|
|
Yuh beyler!Kategori: Medya | 1 Yorum | Yazan: Haberci | 07 Aralık 2010 10:21:26 Cumartesi günkü öğrenci eylemleri sırasında, hamile kadın öğrencinin polis tekmeleri sonucunda karnındaki bebeği kaybettiği ortaya çıktı. Şimdilik köşe yazılarında konuyu 'ahlaki' açıdan da değerlendirmediler. Ancak, dünkü haberin ardından bugün yayınlanan bazı köşe yazılarında polis müdahalesine maruz kalan öğrenciler hakkında ağır ithamlarda bulunmaya devam etmeleri hamile kadın öğrencinin durumu hakkında ne düşündükleri hakkında fikir veriyor.
Akif Beki: Polise aslan baskıncıya kuzu Başbakan'ın Radikal gazetesi temsilcisi Akif Beki, gazetenin dünkü 'Öğrenciye aslan, holigana kuzu' başlıklı manşetini beğenmemiş. Kullandığı kelimelerden Başbakan'ın, AKP'nin ve Emniyet'in bu kadar eleştirilmesine öfkelendiği belli olan Beki, polis şiddetini meşrulaştırmak için öğrencilerin Dolmabahçe'deki toplantıyı basacaklarını iddia ediyor. Kullandığı kelimelerden öğrencilere dönük büyük bir nefretle yazdığı açık olan Beki, yazısında kullandığı "Polise aslan baskıncıya kuzu" başlığı ile Radikal'in dünkü manşetine ve birçok gazete ile gazeteciye cevap veriyor: "Radikal’in dünkü manşetine itirazım var. Çünkü hakkaniyetle bağdaşmıyor. ‘Öğrenciye aslan, holigana kuzu’ başlığı, bana göre sorunlu. Tek yanlı bakılmış, mukabili hesap edilmemiş. Ters çevirin, bulursunuz karşıtını: ‘Emniyete gaddar, vandalizme anlayışlı’ ya da ‘Polise acımasız, militana şefkatli’ veya ‘Otoriteye şedit, anarşizme hoşgörülü’ gibi." Akif Beki, 'Bu mu ileri demokrasi?' diye soranlara ise "İleri demokrasi, bazılarımız gerideyken olmuyor zira" cümlesi ile yanıt veriyor. Eyüp Can: Emniyet Müdür Yardımcısı orkestra şefi gibiydi Radikal'in "Öğrenciye aslan, holigana kuzu" manşetinin ardından belli ki Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can, durumu toparlamak adına bugünkü yazısında eylem yapan öğrencileri 'orantısız protesto' ile eleştiriyor. Can, Cumartesi günü Kabataş'ta görev yapan bir emniyet müdür yardımcısından ise 'orkestra şefi' olarak bahsediyor. Türkiye'nin çok büyük demokratikleşme adımları attığını, karakollarda artık işkence olmadığını, karakola gidenin karşılaştığı değişim karşısında şaşkına döndüğünü iddia eden Eyüp Can "Orantısız güç ve eyleme sıfır tolerans" başlıklı yazısında şu ifadelere yer vermiş: "Türkiye sistematik işkenceyi 'işkenceye sıfır tolerans'la çözdü. Şimdi sıra 'orantısız güce sıfır tolerans'ta. Peki ya orantısız protesto? Kabataş’ta bir emniyet müdür yardımcısı hem kendisine bağlı birimleri hem de protestocuları megafondan sürekli uyararak ve konuşarak resmen ikna etti. Demokratik bir protestonun güvenlik kaygısını zedelemeden nasıl yönetilebileceğini adeta bir orkestra şefi gibi hepimize gösterdi." Mümtaz'er Türköne: Karşımızdaki bulaşıcı bir pataloji Zaman gazetesinin ülkü ocakları kökenli yazarı Mümtaz'er Türköne, Cumartesi günkü polis vahşetine ilişkin en seviyesiz yazıyı kaleme almış durumda. Eylemcilerin hastalıklı olduğunu iddia edecek kadar dibe vuran Türköne, polisin "soğukkanlı, sabırlı ve tarafsız" davranarak bu 'hastalığa' bir hekim gibi yaklaşması gerektiğini yazıyor. Nazilerin muhaliflerine bakış açısını aynen yansıtan yazıda Türköne şu ifadelere yer veriyor: "Karşımızdaki bir patoloji. Aklı başında herkesin bu patoloji karşısında bir hekim gibi soğukkanlı davranması lâzım. Soğukkanlı, sabırlı ve tarafsız. En başta da devlet otoritesini kullanan polisin. Aksi takdirde bu patoloji bulaşıcı hale gelebilir. Üniversitelerdeki öğrenci kolektifleri, marjinal sol grupların bir araya gelmesiyle oluşuyor. Radikal sol ideolojik gruplar marjinalliğin en uç sınırlarında geziyorlar. Müşteri bulamıyorlar. Bu yüzden güçlerini bir havuzda toplayıp ses getirmeye, dikkat çekmeye çalışıyorlar. Mevcut halleriyle, günümüze özgü toplumsal patolojinin ürünlerini devşiriyorlar. Ciddî anlamda psikolojik yardıma ihtiyacı olan gençler, bu hastalıklı ideolojilerde kendilerinden bir şeyler buluyorlar. Bir araya gelip, dayanışma içine giriyorlar. Bu dayanışma, baş edemedikleri bireysel sorunlarına karşı onlara güç veriyor. Karşılığında o marjinal ideoloji bu sorunlu gençlerin üzerinden güç gösterisine girişiyor ve kendisine bir siyasal alan açmaya çalışıyor." Taha Akyol: Gençler hastalıklı, hükümet dikkat etmeli! Mümtaz'er Türköne ile orjini aynı olan Milliyet gazetesi yazarı Taha Akyol da bugünkü köşe yazısında, gençliği tedavi edilmesi gereken bir hastalık gibi gördüğünü bir kez daha gösteriyor: "Aşırı güç kullanımı hukuka aykırı olduğu gibi ‘pedagojik’ bakımdan da yanlıştır. Zira aşırı güç kullanımı gençlerde radikalizmi ve “polisle çatışma” psikolojisini tahrik eder. Bu yüzden “önleyici” olmaz, aksine, 'zincirleme reaksiyonlara' yol açar." Erdoğan'a Abdülhamit hatırlatması Yazısında hükümete uyarılarda bulunmayı da ihmal etmeyen Akyol, Abdülhamit döneminden örnek veriyor: "Hükümete şunu hatırlatmak isterim: İktidar yılları uzayıp gittikçe muhaliflerin tahammülü azalır! Bu, sosyal psikolojik bir tespittir. Saltanat rejiminde bile mesela Abdülhamid, Başkâtip Ali Cevat Bey’e “Bir hükümdarın taht müddeti uzadıkça hoşnutsuzların öfkesi de artar” diye söylemişti."
Yorumlardeniz
{ 07 Aralık 2010 11:13:17 }
kağıttan kaplanın kağıttan çakalları
Diğer Sayfalar: 1. anlamıyorlar ki insanılık onurunun sahipleri var çocukları yerlerde sürükleyerek, gençlerini tekmeleyerek, tuttuğunuz köşe başlarında korku baronlarına yalakalık yaparak, insanlarınızı küçümseyerek aslında ayaklar altına aldığınız kendi insanlığınız.
Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|