Hakkari saldırısından sonra Türkiye'nin her yerinde halk sokağa çıkıp öfkesini haykırırken, yer yer linçe dönüşecek şiddet eylemleri ortaya çıkarken; yine Türkiye'nin her yerinde pekçok grup da sokağa çıkmak yerine sessiz protesto yolları izliyor.
Siyah kurdela takmak, ışık söndürmek, e-posta ile tepkileri paylaşmak, hatta mevlüt okutmak farklı protesto eylemlerinden birkaçı...
Türkiye’de bu türden en geniş katılımlı protesto eylemi Susurluk kazasından sonra yapıldı. “Sürekli Aydınlık İçin 1 Dakika Karanlık” eyleminin mucidi Avukat Engin Cinmen’le bugün nasıl bir eylem düzenlenebileceğini konuştuk. Maraş, Sivas olaylarını hatırlatan Cinmen, “Şu ana kadar yapılanlar tam dozunda. Bu şekilde bırakılmalı” diyor. Genç Siviller de eylemleri 6-7 Eylül olayları gibi lince götürecek düzeyde “ayrıştırıcı” buluyor, “sessiz yas” daveti yapıyor. Ortamı “çok tatsız” bulan ve “siyah giymek” gibi eylemleri seçen Demokrat Gençlik’in büyük eylem planı ise şehitlerin 7’nci günü olan 29 Ekim’de mevlüt okutmak...
Avukat Engin Cinmen (Barış Girişimi üyesi)
Susurluk kazası sonrasında “Sürekli Aydınlık İçin 1 Dakika Karanlık” eyleminin mucidi Engin Cinmen, Hakkari saldırılarından sonra sokağa dökülen halkın protestosunu şöyle değerlendirdi:
“Bu olaylar uluslararası boyuta erişti. Dolayısıyla sivil tepkiler anlaşılabilir, ama yanlış yere yönlendirilmemeli. Çocukların, ortaokul-lise öğrencilerinin düşmanca bir hissiyatın içine sokulmaması gerekir. Çünkü Susurluk için gösterilen tepkiler değişikti, bu daha değişik bir olay.
“Yakın geçmişte yaşanan Kahramanmaraş, Sivas olaylarını biliyoruz. PKK meselesi zaten uluslararası boyutlara taşınmış. Şu anda yaşadıklarımızı artık bir yerde durdurmak gerekir. Sorun sokağa fazla taşınırsa, başka sorunlar yaşanır. Şu ana kadar tam dozunda. Bu şekilde bırakılmalı. Yan yana iki komşu; biri Türk, biri Kürt. Aynı apartmanın içinde yaşıyorlar. Bunların içine düşmanlık sokulması tehlikeli olur.”
Engin Cinmen, DTP Milletvekili Aysel Tuğluk’un sorunun üzerine gitmek için, Meclis’teki her partiden kadın milletvekillerinden oluşturulacak grubun çalışmalar yapması önerisine dikkat çekerek şöyle devam etti:
“Bugün tehlikeli şeyler yaşanıyor. Bu sürecin içinde bir Türk-Kürt düşmanlığından çok çekiniyorum. Hükümet ve hatta Genelkurmay da aynı endişeler içinde. Tepki olmalı ama bu tepki bir dinamiti ateşlemeye vesile olmamalı. Bir provokasyona vesile olmamalı. Barış Girişimi’nin içinde biz de bunları konuşuyoruz. Dün DTP milletvekili Aysel Tuğluk’un Radikal gazetesinde çok güzel bir yazısı çıktı. Bunun üzerinden gitmek lazım. Meclis’teki kadınlar hangi parti üzerinden olursa olsun bir grup oluşturmalılar. O yörenin milletvekilleri daha özellikli bir görevi üstlenmeli. Yani bu oluşumlar, protestoları çatışmaya yol açmayacak şekilde azami dikkati göstermede bir araç olabilir diye düşünüyorum.”
