Yüksek Öğretim Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, 30 yıl geriden başlamak üzere, hangi nedene dayanırsa dayansın, üniversite ile ilgisi kesilmiş olanlar için bir af tasarısı hazırladıklarını açıkladı. Bu tasarıda, terör suçlularından türban mağdurlarına ve hatta başarısızlık yüzünden üniversite iler ilişkisi kesilmiş tüm "mağdur"lara genel bir af çıkarılması düşünülüyor. Ve ekleniyor: "Bundan sonra af, maf yok; çünkü üniversiteden atılmak yok."
POST-MODERN BİR YÖK AFFI
Bundan böyle af olmayacak denilence, hemen klasikleşmiş af uygulamaları aklıma geldi. Haberin devamını beklemeden, “ böyle derler; seçim sath-ı mailine girilince, yine af ilanı verir; bundan sonra olmayacak” derler, demiştim. Ancak bunu düşünürken, af meselesine müthiş bir yenilik getirmeyi de ihmal etmediklerini gördüm: “ Bundan böyle af olmayacak, çünkü affı gerektirecek herhangi bir atılma nedeni söz konusu olmayacak. Af konusunun genel çerçevesini, süre ve koşullarını siyasilerimiz belirleyecekler” diye ekledi Prof. Özcan.
BAŞARISIZLIĞA KURUMSAL PRİM
YÖK AF TASARINSIN TÜRKÇE ÇEVİRİSİ
u şu anlama geliyor: “Üniversitede ne yaparsan yap; yeter ki gel, orda bulun. Sınav, ders, araştırma, bilimsel üretkenlik, akıl ve bilime öncelik tanımak gibi kavramlar seni zorlamasın. Dersten başarılı olup olmaman da önemli değil. Başarısız olsan da ne gam! Biraz daha ağır bir harç ödersin olur biter. Ya param yoksa? Başarısızlığın harcını cezasıyla ödeyememek gibi kusuru işlemenin cezası, gittikçe ağırlaşan harç-borç yükü olacaktır. Paran yoksa başarısız olmak senin neyine? Paran varsa, istediğin kadar ve istediğin sürece başarısız olabilirsin; çünkü üniversitede her koşulda atılmadan kalabilmen, cüzdanının kalınlığına bağlı.”
Peki, ya hem parasız hem de başarılı olursam benim başarısızlardan farkım olacak mı? Hayır, onlar başarısızlığı hak etmenin zekâtını, ağırlaştırılmış harçlarla ödeyecekler. Sen ise, zekâttan muafsın. Ama her iki durumda da sen, başarılı olmanın borcunu ödemeyebilirsin.
TERÖRE BULAŞMIŞSAM NE OLACAK?
Bir üniversiteli, “teröre şu ya da bu şekilde bulaşmışsa aftan yararlanabilecek mi? Sayın Özcan şimdilik bu konuyu da siyasilere bırakıyor. Ama açıklamalarından biz, “açılım”ın yanık kokusunu burada da alabiliyoruz. Bakalım, ilk sözü Başkan söylediyse, son sözü söyleyecek siyasiler de bu açıklamanın çerçevesinden ırağa düşmeyecekler. Çünkü “Kulak çekerek” Yüksek öğretimi yönlendirmeye çalışan siyasiler, herhalde söz konusu “açıklama”nın çerçevesini daha önceden biliyorlardır.
AF, BAŞARISIZLIK İÇİN Mİ, YOKSA SUÇ KAVRAMI İÇİN Mİ KULLANILIR?
Felsefe her kavramı yerli yerince kullanmamızı ve anlamlandırmamızı salık verir. Biz üniversitelerde bunu öğreniyor, bunu öğretiyoruz. “Af” kavramı, suçlar için kullanılır. Başarısızlık bir suç değil, bir kusurdur. İhmaldir, o işi yapamamaktır. Üniversitede başarısız olan bir öğrenci, cezalandırılmaz ama üniversiteyi de devam ettiremeyecek kapasitede olmadığı tescil edilir. Bu da onun üniversite ile ilişiğinin kesilmesi gibi doğal bir sonucu doğurur. Başarılı olan da, eğitimini tamamlar. Şimdi terör, kural dışı hareket gibi cürümleri işlemiş bir insan için kullanılan “af” kavramı, başarısızlığı kapsamına alamaz. Suç ayrı, başarısızlık ayrıdır. Bir alanda başarısız olan, başka bir alana kayabilir. Yoksa onun karşılaşacağı muamele, “af” değildir. “Af” tan söz edilecek yer, üniversiteler değil, hapishanelerdir.
TÜRBANI “AF”LA DOLANMAK
“Hukuku dolanmak” deyimiyle meşhur olan beyanın kapsam alanı, “türban”ın af kapsamına alınmasıyla genişletilmiş olmaktadır. Türbanın cürüm olarak görülmesi ayrı hata, bunun afla birlikte telaffuzu ise daha vahim bir hatadır. Üniversiteden atılmak nasıl ki “türban suçu”nun bir karşılığı olamazsa, üniversiteye afla geri alınmak da “türbanlı olmanın karşılığı” olmamalıdır. Türbanlı olup olmamak, suç ya da hak edişin ifadesi olamaz.
“Af”, öğretim üyelerinin üniversite ile kıymış oldukları Katolik nikahın, öğrenciler kanadındaki iz düşümüdür.