|
|
Julian Assange'la nasıl tanıştım.Kategori: Wikileaks | 0 Yorum | Yazan: A.Ulak | 14 Aralık 2010 21:43:45 WikiLeaks gizli karargahına ULAŞMAK oldukça uzun bir zaman aldı ve sorunsuz olmadı. Bu yıl, WikiLeaks kurucularından Julian Assange tarafından verilen ifadeleri dikkatli okuyunca, küçük örgütünün, bugüne kadarki en büyük gizli bilgi sızıntısı sayılabilecek ABD belgelerinden oluşan hazinesinin, en önemli müttefiklerimizden ABD ile olan ilişkilerimizin gerçeklerine, diğer şeyler yanında, derin bir bakış sağlayacağı sonucunu çıkardım.
Bir gazeteci olarak burada üstüne gitmeye değer bir öykü olduğunu düşündüm. Ilginçtir ki, çok değilse de gazeteciler arasında benim gibi düşünenler de vardı. Medyanın büyük kısmı, eski gazetecilik atasözü “Nuh’un kendisi, taşkından daha iyi bir haberdir” den giderek, Wikileaksde yayınlanmak üzere olan haberlerden çok, anlaşılmaz ve ilginç bir tip olan Assange üstüne yoğunlaşmıştı. Altı ay boyunca ileti ile yazışmalar, gizli toplantılar, gizli alışverişlerden sonra İngiltere’ye ziyaretim kesinleşti. WikiLeaks, güvenliği çok ciddiye alıyor, ve bunda haklı da. Her şeyden önce, geniş istihbarat ve ABD güvenlik aygıtları karşınızda dizildiğinde, güvenliğinizi önemsemek bir paranoyaklık değil. Sonuç olarak, Avustralya’dan geçen ay, belli bir yer adresi olmadan havalandım. Heatrow havaalanına vardığımda, belli bir tren istasyonuna, izlenmemek için önlemler alarak gitmem talimatı geldi. Orada, bir sokak telefonundan, daha önce güvenli bir yoldan bana ulaştırılmış bir numarayı aradım. Telefonun diğer ucundaki ses bana tek sözcükle yanıt verdi. Londra dışındaki tren istasyonunun adı. Bir bilet aldım, ve saatler sonra, kırsal İngiltere’de, rüzgarın süpürdüğü yağmurlu bir tren istasyonuna vardım. Diğer yolculardan yalnızca bir kaçı indi, ve platform hızla ıssızlaştı. Bir sonraki adımın ne olacağını merak ediyordum. Fakat biraz sonra, akşam gölgelerinin arasından, kasketi başına geçirilmiş, paltosunun yakası kalkık, belki görünmemeye belki de soğuktan ve rüzgardan korunmaya çalışan bir tip çıkıp geldi. . Kısaca selamlaştık ve kırsalda, Wikileaks’ın bir hayırsever tarafından sağlanmış ana üssüne uzun bir araba gezisine çıktık. Adamın kendisi tarafından karşılandım. Mütevazi ve alçakgönüllüydü, Üstünde bir T-shirt, altında eşofman pantolon vardı, çorapları delikti. Assange tören yapmıyor, hep göreve odaklı. Hemen işe giriştik. – çok yakında, dünyanın önde gelen gazetelerini de içerek şekilde, yayıma sürülecek, ABD’nin son derece hassas diplomatik sırlarla dolu bir belge seli. Yerleşim yerleri, işlerine son derece aykırı idi. Ev, Georgian zerafetinin bir örneği, sanayi öncesi dönemin bir kalıtı, özenle korunmuş ama 300 yıllık bir yapıyı korumanın zorluklarını da gösteriyor. Wikileaks’in işlem odasında, duvarlarda, kırmızı üniformaları içinde, imparatorluğun çoktan ölmüş savunucularının tabloları, aşağıya dizüstü bilgisyarlar, yazıcılar, teller, kablolar ve diğer aygıtlar yumağına bakıyor. Güvenlik bilinci yüksek Assange’ın, çoğu insanın gömlek değiştirmesinden daha sık cep telefonu değiştirdiği söyleniyor. Bu gerçekte bir alttan alma. Masanın üstü cep telefonları ile kaplı, ve yerlerde konfeti gibi SİM kartları dolu. Bir