"Sonunda bu iş bu, burada biter." dedim. Halkımızın yüzde 52 si sonunda şu Australya'lı adam sayesinde en azından biraz düşünmeye başlar. Hatta belki de bir çoğu "Tüh" bile der." Ya biz nasıl bu halk oylamasında "evet", i basmışız hay ellerimiz kırılaydı da..."
Ancak beklediğim tepki henüz gerçekleşmedi, hatta gariban Julian Assange’in bir Ergenekoncu olmadığı kaldı. Belki onu da dediler de ben izleyemedim. Çünki bunlarda sadece bir çene var. Dır dır da dır dır. Ekranlarda arz-ı endam ederler sıkıştıklarında hemen arapça bir şeyler söyleyip kuran ayeti diye de yuttururlar. Yuttururlar diyorum çünki ben hiç arapça bilmediğimden ne derlerse yutuyorum!
Şimdiye kadar bu cinsin geveze olmayanına hiç rastlamadım. Bu kez de kural değişmedi ve Wikileaksi de kendilerine benzettiler. Dünyanın tüm ülkelerinde bir bomba gibi patlayan skandal, ülkemizin hükümet kanadınca öfkeyle karşılandı. Sayın Başbakanımız kendisinin milyon dolarları olduğunu söyleyen bir gazetecinin yıllardır Ergenekon’dan içerde yattığı söyledi. Artık Julian duydu mu bilmem. Duymuşsa zavallının ödü kopmuştur mutlaka! Pardon? Hükümetimizin asall görevi de zaten öd kopartmak değil miydi?
Wkilieaks de haklarında belgeler açıklanan, karakter tahlillleri bile yapılan Recep Bey`den Bülent Arınç’a, Kürşat Tüzmen’den Dışişleri Bakanımıza kadar tüm kabile yerli yerinde. Pardon kabine diyecektim. Bunların taktikleri bu, suçlanınca hemen atlayıp karşı tarafı suçluyorlar. Ne ile suçladıkları hiç önemli değil, önemli olan tıpkı televizyon programlarında olduğu gibi laga luga yaparak yüksek perdeden konuşup kimseye yanıt hakkı bile vermemek. Hatta daha da da ileriye gidip, kendi yaptıklarını sanki karşı taraf yapmış gibi lanse etmek.
Şimdi de suçlu İsrail ile CHP oldu. Eh Amerika demek yürek ister tabii, patronları ne de olsa. “Mazallah bir işten atarsa bunları Türkiye Cumhuriyeti’nde kendilerine iş verecek tek kişi bile bulamazlar” demeyi ne kadar isterdim.
Hatta bir ara dedim de, ancak daha geçenlerde Star Televizyonunun haber programında çok ilginç bir bölümle karşılaştım. Muhabbir İstanbul’un Taksim Meydanı’nda gelip geçene bir soru yöneltiyor. Soru şu:
Wikileaks nedir? Hiç duydunuz mu? Sonuç inanılır gibi değil. Kimine göre yeni bir ilaç Wikileaks, kimine göre Beşiktaş’ın son transferi, hatta bir sabun markası bile olabilir diyor iki genç kız kıkırdayarak. Bir hanım teyze ise muhabire soruyor “Çizgi film kahramanı mı?”
Program tam 7.5 dakika böyle sürüyor. Ben “yok canım, hiç bu kadar da olur mu?” derken, doğulu bir vatandaşımız kapıyor mikrofonu ve “...ha evet şu o bilgisayar şeyi di mi hani Amarika’da” diyor. Sonra devam ediyor “Benim okumam yazmam yoktur ama bunu biliyorum” diyor. “İsrail yaptı bunu de mi, hep yalan atıyorlar Başbakan için hiç de inanmıyorum, yalan yalan”
Eğer bu program bir kurgu değilse, -ki hiç birşeyin göründüğü gibi olmadığını öğrenecek kadar uzun yaşadım-yani gerçekten de halkımız evlenme ve gözetleme programları dışında bir şey izlemiyor ve de çocuklarının gelecekleri bile artık onları ilgilendirmiyor ise durum gerçekten de çok vahim demektir..
Ancak neredeyse tüm medyanın hükümetin kontrolunda olduğu düşünülecek olursa, ve bu bizim gibi düşünenlere “hah sen istediğin kadar yırtın, bak işte görüyorsun halkın umurunda değil olanlar, sen neredesin onlar neredeler” kurgusuysa, bu iktidarın çok ama çok korktuğunun bir göstergesidir ki bu da tabii çok umut verici bir şey.
şule hanım, ne denli isabetli yazmışsınız. star tv yi nereden izlediniz. günlük programlarınız nasıl geçiyor.
tebrikler, her hafta yazabilseniz.