Anadolu Kutsalımızdır! Vermeyeceğiz! diye yürüyüp geldi kervanlar. Gölbaşı'nda durduruldu, 1000 kadar polisle, panzerler, polis otobüsleri ile çevrelendi. Yolları kapatıldı, bekliyorlar. Bir yanda kendilerine düşman gibi davranan hükümet, diğer yanda kendilerine destek olmaya çalışan binlerce bilinçli, yürekli vatandaş...
Doğu Akdeniz Kervanından Pervin Çoban ile konuştuk.
“Develerimle , Anamur’dan çıktım yola, yürümekten yorulmadık. Göçebe yaşayan bir toplumu, Yörükleri temsil ediyorum ben. Hiç bir yerde zorlukla karşılaşmadan geldik. Ankara’ya geldik 50m ilerleyemedik. Hayvanlarımızla bizi iki dere sızıntısı arasında haber vereceğiz diye beklettiler. Yazık değil mi bu hayvanlara. Bu insanların hiç birine inanmıyorum artık. Ankara T.C sınırları içinde değil mi? Biz başkenti biliyorduk! Biz niye giremiyoruz. Bize düşman gibi davranıyorlar.. Biz Anadolu’yu vermemek için yürüdük. Ankara’ya sokmak için pasaport almam gerekiyorsa develerime onu da alacağım. Biz düşman mıyız? 1000 yıldır bu topraklarda konar geçer yaşıyoruz. Şimdi topraklarımızda nükleer snatral istemiyoruz. Bu karar geri çekilene kadar direneceğiz. “
Pervin Bacı’ya yüreğinize, ayaklarınıza, ellerinize, develerinize sağlık, hepimiz için direniyorsunuz diyor ve Safiye hanımla konuşuyoruz.
Safiye, ulusal basının orada olduğunu, Alman ZDF kanalının da çekimler yaptığını, Ankara’lıların ilgi gösterdiklerini, ziyaretlerine geldiklerini, partilerin de artık ilgi göstermeye başladığını, hatta CHP il başkanının gelip gereksinimleri olup olmadığını sorduğunu, bugün kendilerine hazır tuvalet göndereceklerini, bu arada battaniyeye gereksinim duyduklarını söyledi.
Ankara’dan haber bekliyorlarmış, Ankara’ya girebilmek için. Binlerce polisle çevrili, en doğal hakları olan memleketlerinin suyunu, havasını, geleceğini savunuyorlar. Neden düşman muamelesi görüyor büyük bir özveri ile köylerinden kentlerinden yürüyerek Ankara’ya gelen bu insanlar.
Topraklarına sahip çıkmak bir suç mudur?
Bıçağın kemiğe dayandığı bir yol ayrımındayız artık. Değil mi?