A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Artık hiçkimse güvende değil...

Kategori Kategori: Belgeler | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Haberci | 15 Şubat 2011 22:38:39

İstanbul Barosu son günlerdeki gelişmeler Balyoz tutuklamaları ve Odatv baskınıyla ilgili açıklamada bulundu. İstanbul Barosu'nden yapılan "Hukuka ve Ülkeye Balyoz" başlığıyla yapılan yazılı açıklamada şöyle denildi:

"11.02.2011 tarihinde özel görevli ve yetkili İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kamuoyunda "Balyoz Davası" olarak bilinen davada verilen tutuklama kararları ile 14.02.2011 tarihinde Odatv'ye ve bazı yazarlarına karşı başlatılan arama ve gözaltı uygulamalarıyla ortaya çıkan tablo, artık hiç kimsenin hukuk güvenliğinin kalmadığını ortaya koyan keyfiliği yansıtmaktadır. Bu aşamaya gelinceye kadar geçen süreç, tüm bu uygulamaların planlı bir şekilde yürütüldüğünü ortaya koymaktadır. Gerçekten:

1) Bu sürecin başlangıcında yasama ve yürütmenin işlemlerinin Türk Ulusu adına denetlemekle görevli yargı "pranga" olarak nitelenmiş ve bazı medya kesimlerince de hedef haline getirilerek yargının ele geçirilmesinin fikri altyapısı hazırlanmıştır.

2) Anayasa değişiklikleri ile ilk aşama tamamlanarak yeni HSYK adeta Adalet Bakanlığı'nın bir " birimi" haline getirilmiştir. Ne yazık ki HSYK tüm kuşkuları doğrularcasına derhal Silivri'de görülmekte olan davalarda tutuklama kararlarını kaldıran veya tahliye kararları veren hâkimleri görevlerinden alarak başka yerlere atamış ve siyasi iktidarın hoşuna gitmeyen kararları veren hâkimler de görevlerinden alınmıştır. Böylelikle yargı camiasına gerekli mesaj verilmiştir. Ardından iş yükü gerekçe gösterilerek Yargıtay ve Danıştay'ın yapısı değiştirilmiş ve yürütmeye bağlı bir yargı sistemi oluşturulmuştur. Yine aynı değişiklikle, hâkim ve savcıların hukuka aykırı işlem ve kararlarına karşı tazminat yolu kapatılarak hukuka aykırı işlemler yapanlar cesaretlendirilmiştir. Son olarak da toplu tutuklama kararları gelmiştir.

3) Demokratik bir hukuk devletinde kimse sorumsuz değildir. Olamaz. Bu açıdan makul bir iddia ve isnada dayalı olarak herkes elbette ki yargılanacaktır. Bununla birlikte tutuklama istisnai olarak başvurulması gereken bir yargılama önlemi olup, bir ceza yargılamasının olmazsa olmaz bir parçası da değildir. Aslolan tutuksuz yargılanma olduğu gibi tutuklamada zorunluluk ve somut gerekçe bulunması şarttır. Tutuklama, savcı ve hâkimlere verilmiş, içeriğini istedikleri gibi doldurup kullanacakları bir açık çek değildir.

4) Tutuklamaların Gölcük'te bulunduğu belirtilen "yeni" delillere dayandırıldığı görülmekledir. Daha önce tutuklu bir teğmenin telefonuna, "sehven" yüklendiği ortaya çıkan ve Emniyetçe ikrar edilen bir ortamda Gölcük'te bulunan delillerin üretilmiş bir delil olup olmadığı ciddi kuşkusu ortada iken, tutuklama için kuvvetli suç şüphesinin bulunduğunu ileri sürmek ve "kaçma" ya da "delilleri karartma" şüphesini gösteren somut olguların varlığı ve bunun somut gerekçelerine dayanmak inandırıcı değildir. Tüm belgelerin toplandığı, sanıkların duruşmalara geldiği bir ortamda tutuklama gerekçelerinin tutarsızlığı kendini açıkça ortaya koymaktadır. Hukuka uygun olmayan, somut gerekçelere dayanmayan kamu vicdanını tatmin etmeyen tutuklamalar, tutuklama olmaktan çıkıp, tutukluları tutsak alma haline dönüştürmekte, tüm toplum yaratılan bu korku ve kaygı ortamı ile esir alınmaktadır. Ülkede tam bir gözaltı ve tutuklama terörü estirilerek korku toplumu yaratılmaktadır.

5) Bu yaşananların yanı sıra anılan davadaki belgelerin çelişkilerini ortaya koyan eleştirel yayınları ile bilinen Odatv'ye karşı gerçekleştirilen arama ve gözaltı kararları ve uygulamaları da bu gelişmeler ışığında bir tesadüf olarak görülemez. Bu yolla muhalif kişi ve kurumlar büyük bir baskı altına alınmaktadır. Esasen gerek yargıya, gerekse medya ve kişilere, bazı askerlere karşı yapılan uygulamaların asıl muhatabı, toplumun kendisidir. Böylelikle diğer kişilere, topluma gerektiğinde bu hukuk dışı yollara da başvurulabileceği mesajı verilmekte, bu şekilde ürkek ve suskun bir toplum yaratılmaya çalışılmakladır.

