A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Serçeşme sorumluluklarını üstleniyor: Anadolu Batınileri ayağa

Kategori Kategori: Belgeler | Yorumlar 0 Yorum | 31 Ocak 2011 03:02:20

2 Temmuz Pir Sultan Abdal Kültür ve Eğitim Vakfı Başkanı Murtaza Demir, Aleviler için önemli bir gelişmeyi Odatv'ye yazdığı mektupla duyurdu. İşte Murtaza Demir'in o mektubu:

Sevgili dedelerim; talipler, canlar;

Uzunca bir süredir, bu haberi (muştuyu) beklediğimi; bu yüzden Serçeşme’mizin- inancımızın Postnişini “Veliyettin Efendimiz ve Ozanımız Dertli Divani’nin önderliğinde,  pir ve rehberlerimizin bölgesel toplantılara başladığı, Antalya, Mersin, Gaziantep ve Adıyaman toplantılarının başarıyla sonuçlandığı” haberini aldığımda, tarif edilmez bir mutluluk yaşadığımı itiraf etmeliyim. Bu olağanüstü kıymetli haberi bizimle paylaşan değerli C. Necati Üçyıldız cana ne kadar teşekkür etsem azdır.

Alevi-Bektaşiler olarak, “birliğimizi, dirliğimizi, iriliğimizi” yeniden ihya edecek, bizi koruyup-esirgeyecek, manevi mirasımızın devamını temin edecek, sorunlarımıza çare üretecek en üst makam Serçeşme ve onun temsil makamıdır. Bütün tarihi, teolojik ve sözel geleneğimiz bu gerçeği işaret ettiği halde, görmeyen gözlerin-işitmeyen kulakların ve bilinçli inkârcıların bütün çabalarına karşın, ”gerçek”, ayan-beyan ortadadır. Serçeşme’siz menzile varılamayacağını, inançsal temsiliyetin manevi desteği olmaksızın BİR olamayacağımızı, “varlık, birlik, hiçlik deryasında” çare üretmek bir yana, yok olup gideceğimizi kafamızı taşlara vurarak, yaşadık, anladık ve ikrar ettik.  

DEVLET, HÜKÜMET, SİYASET, PARLAMENTO BİZİ YOK SAYDI; ÇARE ÜRETMEDİ

Sevgili kardeşim; hükümet başkanına bir talep götürüp; “bu ülkenin başbakanı olduğunuza göre, bizim sorunumuza da çare üretmek zorundasınız” dediğimizde, bize dönüp şunu söyledi: “ben neden Alevilerin başbakanı olayım ki?” “İbadethanemiz cemevidir; yasal statü verin” dediğimizde; “onu bir de ulemaya sorun” dedi ve Diyanet’i adres gösterdi. Yargıdan karar alıp, “uygulayın” dediğimizde; savsakladı, oyaladı, uygulamadı: Zorunlu Din Dersleri konusunda AİHM’den karar alıp getirdiğimizde ise eski uygulamayı makyajlayıp tekrar önümüze koydu. “Açılım” dedi, ritüellerimizi inkâra kalktı…  

Hâsılı sevgili can, ne yapsak, ne etsek olmadı. Belli ki, bu iktidar, bize-inancımıza, varlığımıza hasım… Aklı sıra, demokrasi, laiklik, Atatürk ve Cumhuriyet yandaşlığı, insan hakları, kadın erkek eşitliği gibi evrensel değerlerden yana olan tavrımız nedeniyle; sürü değil birey olmayı yeğlememiz nedeniyle, bizlerden ve ecdadımızdan öç alıyor, cezalandırıyor…     

O HALDE ŞİMDİ AKLIMIZI BAŞIMIZA DEVŞİRMENİN, YOLA TALİP OLMANIN ZAMANIDIR

Hal böyleyken, halen, dernek, vakıf ve bireyler arasında (nadiren de olsa) “ben’lik” duygusunu yenemeyen, kin ve kibirden arınamayan, bu nedenle de Serçeşme’nin etkisini azaltmaya, otoritesini tartıştırmaya; hatta (hâşâ) O büyük ve ulu iradeyi göz ardı etmeye çalışanları görüyor ve bundan üzüntü duyuyoruz. Bu beyhude çabalar, bizi bölüyor, zarar veriyor, enerjimizi tüketiyor; çare -çözüm getirmediği için de el-âlemi bize güldürüyor. O halde, yolun taliplerinin ve cem ehlinin öncelikli sorumluluğu, bundan böyle fitneye-bölücü niyetlere izin verilmeyeceğini ikrar etmek olmalıdır.  

SERÇEŞME AYAĞA KALKARSA, TÜRKMEN KIYAMA KALKAR!