Turgay Oğur (Genç Siviller üyesi)
Genç Siviller üyesi Turgay Oğur da, kurdela takmak, ışık söndürmek gibi farklı eylem biçimlerini “ayrıştırıcı” bulduklarını anlattı:
“Biz ‘Sessiz yas’ diye bir bildiri yayınladık. Bu nümayişlerden mutlu değiliz. Bunların çok sekter, toplumu bölücü ve 6-7 Eylül olaylarında olduğu gibi insanları linç kültürüne iten ortama sürüklemesini istemiyoruz. Bunun sessiz bir yasla tutulmasını istiyoruz. Siyah kurdela takılması gibi tepkileri de doğru bulmuyoruz. Bunları çok ayrıştırıcı buluyoruz.
“Bayrak asılması da öyle. Komşunuzun bayrak asmaması ne demek, onlar terörü seviyor mu demek? Bizim birbirimize karşı böyle bir ispata ihtiyacımız yok. Ayrıca yapılan gösterilerin günlük siyasi hesaplaşmalara alet edildiğine şahit oluyoruz. Bu nedenle her eylem yarım yamalak oluyor. Bu durum da toplumu bölüyor. Yani biri siyah kurdela takıyor, diğeri ışığını söndürüyor. Siyah kurdela takan takmayana kötü gözle bakmaya başlayabiliyor. Ya da ışığını açıp kapatan göz ucuyla ışığını söndürmeyen komşuları tespit ediyor. Evine bayrak asmayan ya da diğerlerinden küçük bayrak asan, büyük bayrak asanlara oranla olan bitenden daha az etkilenmiş gibi bir mesaj mı veriyor? İspanya’daki gibi çok büyük katılımlı, 2 milyon insanın katılacağı bir organizasyon olursa katılırız, ama böyle biri Ülkücü işareti yapıyor, biri sloganlar atıyor. Biz bunlardan hiçbirine ait değiliz.”
Zekai Kıran (Demokrat Gençlik Genel Sekreteri)
“Yurt içinde ve dışında siyahlar giyinip tüm dünyaya yasımızı ve tek yürek olduğumuzu gösterelim” diyerek cep telefonları ve e-posta aracılığıyla duyurular yapan Demokrat Gençlik, merkezi Kocaeli’nde bulunan, üniversite öğrencilerinin ağırlıkta olduğu, ulusal çapta örgütlenmeye çalışan sivil bir girişim. Demokrat Gençlik Genel Sekreteri Zekai Kıran şunları söyledi:
“Çok ahım şahım işlerin peşinde değiliz; topluma faydalı işler yapalım, en önemlisi yaptığımız işleri ahlak temeli üstüne kuralım istiyoruz. Siyah giyme eylemi aklımıza geldi, arkadaşlar arasında yapalım dedik. Herkes telefonlarla, e-postalarla birbirine duyursun istedik. Amacımız, toplumsal yaşamın kalitesini arttırmaya yönelik çalışmalar yapmak. 29 Ekim’de Kocaeli’nde Kocaeli Üniversitesi öğrencileri ve diğer sivil toplum örgütleriyle ortaklaşa bir yürüyüş; hem şehitlerimizi anmak, hem PKK terörünü kınamak için eylem yapmayı düşünüyoruz. Hakkari Dağlıca’daki saldırının 7’nci günü olan olması nedeniyle, Kocaeli’ndeki camilerde mevlüt okutacağız.
“Bu olay çok farklı; hiç kimseye ‘siz sağcısınız-solcusunuz’ demiyoruz. Bu olayda toplumsal birlik arıyoruz. Bunu başaracağımıza da inanıyoruz. Bugün Türkiye’de çok tatsız bir ortam var. Ortak paydamız ayyıldız. Sadece ayyıldızlı bayraklarımız olacak. Sorun birlik beraberlik olmaması. Biz her anlamda birlik arıyoruz.”