|
|
Balyoz Planı ne değildir?Kategori: Türkiye | 0 Yorum | Yazan: A Yorum | 19 Şubat 2011 00:38:02 Ayorum olarak geçtiğimiz günlerde Balyoz Darbe planıyla ilgili olarak bilirkişilik yapmış emekli bir subayımızın mesajını aldık. Mesajin doğruluğu ve güvenirliliğini şüphe bırakmayacak şekilde araştırdıktan sonra sizin ile paylaşıyoruz. Gönderen kişinin isteği ve güvenliği nedeni ile ismini açıklamıyoruz. İşte e-postadaki metin...
Değerli Arkadaşlarım; Cumhuriyetin kazanımlarının ortadan kaldırılması, Türkiye Cumhuriyeti devletini kuran ve koruyan orduyu etkisizleştirerek gizli ajendalarını uygulamaya sokmak amacıyla kurgulanan ve uzun süredir Türkiye'nin gündemini teşkil eden Balyoz Davası ile ilgili bildiklerimi sizlerle paylaşmak istedim. Bildiklerimi sizlerle paylaşayım ki, sizlerde somut ve gerçek bilgileri dostlarınızla, çevrenizle paylaşarak belki halkımızın doğruları öğrenmesine katkıda bunabiliriz. Ve son şans olan 2011 seçimlerinde, insanlarımız oy kullanırken ve ülkenin geleceği belirlenirken doğru karar verebilsinler. Değerli Arkadaşlarım; Mayıs 2010 tarihinde, 1'inci Or.K.lığı Askeri Savcılığının talebi üzerine KKK.lığınca teşkil edilen beş kişilik Bilirkişi Heyeti'nde Balyoz Harekat Planı ve Eklerini incelemek üzere bilirkişi olarak görev aldım. Askeri Savcılık bizlere Taraf Gazetesi Muhabiri Mehmet Baransu tarafından sivil savcılığa teslim edilen CD'lerin birer kopyasını verdi ve bize açıklığa kavuşturulması gereken 11 soru yönetti. Biz heyet olarak tevcih edilen soruları ve verilen CD'leri iki ay boyunca geceli gündüzlü inceleyerek 16 Klasörden oluşan cevapları Temmuz 2010 ayı sonuna doğru askeri savcılığa teslim ettik. Ayrıca klasörlerin okunması uzayabilir düşüncesi ile 65-70 sayfalık bir özeti de ayrıca savcılığa teslim ettik. Bu özet raporun savcılıkla birlikte devletin yetkili mercilerine sunulduğunu biliyorum. Balyoz Planını özetlersek; 1. 5-7 Mart 2003 tarihlerinde icra edilen Plan Semineri'nde Genel ve Başlangıç Durumu "Olasılığı Yüksek En Tehlikeli Senaryo"ya dayandırılmıştır. Yani ülkemizin aynı anda hem dış tehdite hemde iç tehdite maruz kalabileceği esas alınmıştır. Ancak Ordu K.lığı bu senaryoyu kendisi yaratmamıştır. Olasılığı Yüksek En Tehlikeli Senaryo'yu 2000 basımlı Türkiye'nin Milli Askeri Stratejisi Dokümanı (TÜMAS)'ndan almışlardır. TÜMAS Dokümanı da 1998 basımlı Milli Güvenlik Siyaset Belgesine dayanmaktadır. Yani seminerin dayandırıldığı senaryo devletin temel dokümanlarında aynen yer almaktadır ve yasaldır. 2. Ayrıca seminerde; dış ve iç tehdidin EMASYA kapsamında görülemiyeceği, sıkıyönetimin Bakanlar Kurulunca ilan edildiği, ancak Mecliste çoğunluk sağlanmadığından onaylanmadığı belirtilmiştir. Seminer sıkıyönetimin ilanı durumu esas alınarak icra edilmiştir. Durum böyle olunca 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu'nun uygulamada olduğu kabul edilmiştir. 3. Balyoz Harekat Planı'nın 1'inci maddesi "Durum"başlığı altında özet olarak aşağıda belirtilen hususlar yer almaktadır: a. Ülkenin bütün staratejik tesislerinin özelleştirme adı altında yabancılara satıldığı (Oysa Türkiye'de staratejik tesisler 2004-2006 yıllarında özelleştirilmiş, özelleştirmelerin çoğunluğu bu dönemde yapılmıştır. BalyozPlanı'nın hazırlanma tarihi ise 2 Aralık 2002 olarak gözükmektedir.) b. Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamında ülkemizin Amerikan güdümüne girdiği ( BOP; tabir olarak ilk defa o zamanki ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Condeliza Rise tarafından Haziran 2003'de gündeme getirilmiş, Ağustos 2004'de Uluslararası belgelere girmiştir. Balyozun tarihi ise 2 Aralık 2002'dir.) c. AKP Hükümeti tarafından askerin itibarının zedelendiği (Seçimler 03 Kasım 2002'de yapılmış, hükümet ise 18 Kasım'da onaya sunulmuştur. Planın hazırlandığı tarihte hükümet kurulalı iki hafta olmuştur. İki haftalık süreçte böyle bir olay yaşanmamıştır.) ç. Basının ve medyanın vergi cezaları ile susturulmaya çalışıldığı ( Basına yönelik vergi cezaları 2008-2009 yıllarında gündeme gelmiştir.) Değerli arkadaşlarım yukarıda özet olarak belirttiğim gibi, Balyoz Planı'nda belirtilen olayların 2007-2010 yılları arasında Türkiye'de geliştiği gözlemlenmektedir. Bu nedenle biz heyet olarak, Balyoz Planı ve eklerinin 2007 yılından sonra ele geçirilen seminer notları ve seminer ses kayıtlarından yararlanarak yaratıldığı ve kurgulandığını belirttik. Gerçek de budur ve bugünde aynı düşünüyorum. Tarih bu günleri ibret alınacak örnek olay olarak yazacak ve mağdur edilen insanların yanında yer alacaktır. Belirtmek istediğim bir hususda Balyoz Planının Eki olarak yer alan Hükümet Ekonomik Programı ise Prof.Dr. Haydar Baş'ın 2005 yılında bir kongrede yaptığı konuşmalar ile birebir aynıdır. (Planın hazırlanma tarihi 2 Aralık 2002'dir.) Ayrıca 55, 56 ve 57 Hükümet Programlarından kes-yapıştır sistemi ile alınan bölümlerde Bilirkişi Raporu'nda ayrıntılı belrtilmiştir. Bir diğer hususda Balyoz Planı'nın şekil (format) olarak hiç bir subayın yapmayacağı yaklaşık 20-25 adet ciddi yanlışlığı barındırmasıdır. Diğer planlarda da mevcut olan hatalar çizelge halinde tespit edilmiş ve rapora dahil edilmiştir. Diğer bir hususda seminere katılacak personel durumu, hem KKK'nın hemde Gnkur.Bşk.lığının Tatbikat Programı Dokümanı'nda görev yeri olarak belirtilmiştir. Yani özetle bugün sanık olarak yargılanan arkadaşlarımız ve komutanlarımız emir gereği seminere iştirak etmişlerdir. Eğer ortada bir suç varsa (ki yok) seminere katılın diye verilen emrinde sorgulanması gerekmezmi? Tabii amaç üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olduğunu hepimiz biliyoruz. Saygılarımla;
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|