Sevgili can, işte bunca umarsızlık içinde olduğumuz bir süreçte, Veliyettin Efendimizin yollara düşmesini, büyük bir umut ışığı olarak görüyor, önemsiyor, niyaz oluyor, eyvallah diyoruz. Er ya da geç, çerağın uyandırılacağına inanıyor; büyük bir özlemle bekliyorduk. Ecdadımızdan böyle görmüş, böyle ikrar vermiş, böyle inanmıştık. Hacı Bektaş Makamının sahipsiz olmadığını, Alevi-Bektaşi yolunun, bu büyük inançsal evrensel kültür mirasının bir sahibinin; Sahib-i Zamanın olduğunu, çağırdığımızda, çağırmasını bildiğimizde carımıza yetişeceğini biliyor, inanıyor; bütün benliğimizle iman ediyorduk. Büyük ozan Pir Sultan Abdal, Şah Kalender’e çağırdığında, Kalender yetişip kıyama durmamış mıydı?

Hep devşire gele iller

Şah’a köle ola kullar

Rum'da ağlayan sefiller

Şad ola da güle bir gün

PEYİK GELDİ, CEMİMİZ VAR.

Şimdi ulu iradeyi temsil eden gül yüzlü, gevher yüklü dost kervanının geç de olsa yola çıktığını, Türkiye'nin dört bir yanında bulunan çerağları, ocakları, bucakları tek tek uyarmaya başladığını görüyoruz. Antalya, Mersin Gaziantep ve Adıyaman muhabbetlerinden sonra, 11 Şubat’ta Ankara’da, 12 Şubat’ta Bursa’da, 13 Şubat’ta ise İzmir’de benzer muhabbetlerin gerçekleştirileceği haberi, Veliyettin efendimizin ne denli kararlı olduğunun göstergesi sayılmalıdır. Kurumsal ve kişisel olarak, maddi-manevi bütün varlığımızla bu iradenin talibiyiz. Ruhsat gelirse, muhabbetin Ankara ayağına katılmayı dileriz.

Şimdiden ilan ve ikrar etmiş olalım ki, bugüne değin her iyi niyetli girişimi ve emeği dejenere edip, çürüten, başarımıza engel olan, Serçeşme’ye değil, siyasi partilerin kapısına turab olan, saygınlığımızı tüketen, benlik yarışıyla yıllarımızı heba edenler, içimizden çıkmıştır. Keza, “Alisiz Alevilik, İslam dışı Alevilik” gibi tuzaklar da, yine içimizden birilerinin elleriyle kurulmuştur. Bir ayağı siyasette, diğeri kurumların içinde olan, ikisini de bırakmak istemeyen, samimiyetsizler de, yine içimizden çıkmıştır. Ama artık yeter! Çünkü tahammülün, toleransın da bir sınırı vardır. Tanrı aşkına; inançsız adamın, Alevi inanç kurumunun başında ne işi olabilir?

Siyasete, herkesin beğendiği siyasi partiye destek vermesine, idari ve siyasi kadrolarda çokça yer almamıza elbette karşı değiliz; hatta bundan mutlu olur, teşvikçisi de oluruz. Ama siyaset, din, mezhep, inanç üzerinden hem de bu kurumlarımız kullanılarak mı yapılmalı? Bu durumda, Sünni mezhebini, İslam’ı, türbanı, camiyi, orucu kullanan AKP’den, Tayyip Erdoğan’dan ne farkımız kalır?

Öğretimizin ihyası ve hiyerarşik yapılanması, Serçeşme’nin sorumluluğundadır.

Öğretimizin, müthiş bir yozlaşma ve misyonerlik kuşatmasıyla karşı karşıya olduğu, hepimizin malumudur. Alevi dernek ve vakıflarını yöneten canların, yolumuzun inanç boyutundan bihaber oldukları ise başka bir gerçektir ve apaçık ortadadır. Bu arkadaşlarımız, özünü dara çekmemiş, görgüden geçmemiş, ben’liklerini yok edememişlerdir. Elli yıldan buyana ibadetten ve özünden sapmış-saptırılmış, şekli-zahiri ibadetle kendini avutmakla meşgul olan bir kitlesel yapılanmanın, bu büyük sorumluluğu kaldırması zaten beklenemezdi. Köyden kente göç olgusuyla birlikte Alevinin inançsal hiyerarşisi bozulmuş, dede ocaktan, talip dededen, dede talipten kopmuş, YOL sahipsiz bırakılmıştır.

İNANÇSAL HİYERARŞİ YENİDEN TESİSİ EDİLMELİDİR

Tarihi gerçeğimize başvurduğumuzda, önderliğin, toplumsal çağrıya hiçbir zaman bigâne kalmadığının; Baba İlyas, Şah Kalender (Çelebi) gibi unutulmaması gereken örnekleri vardır. Anadolu uluları, yol erenleri akın akın Serçeşme’ye gitmiş, yüz sürmüş, Osmanlı zaliminden şikâyetlerini oraya anlatmış, çözümü oradan beklemişlerdi.  Evet, zalim Osmanlı, halkına sırtını dönmüş; halkın yoksulluğuna bigâne kalmış, hakkını-hukukunu ayaklar altına almış, inancına-kültürüne, diline saygısızca saldırmış, hatta “akılsız, idraksiz Türk” diye aşağılamaya kalkmıştı. Türkmen kıyımına fetvalarıyla ünlenen ve bu yüzden Başbakan Erdoğan’ın yüksek “övgülerine” mazhar olan Şeyhülislamı Ebusuusd’un aşağılık fetvaları, zalim Osmanlının yaşamasına yeterli olmamış, Anadolu halkının canını dişine takarak verdiği mücadele sonunda yok olup gitmiştir.  

