|
|
Bir "insani müdahale" daha mı?Kategori: Dünya | 0 Yorum | Yazan: Haberci | 08 Mayıs 2011 11:04:00 Michel Chossudovsky, Global Research'te yayımlanan makalesinde Suriye'de yaşanan sürece ve olası bir "insani müdahaleye" dair görüşlerini dile getirdi. Medyanın Suriye'de yaşananları yansıtma konusunda çok bilinçli bir manipülasyon içinde olduğunu belirten Chossudovsky, Suriye'de eli silahlı çetelerin ve adlarının karıştığı kanlı olayların görmezden gelinmesine tepki gösterdi.
Medya çarpıtıyor! Bilindiği gibi Suriye’deki ilk gösteriler, ülkenin başkenti Şam’da değil, 75 bin kişinin yaşadığı, Ürdün sınırındaki Dera’da gerçekleşti. Associated Press (AP), Dera’daki protesto gösterilerini “Yaklaşık 300 bin kişinin yaşadığı Dera kentinde polisin hükümet karşıtı göstericilere düzenlendiği operasyonda, görgü tanıklarının ifadesine göre yaklaşık 15 kişi vuruldu. Dera’daki El Ömer camisine yapılan saldırıda altı kişi yaşamını yitirdi. Dera’daki göstericilerle iletişim halinde olan bir aktivistin ifadesine göre polis aynı gün üç kişiyi daha vurdu” ifadelerini kullanarak duyurdu. 75 bin nüfuslu Dera kentini olduğundan dört kat daha kalabalık gösteren AP, kentteki gösterilere “binlerce” kişinin katıldığını iddia etti. Yerel basında çıkan haberlerle kıyaslandığında eylemci sayısı kadar haberlerinde geçen ölü sayılarının da şişirildiği göze çarpıyor. İşlerine gelmeyeni sansürlüyorlar Bazı İsrail ve Lübnan kaynakları tarafından yapılan haberlerde, AP’nin aktardığı olayda yedi polis ve dört göstericinin öldüğü belirtildi. Yandaş haberciliğiyle dikkat çeken El Cezire’nin bile, göstericilerin Baas’ın genel merkezini ateşe verdiğini belirtmesine karşın, Batı medyası konuyu hiçbir haberinde gündeme getirmedi. Özellikle ABD basını tarafından sakin başlayan gösterilerin polis tarafından kana bulandığı vurgulanırken, göstericilerin silahlı olduğu ve ateş açmaktan sakınmadığı pek çok kaynak tarafından doğrulandı. Ayrıca yerel haber kaynakları göstericilerin keskin nişancı tüfeği gibi uzun namlulu silahlar kullandığı yönünde bilgi vermesine rağmen özellikle ABD medyası bu bilgiyi haberlerine yansıtmadı. Batı medyası olaylarda ölen polis ve askerleri haberlerine taşımama konusunda bilinçli bir tavır takındı. Göstericilerin silahlı olduğuna haberlerinde değinmeyen medya, protestocuların silahsız olması durumunda polis ve askerlerin nasıl öldürüldüğü sorusunu yanıtlamaktan kurtulmuş oldu. Suriye basını, göstericilerin Mossad ya da ABD istihbaratı ile bağlantılı olduklarını, Suudi Arabistan’dan maddi destek aldıklarını vurgularken, Batı medyasında bu durum bir iddia olarak bile yer bulmadı. Göstericilerin aşırı dinci terör örgütleri tarafından desteklendiğine dair raporlar AP gibi medya tekellerinin sansürüne uğradı. Batı basının çarpıtmalarıyla dünyaya yansıtılan bu olaylar Suriye halkında bir yarılma yaratmanın yanı sıra “insani müdahale”yi de meşru kılıyor. Haber kaynakları çok sağlam! Suriye’de yabancı basının görüntü alması ve dışarıya bilgi aktarması yasaklandı. Dış basın, haberlerinin çoğunu “görgü tanıklarının” ifadelerine dayandırıyor. Bu tür haberler de doğrulukları konusunda şüphe uyandırıyor. Haber ajansları “bölgede yaşayanlar”, “protestoculardan biri”, “bir aktivist” gibi ifadeleri kaynak göstermek için kullanıyor. Yaşayıp yaşamadıkları bile belli olmayan bu kişilerin söyledikleri, dünyanın önde gelen haber kuruluşları tarafından Suriye’deki durumu anlatmak üzere kullanılıyor. Yine “insani müdahale” ABD ve NATO’nun “Suriye’deki zalim diktatör rejimine insani müdahalede bulunmak üzere” Akdeniz’de konuşlandırılan denizaltılarının, savaş gemileri ve uçaklarının gerek görüldüğünde Suriye’ye “insani müdahale” için kullanılabileceğine dair raporlar dikkat çekiyor. Çoğunluğu Libya müdahalesinde aktif rol oynamış bu ölüm makinelerinin Suriye’ye operasyon düzenlenme ihtimali gözetilerek bekletildiği açıkça ifade ediliyor. ABD, Suriye için diğer birçok ülke için olduğu gibi “demokratikleşme” süreci ile rejimi değiştirmeyi öngörüyor. Ancak ABD’nin Suriye için bir askeri operasyon planı da olabileceği düşünülüyor. NATO yetkilisi General Wesley Clark’ın bir açıklamasına göre, ABD’nin askeri operasyon düzenlemeyi planladığı yedi ülke arasında, Irak, Lübnan, İran, Somali ve Sudan ile birlikte Suriye’de yer alıyor. Laik devlet yapısını zayıflatarak rejimi değiştirme amacı güden ABD’nin bunu “insani müdahale” kılıfı altında yapmasını meşru kılmak için Birleşmiş Milletler’in desteğini alacağı düşünülürken, sonrasında ülkeye sıkı ambargo uygulanacağı ve Suriye Bankası’nın dondurulacağı öngörülüyor. Çok yakın gelecekte gerçekleşmesi pek de mümkün olmayan bu müdahalenin altında Pentagon kadar Tel Aviv imzası da olacağı düşünülüyor. Olası bir müdahaleden Doğu Akdeniz’den Çin-Afgan sınırına kadar tüm Ortadoğu’nun fazlasıyla etkileneceği tahmin ediliyor. ABD ve İngiltere terör örgütlerini destekliyor Suriye Müslüman Kardeşler Örgütü ve Hizbut Tahrir’in İngiliz İstihbaratı ile yakın ilişkide olduğu biliniyor. Suriye’de laik sistemi tehdit ettiği gerekçesiyle yasadışı ilan edilen Hizbut Tahrir, Nisan ayında Trablus’taki Beşar Esad karşıtı gösterileri ile dikkat çekmişti. CIA ve İngiltere İstihbaratının özellikle Afganistan, Bosna, Kosova ve Libya gibi ülkelerde İslami terör örgütleri ile temas içinde olması, hatta ABD ve İngiltere’nin bu örgütlere para yardımında bulunduğuna dair iddialar somut verilerle desteklenmesi, Suriye’deki protesto gösterilerinde bu iki ülkenin azımsanamayacak etkisini gözler önüne seriyor.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|