilememekten kaynaklanıyor. Meşk usulü yetişmiş ustalar bu işi kendi ustalarından, yıllar yılı sonu gelmeyen tekrarlar sonucu öğreniyorlar.

Makam ve perdelerin yapısı matematiksel bağlamda ortaya çıktığında öğrenme olayının sınırsız tekrarın ötesine geçip göreceli elle tutulur örüntüler manzumesi haline dönüşeceğini umuyorum.
Batıda bilgisayarlarla müzik üretilen değişik akımlar var. Orada kullanılan 12 eşit aralıklı sistemde (piyano klavyesinde olduğu gibi) müzik yapılması bizim musikimize göre daha kolay, çünkü dizideki sesler sabit frekanslardan oluşuyor. Bizim musikimizde *perde* ler frekans bandlarından meydana geldiği için programlanması büyük zorluklar oluşturuyor.

Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat Tasarım Fakültesi bünyesinde yürümekte olan ‘Türk Musikisi Perdelerini Çalabilen Piyano İmâli’ projesi kapsamında  bu konuyla ilgili müzik insanları yanında fizikçiler ve matematikçilerin oluşturduğu bir kurul musikimizde kullanılan perdelerin sağlıklı biçimde saptanması amacıyla eski ve yeni icra örneklerini çeşitli dönüşüm tekniklerini kullanarak analiz etme çalışmaları yürüttü. Bu bağlamda iki soru sormak istiyorum.

Türk Musikisi ile diğer müzik türleri arasındaki genel anlamda en belirgin farklılıklar nelerdir?

[Akkoç]  Çok kapsamlı bir soru. Aynı zamanda boyumu bir hayli aşıyor. İzin verirseniz bu sorunuzu genelde Türk ve Batı musikileri ile sınırlandırayım.

Batı müziğinde, en azından kuramsal olarak sabit frekanslardan oluşan sesler (notalar) var. Yani piyano gibi tuşlu bir çalgı akord edildiğinde her tuştan sadece tek bir ses çıkıyor. Türk musikisinde makamların alt yapılarını oluşturan dizilerde birçok sesten oluşan ses kümeleri var. Bu kümelere *perde* deniliyor.

Musikiyi *perdeler arası bir gezinti* olarak düşünürsek, icracının önüne çıkacak en büyük güçlüklerden bir tanesi, ziyaret edilecek her perdede hangi frekansın kullanılacağı sorunsalı oluyor. Bu problemin henüz matematiksel bir çözümü ya da modeli olduğunu sanmıyorum. Meşkde sonu gelmeyen tekrarlar sonucu insanın algılama gücü son derece karmaşık örüntüleri yakalıyor ve bu çileye katlanabilen çırak yavaş yavaş ustalık yolunda ilerlemeğe başlıyor. Bu kısa ve yetersiz örnek musikimizin ne kadar zengin bir akustik yapıya sahip olduğunu gösteriyor sanıyorum.

Yukarda Batı müziğine atıf yaparken *kuramsal olarak* ayırımını yapmıştım. Zira, tuşsuz veya perdesiz çalgılarda (keman gibi) Batı müziği icracılarının da zaman zaman 12 eşit aralıklı diziden sapmalar yaptıkları görülüyor. Hatta icracının, *efsanelik düzeyi* ne bağlı olarak, arkasında notada yazılan sesleri uygulayan bir orkestra olduğu halde (bir keman konçertosunda olduğu gibi) 12 eşit aralıklı diziden hatırı sayılı sapmalarla, sanki kendi kafasındaki dinamik (seslerin oynaklık gösterdiği) başka bir diziden çaldığını görüyoruz.

Son derece sınırlı bilgim dahilinde Hint musikisinde de *perde* yapısının var olduğunu sanıyorum.

Gerek Türk Musikisi ve gerekse diğer müzik türlerinde çeşitli alanlarda yürütülen bilimsel çalışmalarda yürütülen teknikler, kullanılan araçlar ve alınan sonuçlardan kısaca söz edebilir misiniz?

[Akkoç]  Günümüzde herhangi bir müzik türünde araştırma, genellikle kullanılan seslerdeki ana frekansların ölçümü ile başlıyor. Eğer o musikide kullanılan çalgıların akustik yapısına inilecekse seslerin selenlerini de kapsayan (alt ve üst armonikler) derinlemesine, hatta bazen sonu gelmeyen bir incelemeye girişiliyor. Batı’da Stradivarius kemanlarının *esrarını* anlamağa çalışan bir fizikçinin çalışmalarından bu izlenimi edinmiştim.

Konu sadece musikinin akustik yapısı ise, ana frekanslar esas alınıp, musikide yatan tüm akustik örüntüler olabildiğince ortaya çıkartılmağa çalışılıyor. Bu yolda çok farklı matematiklerin kullanıldığını görüyoruz.

Örnek olarak, Türk musikisinde geçen makamlara ait perdelerin akustik yapıları tamamen ölçümlere dayalı olarak İzmir, Urla’da bulunan Yüksel Teknoloji Enstitüsündeki genç *İşaret İşlemcileri* tarafından ortaya çıkartılmaktadır.