köşede ise Assange’ın sırt çantası var, bütün dünyevi varlığını taşıyor. Sabahları, kırsal alan kuş avlama tutkusunu tatmin eden İngiliz üst sınıfının silah sesleri ile yankılanıyor. Arada alçaktan uçan hava kuvvetleri jetleri pencereleri sallarken, muhtemel bir hava saldırısı hakkında şakalara yol açıyor. Yoğun baskı altındaki küçücük bir örgüt için, Wikileaks ana üssündeki hava, son derece sakin ve rahattı. En büyük belge yayımının öncesinde, ana çalışma alanı, belgeler formatlanır ve son dakika iletişimi ile iş birliği yapılan gazetelere gönderilirken, tuş seslerinin dışında çoğu kez sessizdi. WikiLeaks’in büyük bir gönüllüler ordusu olmasına karşın, iç çekirdekte son derece kararlı küçük bir grup var, hepsi, yalnızca giderlerinin karşılanması temelinde, gazetecilik ve medya ile iletişimden, bilgisayar programlama ve dillere çeviriye kadar değişen oldukça farklı becerilere sahip. Tam anlamı ile çok uluslu bir girişim bu, kahvaltı masasında yerkürenin her köşesinden şiveler duyulabilir, herkes kahvaltıya çıkmasa da. Wikileaks günde 24 saat haftada yedi gün çalışıyor yani anahtar kişiler için gece gündüz ayrımı yok. Assange gelince, o etkileyici bir kişi. Son derece zeki, açık sözlü ve kararlı. Kesinlikle para için yapmıyor bunu. Yoğun baskı altında biri için, son derece işine odaklı, ölçülü ve sakin. Tuhaf, yüksek egolu bir manyak olduğuna ilişkin haberlere karşın, bende, yumuşak huylu, esprili, sorunları tartışmaya, ve verilen öğütleri dikkatle değerlendirmeye hazır bir insan izlenimi bıraktı. O kesinlikle, siyasi ve medya zekası ile örgütünü küresel bir fenomen haline getiren, hatırı sayılır bir stratejik düşünür. Gizlilik temelinde görüşmelere girmiş olduğumdan, onun gözlemlerini yinelemek istemiyorum ama onu son derece sarıcı, düşünceli hoşsohbet buldum. Avustralya’daki siyasi gelişmelere yakın önem veriyor, daha fazla açıklığın teşvik edilmesinin önemini keskin bir şekilde algılıyor. En sık tema, vatandaşların, liderlerinin özel olarak da neler söyleyip düşündüklerini görüp duyması ile politik yaşamı dolduran ikiyüzlülük ve olumsuzluğun kesilip atılmasının gerekliliği. Gerçek şu ki, Assange, tam da eşek arılarının yuvasını tekmeledi. .O şimdi, İngiltere’de bir tutukevinde, İsveçe iadesinin sorgulanacağı mahkemeyi bekliyor. Cinsel suistimal suçlarından tutuklanıp, İsveç’e iadesi, kapıları ABD hükümetinin öfkesiyle yüzleşeceği ABD’ye teslim edilmesine yol açabilir. Moralinin iyi olduğu bildiriliyor, ve kendi kendine yetme yeteneği yüksek bir kişi olarak, bu zor durumlarla başa çıkabileceği içsel kaynakları da güçlü olmalı. Bu davanın sonucu ne olursa olsun bir şey açıktı. O, WikiLeaks sürekli saldırılara karşı kendisini nasıl savunacak, ve onsuz nasıl işleyecek konularını çok düşündü. WikiLeaks üzerindeki çılgınlık sürecek gibi görünmektedir. Şaşırtmalar, dönemeçler olacak ama WikiLeaks kalmak için burada ve hükümetler buna alışmak zorunda gibi görünüyor. Philip Dorling Canberra’lı bir yazar, Canberra Times’da Ulusal İlişkiler ve Savunma muhabiri, Fairfax’a katkıda bulunan bir gazeteci. Bu makale, 11 Aralık, 2010’da The Age gazetesinde yayınlanmıştır. | Çeviren: Deniz Günal
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|