Kadın Öykülerinde Avrupa kitabı bir İngiliz yayınevi tarafından İngilizce yayımlanacakmış. Çok sevindim. 24 kadın yazarın öykü dünyası bir başka dilde dolaşıma girecek demek ki. Acaba bu öyküleri İngilizce okuyacak kadınlar ne düşünecekler bu kitap için? Kadınlar birbirlerinin dünyasını, dilini, geçmişini, geleceğini... merak ediyor mudur?
22 Kasım, pazartesi
Okulda kitap okuma olanağım olmuyor. Yine de yanıma şiir kitabı ve dergiler alıyorum. Başlarda öğretmenler odasında Türkçe bir şey okumak dikkat çekiyordu. Almanca konuşulan bir ortamda Türkçe kitap ya da dergiyi yadırgasalar da öğretmen arkadaşlarım buna alıştılar.
Otobüste ve metroda da yanımda kitap ve dergi yoksa nasıl sıkılıyorum, nasıl. Dersler arasındaki boşluklardan yararlanıp okuyorum. Her fırsatı değerlendiremezsem okunacak kitap ve dergilerim birikecek, sonra altından kalkamayacağım. Gecikerek okuma da günü gününe edebiyatı izleme olanağımı kesintiye uğratacağından hep okuma fırsatları yarattığım içindir ki, şiir ve yazın dünyasıyla aramda açılmalar olmadı hiç.
23 Kasım, Salı
Ensi Batur’un denemeleri, yani “Özel Ansiklopedisi” nin devamı, Hâneberduş. “Kediler Krallara Bakabilir”den başlayarak 30 yıla yakındır sürdürdüğü özgün denemeler. “tüh”, “çüş”, “oha”, “ hey(t)”, “Kaynana Zırıltısı”, “Havalı Korna”, “Matkap”, “Cep Telefonu”, “Kalaycı”, “Charivari”... ele aldığı deneme başlıkları. Atlar üzerine özgün bir çalışma kitabın sonunda yer alıyor: “Durmadan bir şeyler yaz”dığına bakılırsa onun, “bütün bunları hakkını vererek gerçekleştiriyor” olması çok doğal.
Titiz ve işine saygının ötesinde sürekli yeni bilgilerle kendini donatan da bir yazar Enis Batur. Onun yazdıklarından ne çok şey öğrendim, öğreniyorum.
24 Kasım, Çarşamba
“İngilizce didaktik, Fransızca estetik, Rusça erotik, Almanca etik, Türkçe liriktir” türü saptamalar neyi anlatır okura.
Şair Bâki Ayhan T. Mühür dergisinde sürdürdüğü “Not Alınız” başlıklı günlüğümsü değerlendirmelerinde böyle, fazla bir şey söylemeyen şiirler yazmayı seviyor. Ya da “Postmodernizm” “...modernizmin posasıdır” türü yakıştırmadan ne anlamak gerekiyor?
25 Kasım, Perşembe
Yalnız şairler düşünmüyordur ölümü; ölüm herkes için çünkü. Ama, en çok şairler, yaşlanmaya başlayınca, ölümle yüz yüze gelmenin (ölüme yaklaşmanın) sıkıntısını, acısını, hüznünü şiire dökmeden yapamıyorlar:
Mühür dergisinin Kasım Aralık sayısında Hilmi Haşal, yaşlanmadan, ölüme yaklaşıyor olmaktan yakınıyor “Tuhaf Ama Gerçek” şiirinde:
“Yolculuğum bitiyor, belli varış istasyonum; karıncalar...
-insan olacakları sezinleyendir bazen, tuhaf ama gerçek-
bilmek sezgiyi güçlendiren bir şey, hele ki tükendikçe tan
eksiliyorum örselenmiş korkuyla öteye dair, işte son; son” .
Bu içe işleyen dizeleri şu bitiriş dizeleri izliyor:
“yolculuk bitiyor, belli varış istasyonum, güneş dil dökmüş...
daha ne olsun, zaman diz çökmüş, yer altı yurduna iniyor söz
varlığım yokluğuma hazırlıkmış ta baştan, tuhaf ama gerçek”
26 Kasım, Cuma
Rahime geldi. Gece yarısı havaalanı nasıl da ürperti veriyor bana. Yorgun yüzleri gördükçe, içim sıkılıyor benim de öyle göründüğüme.
Acısı hafifler mi insanın? Uzaklaşılır zamanla acıdan, hafifler de elbette ilk günlerdeki gibi olmaz hiçbir şey.
Giden bir abi olunca, kardeşlerin sakinleşmeleri kolay değil. Yaşlılığı yaşamış insanların yakınları için hafifletici nedenler hep vardır ama gençlerin ölümünü hafifletecek ne olabilir ki?
Şairlerin genç ölmeleri makbul sayılırdı eskiden. Uzun yaşayanı daha da makbul bana göre. İşte İlhan Berk, Dağlarca, Arif Damar... Uzun yaşamları boyunca hep verimli oldular.
Rahime geldi, acısı dağılacak gibi değil.
27 Kasım, Cumartesi
Kadın Öykülerinde Avrupa kitabı bir İngiliz yayınevi tarafından İngilizce yayımlanacakmış. Çok sevindim. 24 kadın yazarın öykü dünyası bir başka dilde dolaşıma girecek demek ki. Acaba bu öyküleri İngilizce okuyacak kadınlar ne düşünecekler bu kitap için? Kadınlar birbirlerinin dünyasını, dilini, geçmişini, geleceğini... merak ediyor mudur?
Avrupa’daki kadının dünyasını en çok Batı ülkelerinde yaşayanlar mı merak ediyordur? Sorular pek çok.
28 Kasım, Pazar
Tüm gün evdeydik. Ben Onur Caymaz’ın yeni öyküleri Gece Güzelliği’ni okudum. Rahime de kendine göre işler buldu. Öykü dünyası ile günlük yaşam bazen ne çok paralellik gösteriyor. Hepimizin davranışlarının öyküsel bir yanı var ki, öykü gerçekle düş ve kurmaca arasında farklı bir yol ve dil buluyor kendisine. Anımsatmalar, benzetmeler, çağrışımlarla gelişen bir dünya bu dil ve anlatım.