GÖRELİM MEVLA’M NEYLER, NEYLERSE GÜZEL EYLER

Dün, demokratik hak taleplerimizin karşısına devşirme ve köksüz Osmanlı dikilirken, bugün, onların yerinde, onlara özenen AKP zihniyetini görüyoruz! Bu iktidar, bir yandan; “referansımız İslam’dır. Tek hedefimizi İslam devletidir.,” diyerek, Alevilerin omuz verdiği laik rejiminden öç almaya; diğer yandan da kendilerini mahkûm eden yargıya; “bana Alevi yargıçlar ceza verdi” gerekçesiyle, Alevi Türkmenleri, Sünni kamuoyuna karşı aleni olarak hedef göstermeye, dışlamaya, “soyumuzu-boyumuzu” sorgulamaya, zulmetmeye ve köleleştirmeye çalışmaktadır.

İktidar; Selçuklunun, Osmanlının ve Türkiye Cumhuriyetinin bir numaralı kurucu unsuru olan Türkmen’in inancına, kültürüne ve yaşam biçimine, hem de Osmanlıdan daha da fena musallat olmuş, sorunlarını çözmeme konusunda sözbirliği etmiştir. Sn. Başbakan’ın tarih bilgisi ve vicdanı olmadığından, bir gerçeği sürekli olarak göz ardı etmektedir. O gerçek şudur: bizler kişilik ve yapı olarak ne Amerikan Zencisi, ne de Emevi kölesi değiliz; asla olmayacağız! Zira Türkmen, hiçbir zaman ne kul olmuştur, ne de köle…

CAMİ İBADETHANE, CEMEVİ (HÂŞÂ) CÜMBÜŞ EVİ!

AKP egemen demokrasi anlayışının standartları şöyle işliyor: cami var, cemevi yok. Diyanet, imam okulu, ilahiyat fakültesi, Din Öğretimi Genel Müdürlüğü, Ramazan, hac, umre, Kuran kursu, davul, davulcu meşru, yasal; cemevi, cem, Muharrem orucu, dede yasadışı. Sünni dersleri hem de “devlet zoruyla” zorunlu, Alevi dersleri yasak. Kuran kursu, çarşaf, türban yasal; çağdaş kıyafet yasak… Üç evlilik, harem, işret, huri, gılman, töre, köle serbest; dem almak, sohbet etmek yasak!

Yazıyoruz, yürüyoruz, çığlık atıyoruz; ama duyulmuyor; yankı bile yok; sanki duvara konuşuyoruz. Mücadelemizin, yasal başvurularımızın, yanıp- yakılmamızın, yüzbinlerle yürüyüp taleplerimizi iletmemizin hiçbiri çözüm olmadı. Sabrımızı mı sınıyorlar, bilmiyorum ama naçizane derim ki, gayrı çektiğimiz yeter; bu günler, işte o Anadolu Bâtınilerinin ayağa kalkıp, zincirleri kırdıkları günlerdir.

Artık sineye mi çekeceğiz?

Pir Sultan’a dostlar yardım etmez mi

Mazlumlar bağında bülbül ötmez mi

Gayri çektiğimiz yetmez mi

Kalkalım bakalım nic’olur olsun

O halde biz Anadolu Alevileri, Türkmenleri ve ezilen insanları olarak, bu çağrıyı yenilemenin zamanıdır diyoruz.

Gözleyi gözleyi gözüm dört oldu/Ali'm ne yatarsın günlerin geldi

Korular kalmadı kara yurt oldu/Şah'ım ne yatarsın günlerin geldi

Pir Sultan Abdal'ım bu sözüm haktır/Vallahi sözümün hatası yoktur

Şimdiki sofunun Yezid'i çoktur/Şah'ım ne yatarsın günlerin geldi

Aşk ve muhabbetle.

Murtaza Demir
2 Temmuz Pir Sultan Abdal Kültür ve Eğitim Vakfı Başkanı

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 2 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

TRUMPİST BİR DÜNYADA ERTESİ GÜN
Seküler Yahudiler rahatsız: "İsrail, İran olacak"
Avusturya seçimleri: Aşırı sağ sandıktan birinci çıktı.
Avustralya binlerce vatandaşına Lübnan'ı terk etmelerini tavsiye etti.
New York Belediye Başkanı Türkiye'den rüşvet mi aldı?

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.
Stephen Hawking'in ünlü paradoksu çözülmüş olabilir: Kara delikler aslında yok mu?

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri
Cumhuriyet 101 Yaşında
Kadın ve Erkek
MAZRUF

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git