Yeni Şafak Gazetesi yazarı Akif Emre, Diyanet İşleri Başkanlığı görevinden Ali Bardakoğlu'nun alınarak Mehmet Görmez'in getirilmesine ilginç bir yorum getirdi. Emre, devir teslim töreninde Görmez'in şu sözlerinin özel bir anlamı olduğunu iddia etti: "Dünyadaki tüm Müslümanlara, yeryüzünün tüm mazlum milletlerine, tüm Müslüman azınlıklara hizmet ilkesinden hareket edeceğim".
Emre'nin iddiasına göre bu sözler ulus devlete imparatorluk misyonunu giydirmeye çalışan yeni yönetimin diyanet anlayışını gösteriyordu. Eski diyanet işleri başkanı ulus devlet sınırları içerisinde dini anlayışa sahip iken yeni başkan bu misyonu aşan bir söylem kullanıyordu. Akif Emre'ye göre bu sözler hilafet kurumunun hafızasının yeni formlar ile ortaya çıkmasıydı.
Akif Emre şöyle söyledi: "Bir ulusdevlet olarak Türkiye'ye imparatorluk gömleği giydirmeye çalışan yeni söyleme çok da uygun bir dil kullanmış. Laik bir devletin bir kurumu olarak adeta uluslararası dini rol üstlenmesi devletin kuruluşunu borçlu olduğu başka bir uluslarötesi ya da ulusüstü kurumun işlevini hatırlatıyor. Görmez'in, böyle bir niyetinin olmadığı muhakkak olsa da, Türkiye'nin adeta ilga edilen hilafet rolünü hatırlatan bir dil kullanmasını tarihi hafızanın yeni formlar içinde ortaya çıkması olarak mı okumalı?"
KÜRT SORUNUNU DİYANET ÇÖZER
Emre'ye göre yeni diyanet anlayışı Kürt meselesini de dini yollarla çözmeyi hedefleyebilirdi. Kürt meselesinin kaynağının hilafetin ilga edilmesi olduğunu iddia eden Emre'ye göre dini yollarla Kürt meselesini çözmek imkanlıydı.
Emre, yeni diyanet anlayışının bürokratik engellerle ve klaisk devlet anlayışıyla ters düştüğünü söylerken şu yorumu yaptı: "Diyanet'in, hem yapısı hem fonksiyonu itibariyle değil hilafetin yerini alması devlet kontrolü dışında bir din anlayışının gelişmesine bile engeldir. Tek tip vatandaş modeli gibi tek tip modern din anlayışını temsil eden Diyanetin küresel rol üstlenmesi bünyeye dar gelecek gibi görünüyor.
Postmodern hilafet misyonunu hatırlatırcasına uluslararası role soyunan bu kurum memleketin dahilinde yaşanan temel sorunda, en azından söylem olarak, aynı misyon çerçevesinde rol alabilecek mi? Bunun söylemden öte, Diyanet'in bürokratik yapısını aşan bir siyaset tartışmasını göze almak anlamına geleceği muhakkak..."