Umarım bu kısa bilgi musiki kuramına ilgi duyan izleyicileriniz için, yüzeysel de olsa bir fikir verir. Daha fazla bilgi için aşağıda verdiğim adreslere başvurulabilir.

http://www.informaworld.com/smpp/content~content=a714018042~db=all~order=page

http://www.informaworld.com/smpp/content~content=a915853083~db=all?jumptype=alert&alerttype=author,email

http://www.musiki.org/tm_de_bolgesel_iskalalar.htm   



Söylesi  Ahmet Güvenç
 
 
*

 

Can Akkoç’un hayat hikayesi

 

Can Akkoç 1936 yılında İstanbul’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Kayseri’de (Talas Amerikan Ortaokulu) yaptı. Lise ve lisans öğrenimini İstanbul, Robert Kolej’de (Robert Kolej Mühendislik Mektebi_İnşaat Mühendisliği) tamamladı. Daha sonra 1958-1964 döneminde ABD’de Yüksek Lisans ve Doktora Derecelerini aldı (İnşaat Mühendisliği).

 

Türkiye’ye döndüğünde askerlik hizmetinden sonra 1967 yılında öğretim üyesi olarak Ortadoğu Teknik Üniversitesi (Ankara) Matematik Bölümüne kabul edildi. Ankara’da 6 yıl hizmetten sonra 1973 yılında Gaziantep’te yeni açılan ODTÜ Gaziantep Mühendislik Fakültesi kurucu öğretim kadrosuna katıldı.

 

Gaziantep’te 11 yıl kaldıktan sonra 1984 yılında ABD’de sırasıyla Worcester Polytechnic Institute (Worcester, Massachussets), Spring Hill College (Mobile, Alabama), University of South Alabama’da (Mobile, Alabama) öğretim üyesi olarak görev yaptı.

 

University of South Alabama Tıp Fakültesindeki araştırmacı görevinden 2007 yılında emekli olduktan sonra yine University of South Alabama Matematik bölümünde ek görevli öğretim üyesi, aynı zamanda Ankara ODTÜ Uygulamalı Matematik Enstitüsünde bağlantılı öğretim üyesi olarak çalışmaktadır.

 

Can Akkoç Gaziantep’te geçirdiği 11 yıl zarfında Dr. Emin Kılıç Kale’nin kurmuş olduğu bir musiki dergahı ile karşılaştı ve Türk Musikisi nazariyatına olan merakı o yıllarda oluştu. Bu macera gittikçe tırmanan bir tempoda halen sürmektedir.

 

 

 

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 4 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar

Fuat yozbatıran { 19 Aralık 2014 12:43:34 }
Sayın Can AKKOÇ beyefendi ile 1978 1983 yılları arasında Gaziantep musiki cemiyetinde çalışma imkanı buldum. Aynı koroda kudümzen olarak çalıştım. müthiş bir zevk ve müthiş bir deneyimdi benim için. Saygılarımı sunuyorum.                    Fuat YOZBATIRAN
metin atamer { 20 Ağustos 2013 20:35:48 }
Musiki ve matematik ne kadar doğru bir yaklaşım.
Hocamın hayat felsefesinde Matematik çok yer işgal eder.
Onunla sohbet bir ayricalıktır.
Metiin Atamer
cetin kayaalp { 15 Ağustos 2013 22:08:57 }
Sn. Can Akkoç hocanın taxi-cab geometri anlatımlarınin unutulduğunu hiç sanmıyorum... Türk Musikisine böyle bir hizmeti vermeyi düşünmesi bile ne büyük kazanç ve onurdur. Ben de bir amatör olarak 1960 yılından itibaren hep bu frekans sorununu dinleyip aradım . Bach belki bir çözüm buldu gibi ama akort ustaları bir ortak yerde hiç bulunamadılar , Sn. Biret bile kimbilir ne zorluklar çekmiştir CSO'ya iyi ki piyanoyu o seçmiştir. Sn. Hocanın makam-frekans yönlü bölümüne ise Sn.G. Gönenç (rahmetli) ve sanırım sn. Arel ile Amerika'daki çalışmalarının mutlaka yararı ve katkısı olacağı inancındayım. Çalışmalarınızın sonuçlanmasını diler saygılar sunarım. Çetin.

Diğer Sayfalar: 1.

 

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

TRUMPİST BİR DÜNYADA ERTESİ GÜN
Seküler Yahudiler rahatsız: "İsrail, İran olacak"
Avusturya seçimleri: Aşırı sağ sandıktan birinci çıktı.
Avustralya binlerce vatandaşına Lübnan'ı terk etmelerini tavsiye etti.
New York Belediye Başkanı Türkiye'den rüşvet mi aldı?

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.
Stephen Hawking'in ünlü paradoksu çözülmüş olabilir: Kara delikler aslında yok mu?

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri
Cumhuriyet 101 Yaşında
Kadın ve Erkek
MAZRUF

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git