A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Direnişte Paris yeniden

Kategori Kategori: Dünya | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: M. Şehmus Güzel | 04 Haziran 2011 06:21:16

Paris, ihtilaller tanığı başkent : 1789, 1830'lar, 1848, 1871 ve sonra ve Ağustos 1944 ve Mayıs 1968... Paris nice "devrimlere" bakıp kalmıştır. Baka kalmıştır: Yalansız : Sokakları, meydanları tanıklıklarının belgeleridir. Mezarlıkları. Caddeleri ve bulvarları da. İşte Bastille Meydanı: Ve gökle birleşti, birleşecek "Özgürlük Anıtı".

İşte Republique Meydanı: Anıtı her 1 Mayıs gösterisinde donatılır. Ve boşuna değildir bu: Ödenecek borcumuz var çünkü 1830’ların, 1848’in ve 1871’in devrimcilerine ve  İkinci Savaş yıllarında Naziler’e karşı “Direniş” hareketini başlatanlara. Yürütenlere. Vurulup düşenlere. Düşenlerin silahını, meşalesini alıp yürüyenlere...

Bakın sokak girişlerine, sokak diplerine. Bakın evlerin kapısındaki metal levhalara: “Luce Coquin burada vuruldu: Naziler’e kurşun sıkarken” diye yazılı duvara çakılı levhada: Çelikten. Ve eğer günü gelmişse  bir demet gül.
 
Ah! Luce, canım, canımıniçi, iki gözüm, saçlarının sarısına dokunuyorum: Gülüşün yanı başımda. Saçların rüzgarda alev alev. Gözerin pırıl pırıl. On sekizinde bir ceylan. Luce duyuyor musun? Duy beni duy ! Bacım benim: Boynuna sarılıyorum, seni unutmadık, unutmadık seni bacım, verilecek mücadelemiz var bizim: Bilesin!

Ama bu Paris bazen başka bir Paris’tir ve sevemem, çünkü bu Paris korkakların başkentidir, bizzat kendisi de korkaktır : Robespierre’nin adını bir sokağına bile veremez. Çünkü egemenleri, dünkü ve bugünküleri devrimden ve devrimcilerden korkar ve ona temelden karşıdırlar. Evet onlar bacım biliyorsun korkarlar devrimcilerden, hele gerçek devrimcilerden. Ve elbette baldırı-çıplaklardan. Dünün baldırı-çıplakları bugünün proleterleridirler. Bugünün yeni yoksullarıdırlar. Evsiz-barksızlarıdırlar...

Bugün, evet bugün, mayıs ve haziran 2011’li günlerde bugün, yeniden Bastille Meydanı’nı fetheden ve orada, işte görüyorsun Opera binası önünde, gösteri yapanlardır. Hani Magrip, Afrika ve İspanya güneşinin ısıtmasıyla ve onların ışığıyla yeniden hareketlenenler, yeni Bastille’leri almaya kalkanlardır. Devrimciler bugün gençler, kadın ve erkek ve çocuklarıdır günün.

İlk kez Güney’dekiler Kuzey’dekileri etkilemiş ve Kuzey’dekiler yalnızlıklarını aşarak toplumsal dayanışma örneklerini yeniden sergilemeye böyle başlamışlardır. Tarih notunu böyle düşer.

Burada bir kez daha korkaklar izleyemezler, yürüyemezler, gösteri ve yürüyüş düzenleyemezler. Korkarlar sadece.

Onlar Robespierre adını bir sokağa veremezler ama Komünistler kendi kentlerinde, kendi beldelerinde Robespierre’i de, Komünarları da, Louse Michel’i de, Direnişçileri de yaşatırlar: Hiçbiri artık unutulmazlar, çünkü her biri bir sokak, bir cadde, bir bulvar, bir meydan ismidir. İsimleriyle yaşatılır devrimciler böylece bizim mahallelerimizde. Tarihi yapanların kasaba ve kentlerinde. 

Bir bakarsın, bir devrimci, kadın, erkek, çocuk farketmez, bir ilkokulun, bir ortaokulun, bir lisenin, bir metro durağının, bir otobüs durağının ismi olarak 1789’un, 1830’un, 1848’in, 1871’in, Ağustos 1944’ün, Mayıs 1968’in, Kasım 1986’nın selamını getirir. Bu selam alınır kardeşlerim, dostlarım, yoldaşlarım. Bu selam alınır.

Paris aynen böyledir : Elbette Seine Nehri’nin hangi yakasında durduğunuza da bağlıdır bu biraz.

Paris böyledir aynen evet : Tarihine meraklı, anlarını ve anılarını alıp alıp saklayan. Yaşlı ve kurnaz bir arşivçi sanırsınız.

Evet kardeşlerim Paris’tir bu: Yaşlı, tanık, bazen çok konuşkan, bazen işkencedeki devrimci gibi suskun, çoğu zaman garip, bazen çekici, bazen itici, direnen, sabahları homur homur homurdayan, akşam üstleri koşturan nefes nefese, geceleri serseri, kopuk, fırlama, pezevenk, fahişe, bitirim, puşt, keş, her türlü marjinalin “dışarılara vurduğu”, karanlık sokaklarda “iş bitirildiği”, gelen geçenin ışıklar altında sonsuz bir “şenliğe” seyircilik yaptığı bir kent: Başkent.