6) Şüpheli ve sanıklarla ilgili "sehven" delil yaratılabildiği, gerekçe gösterilmeksizin arama, gözaltı ve tutuklama kararları verilebildiği, yargı bağımsızlığı yok edilerek hukuksuzluklara karşı gidilebilecek gerçek anlamda bir itiraz mercii bırakılmadığı bir ortamda kimsenin hukuk güvenliği kalmamıştır. Bunun adı ise hukuk devleti ve demokrasi olamaz. Bunun adı polis devleti ve sivil diktadır. En tehlikelisi ise tüm bu hukuksuzlukların esasen artık bağımsız ve teminatlı olmayan, görünürde şekli bir yargı ve amaca uygun mahkemeler eliyle meşrulaştırılmaya çalışılmasıdır. Bu durumda hukuken yapılacak bir şey kalmamaktadır. Yargının bağımsız ve teminatlı olmadığı böyle bir ortamda tüm bu yargılamalarda siyasi iktidar başrolde olmakta, savunma ise figüran haline getirilmektedir. Gerçekten savunmaları önyargısız bir biçimde dinleyecek ve değerlendirecek, gerektiğinde savunmanın taleplerine uygun kararlar verebilecek bir yargı bulunmadığında, savunma yapmanın da bir anlamı ve önemi kalmamaktadır. Ne acıdır ki bu ortamda seslerini yükseltmesi gereken tüm kurumlar suskunluğa gömülmüşlerdir. Yaşanan hukuksuzluklara suskun kalanların, "yetmez ama evet" diyenlerin bu gelişmelerde tarihsel sorumluluğu bulunmaktadır. Tarih bu gelişmelerle ilgili olarak kişiler ve kurumlar hakkında elbette yargısını verecektir.

7) Türkiye'nin en önemli hukuk kurumu olan İstanbul Barosu'nun, ülkemize ve yurttaşlarımıza karşı sorumluluğunun gereği olarak, yaşanan hukuksuzluklara karşı seyirci kalması düşünülmez, Bu çerçevede yaşanan vahim tabloyu kamuoyunun dikkatine sunuyor, ilgili tüm kişi ve kuruluşları hukuku savunmaya çağırıyoruz.

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 1 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü
DEVLET-ULUSTAN FEDERASYONA, ekitap

Türkiye destekli Suriyeli savaşçılar Nijer'de ne yapıyor?
GÜNEŞE YOLCULUK
Cumhurbaşkanlığı seçimini reformcu Pezeşkiyan kazandı.
EKŞİ, "ERİK" TADINDA
BİR TUR DAHA

Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı
Tayland esrarı yeniden yasaklıyor.
İstanbul kirada Avrupa’nın lideri
Türkiye AB’nin 6 milyar Euro mülteci yardımını nasıl harcadı, AB Sayıştayı’nın eleştirileri neler?
Yoksulluk sınırı bir yılda 24 bin TL arttı.

Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.
Franz Kolschitzky: Viyana Kuşatması'ndan Kalan Kahveleri Değerlendiren Girişimci
Kış güneşi arayan Britanyalıların adresi Türkiye

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI
TARİHSEL KİŞİLİK

Dünyanın ekolojik kaynakları haftaya tükeniyor.
Ormanlara yasal haklar verilebilir mi, tüzel kişiliği olan ormanlar var mı?
'Yeşil İslam' Endonezya'yı iklim çöküşünden kurtarabilir mi?
İsviçreli kadınlar AİHM'de görülen iklim değişikliği davasında zafer kazandı.
Yorgun dünya artık yavaş dönüyor

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

Kırık Camlar Teorisi
Dünyanın en eski şarabı 2000 yıllık Roma mezarında bulundu
Otizmin arkasından Neandertaller çıktı.
Beynimiz uykuda geleceği tahmin etmeye çalışıyor.
Bilim insanı Matthieu Juncker ekosistemi gözlemlemek için ıssız adada 8 ay tek başına kalacak.

Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor
Haberleri takip etmeyenlerin sayısı artıyor…
İstanbulluların %44'ü kıt kanaat geçiniyor

"RAHATI KAÇAN" ADAM
GÜZİN'LE
GEÇİTKALE'DEN GELİYORDU...
GENÇ BİR YAZARA BİRKAÇ TAVSİYE
DEĞİŞİYOR, YOKSULLAŞIYOR

DEVENİN BOYNU
Çarpık Eğitim
Ziyafet
Kim Aptal, Kim Akıllı
SİVAS

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git