|
Ata'dan kısa alıntılar. Kategori: Araştırma | 0 Yorum | Yazan: Mustafa Alagöz | 12 Kasım 2010 23:44:06 Tarihsel kişilikler zamana aşkın fikirler üretip hayata geçirdikleri için ölümsüzdürler. Aslında ölümsüz olan hakikatlerdir. Bunlar zamanın koşullarına göre uygulama alanı bularak yeniden yorumlanır ve zenginleşirler. Ne yazık ki tarihin bir de olumsuz diyebileceğimiz bir yasası vardır; Bu eylemler ve fikirler birileri tarafından çıkara, politik amaçlara uygun olarak çarpıtılırlar En iyi haliyle kişiler kendi kavrayışlarına indirgeyerek kendi cılızlıklarını tarihsel kişilerin otoritesine sığınarak örtmeye çalışırlar. “Doğurmayan ölür” diye bir kadim özdeyiş vardır. Tersinden okursak şunları söylemek mümkün. Eğer güçlü fikirleri kuru kuruya tekrarlarsanız onu yozlaştırırsınız. Önemli olan bu fikirlerin evrensel gücünü kullanarak yeni fikirler üretebilmektir. Yeni fikir üretmeyen tekrara düşer. Ya da birilerini yücelttiğini zannederken salya sümük, vıcık vıcık öygüler dizer. Ek olmak bir zavallılıktır, önemli olan Hak olmaktır. Atatürk’ün ölüm yıldönümünde ve diğer önemli tarihsel günlerde bir takım içi boş güya övgüler ortalığa serildi. Atatürk’ün tefekkür dünyasına, ilgi alanın boyutlarına işaret eden birkaç alıntı: Doğrudan onun söylemleri: Alıntılar “Bu dakika zihnimde hiçbir acının karanlığı olduğunu kabul etmek istemiyorum.
Şimdi takdir etmek isterim ki , hayatın saadeti ve sevincin zamanı, anlayış tarzına bağlıdır.
Bu teori genel olmasa bile benim için takibi lazımdır. Çünkü bu felsefi teori olmadıkça hayatımın son nefesine kadar bir an sevinç görmek anlamsız olur.(1. cilt. 15-Mart 1904)"
* * *
"Bir adam ki büyük olmaktan bahseder, benim hoşuma gitmez. Bir adam ki memleketi kurtarmak için evvela büyük adam lazımdır der ve bunun için bir de kendine örnek seçer, onun gibi olmayınca memleketin kurtulamayacağı kanaatinde bulunur; bu, adam değildir. ”
"….Büyük odur ki hiç kimseye iltifat etmeyeceksin, hiç kimseyi aldatmayacaksın, memleket için hakiki ülkü ne ise onu görecek, o hedefe yürüyeceksin, herkes senin aleyhinde bulunacaktır, herkes seni yolundan çevirmeye çalışacaktır. İşte sen bunda mukavemeti (direnci) yok eden olacaksın, önüne sonsuz engeller yığacaklardır, kendini büyük değil, küçük, zayıf, vasıtasız, hiç kabul ederek, kimseden yardım gelmeyeceğine inanarak bu engelleri aşacaksın. Ondan sonra sana ‘bu yüksek’ derlerse, bunu diyenlere de güleceksin! (Cilt 3, S.28. Hatıra defterinden.)" * * *
"Musa, Mısırlıların kamçıları altında inleyen Yahudilerin bu baskı ve esaretten kurtulmaktan ibaret olan eğilimlerini ortaya çıkardı.
İsa, zamanının sonsuz sefaletlerin gördü ve umumi ıstıraplar devrinde ortaya çıkmaya başlayan şefkatperverlik lüzumunu din halinde tercüme edip anlatmanın yolunu bildi. … Özetle, insanları istediği gibi kullanan kuvvet, fikirler ve bu fikirleri kişiselleştirip yayan kimselerdir.(‘Subay ve kumandan’ ile Konuşmalar. 1914)" * * *
“Allahı inkar Mümkün mü” eserini bitirdim. Bütün feylesofların çeşitli dinlere mensup naturalistleri, akılcıları, materyalistleri, hukukçuları, düşünürleri, tasavvufçuları ruhun varlığın ve yokluğun, ruhun ve cismin bir veya ayrı olup olmadığını, ruhun kalıcı olup olmadığını inceliyor.
Bu incelemede, bilim ve fenne dayananları makbul. İmam Gazalı, ibn-i Sina, ibn-i Rüşd gibi önde gelen Müslüman din adamlarının açıklamaları da sıradan açıklamalardan büsbütün başkadır; yalnız ifadelerinde çok rumuz var. Dindar düşünürler; kuralları, ilim, fen ve felsefeyi, şeriatın açıklamalarını yorumlamak için evirip çevirmeye gayret etmişler. (Bütün eserleri, cilt 2. -‘günlüklerinden; 3 Aralık 1916’-)
* * *
…Milletler işgal ettikleri arazinin hakiki sahibi olmakla beraber insanlığın vekilleri olarak da o arazide bulunanlardır. (Ankara’da eşraf ve ileri gelenlere konuşma: 29.12.1919, C.6) Fakat efendiler …. Her halde alemde bir hak vardır. Ve hak, kuvvetin üstündedir. (agy)
* * *
Hiç bir zafer gâye değildir. Zafer, ancak kendisinden daha büyük olan gâyeyi elde etmek için gerekir en belli başlı vasıtadır. Gâye, fikirdir. Zafer, bir fikrin istihsâline hizmeti nispetinde kıymet ifade eder. Bir fikrin istihsâline dayanmayan bir zafer pâyidar olamaz. O, boş bir gayrettir. Her büyük meydan muharebesinden, her büyük zaferin kazanılmasından sonra yeni bir âlem doğmalıdır, doğar. Yoksa başlı başına bir zafer, boşa gitmiş bir gayret olur. (16/Eylül/1921)
* * *
Ey millet, allah birdir, şanı büyüktür.
Allah'ın selâmı, âtıfeti, hayrı üzerinize olsun. Peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a.s.) Efendimiz hazretleri, Cenâb-ı Hak tarafından insanlara hakâyık ve akâid-i kat'iyyeyi (kesin inançları) telkin etmek için me'mûr olmuştur (görevlendirilmiştir), mersûl olmuştur (gönderilmiştir). Peygamberimiz Efendimiz hazretlerinin delâlet-i peygamberânesiyle tesis etmiş olan dînimizin kanûn-i aslîsi cümlenizce mâlumdur ki Kur'an-ı azîmüşşânın ihtivâ ettiği nusûhtur (öğütlerdir). Bu nusûha istinâden tesis etmiş olan dinimiz 1300, bu kadar seneden beri âlem-i beşere feyz-i rûhânî vermiş son dindir ve dîn-i ekmeldir. Çünkü tabiata, akla, mantığa tamamen muvâfık, mutâbık ahkâmı ihtivâ eder. Filhakîka böyle olması ve en son din olabilmesi için bu mezâyâyı âliyeyi (yüksek meziyetleri) câmî bulunması (içine alması) icap eder. Çünkü aksi takdirde kavânîn-i ilâhiye (ilâhî kanunlar) beyninde tezat olması lazımdır. Zira bilcümle kavânîn-i dîniyeyi yapan ve kuran Allah Azîmüşşân'dır.
Atatürk'ün Balıkesir Zağnospaşa Camii'nde Hutbesi (7 Şubat 1923 Balıkesir)
Yorumlar
Henüz Yorum Yazılmamış
Yorum Yazın
|
|
|