Uzak ve yakın. Hain ve sevimli. Hem bizden hem bizden değil. Hem dost hem düşman.

Bana güvenin : Işıklı meydan, cadde, bulvar ve sokakları terk edip birdenbire kapkaranlıklara sapmayın lütfen: Çünkü o zaman Hugo’nun Sefiller’i, günümüzün SDF’leri (sans-domicile-fixe’leri) yani yersiz-yurtsuzları, birdenbire akın edebilirler: Korkabilirsiniz. Paris’te çünkü açlık toklukla, bolluk yoklukla yarışta. Açlar ordusu yürüyüşte yeniden. Toklar karınlarından konuşamıyorlar artık. Korkuyorlar çünkü. Elleri kapılarında. Gizli kasalarının ve otomobillerinin... İlk yeni isyanda İsviçre yollarına yeniden ve yine düşebilmek için. Bu ilk son olmasın ?

İşçi, öğrenci, işsiz ve yoksulların, yeni baldırı-çıplakların gösterileriyle Paris bir gösteri-kenttir: Biliyorsunuz. Bastille-Republique, Republique-Opera, Denfert-Rochereau-İnvalides, Republique-Nation güzergahında gösteri yapmadıysanız, şöyle dev ve tarihî ve kendisi de kendi tarihini yazan kitleyle birlikte ve kitlenin içinde yürümediyseniz, Paris’i Paris olarak tanımıyorsunuz demektir: İşçilerin, işsizlerin, öğrencilerin, öğretmenlerin, kadın, erkek ve çocukların ve yoksulların Paris’i bu hatlarda çizilir, bu hatlarda yazılır. Onun içindir ki merhaba gösteri-kent diyebiliyoruz: Direnen Paris’tir bu.  Direnişteki Paris’tir bu. Bizim Paris’tir bu.

İktidarda sağ da olsa sol da olsa durum değişmez: Paris direnir. Paris direnmesini bilir: Geçmişin sesleri, türküleri, deneyimleri anılarda, hafızalarda, ortak  hafızada yazılıdır çünkü. Direnişler, gösteri, yürüyüş ve grevler sürer, sürüyor ve sürecek: Çünkü istekler hiç bir zaman tümüyle elde edilmiş değildir bu kentte, bu ülkede...

Bugün gösteri ve yürüyüş düzenleyenlerin başında elbette işçiler, öğrenciler, erkekler ve kadınlar ve çocuklar geliyorlar: İşsizliğin ve yoksulluğun artması nedeniyle son yıllarda işsizler ve yoksullar da kendi gösteri ve yürüyüşlerini örgütlüyorlar. Evsiz-barksızların, Paris içinde yıllardır boş bırakılmış evleri işgal edip oturma haklarını fiilen gerçekleştirmelerini de unutmuyoruz. Paris’te yıllardır yerleşik ama bir türlü oturma ve çalışma kağıtlarını alamamış yabancıların, göçmen emekçilerin, “kağıtsızların” (“les-sans-papiers”) oturma ve çalışma kartlarını elde etmek için ve kimi kez ırkçılığa karşı yürüyüşlerini de anımsıyoruz.

Bu kentte, direnen başkentte gösteri ve yürüyüşler aralıksız sürgider.

Dünyanın dört bucağındaki değişik türdeki mücadelelerle dayanışma gösterilerini de eklemeliyiz listemize. Gösteri ve yürüyüş listemize.

Aynı listemizde Bir Mayıs İşçi Bayramı için düzenlenenler de var elbettte...

İşte bütün bu gösteri, yürüyüş ve eylemlerle Paris direnen kent, direnen başkent havasını asla yitirmez. Gösteri, yürüyüş ve eylemlerle Paris aynı zamanda BİR ŞENLİK YAŞAR: DİRENMEK İÇİN ŞENLİK. DİRENME İÇİNDE ŞENLİK. HER DİRENİŞ BİR ŞENLİK OLUR O ZAMAN.

Başkent işte o zaman direnen başkent, direnişte başkent biçimine dönüşür: Hem kendisiyle hem de T büyük harfle Tarihiyle bütünleşerek. Paris işte böylece, ancak böylece Parislilerin olur: Direnen kent o zaman başkent olabilir. Ve direnen  başkent herkese nasip olmaz. Neden?
 

 

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

TRUMPİST BİR DÜNYADA ERTESİ GÜN
Seküler Yahudiler rahatsız: "İsrail, İran olacak"
Avusturya seçimleri: Aşırı sağ sandıktan birinci çıktı.
Avustralya binlerce vatandaşına Lübnan'ı terk etmelerini tavsiye etti.
New York Belediye Başkanı Türkiye'den rüşvet mi aldı?

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.
Stephen Hawking'in ünlü paradoksu çözülmüş olabilir: Kara delikler aslında yok mu?

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri
Cumhuriyet 101 Yaşında
Kadın ve Erkek
MAZRUF

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git