Bitlis'in Hizan kasabasının bir dağ köyündeki yeni mezun genç bir öğretmenin gerçek yaşamını romanına taşımış Deniz Günal. Kahramanları ve romanda geçen tüm olaylar gerçek. Sıcak, samimi bir anlatım kitabı nasıl da okutuyor elden bırakmadan. İnternet üzerinden yazışarak oluşturulmuş bu kitap. Dağ köyünde öğrencilerini okula kazandırmaya çalışan, onlara okuma-yazma öğretmek için didinen idealist öğretmenin dünyasına ışık düşürüyor bu farklı roman.
4 Ekim, Pazartesi
Bugün de yok Akatalpa ve Varlık. Postadan dergi, kitap çıkmayınca dünya başıma yıkılıyor.
5 Ekim, Salı
Rodop Türk Halk Masalları, 1963’te Sofya’da basılmış. Bulgaristan’da yaşayan Türk azınlıktan derlenmiş masallar. “Masallar genç, ihtiyar, kadın, erkek, tahsilli, tahsilsiz kimseler tarafından anlatılmıştır. Maasllardaki büyük çeşitlilik bundan ileri gelir. Muhteviyat, konu ve üslûp bakımından farkları, anlatanların anlayış, kültür, dil özelliklerinden ve anlatma yeteneğini aksettirektedirler.”
Bu otantikliği korumak için “yazı dilinin kurallarına” uyulmamış. Bilimsel bir tasnif yapılmamış, okumayı kolaylaştırmak için altı gruba ayrılmış. Bulgaristan’daki büyük göçün ardından hâlâ bu tür masal derlemeleri, Türkçe yayınlar... yapılıyor mu acaba? Bir dönem ne zengin bir Türk kültürü vardı Bulgaristan’da. O zenginlikten geriye ne kaldığını hep merak ettim. Bu masallarda farklı bir tat buldum, bizden ama daha çok bize benzeyen masallar bunlar.
6 Ekim, Çarşamba
Evet, korkulan oldu, kanser ve her yere yayılmış. Rahime’ye bilet arıyoruz. Sonbahar Tatil nedeniyle yer bulmak olanaksız gibi.
Hastanın ömrü, yaşadıkları gözümün önünden geçiyor bir bir; başka türlü bir yaşamı olsaydı ömrü uzar mıydı? Sözün bittiği anlardayız şu sıra. Ne kendimizi, ne de öteki kardeşleri teselli edebiliyoruz.
Rahime’nin elinden telefon düşmüyor ve sürekli haber almaya çalışıyor, abisinin sesini duymaya çalışıyor. Evdeki kasvetli havayı dağıtamıyor sonbaharın güzelliği.
7 Ekim, Perşembe
Deniz Günal’ın Dağ Çiçekleri kitabi geldi. Farklı bir roman. Şiir yüklü. Bitlis’in Hizan kasabasının bir dağ köyündeki yeni mezun genç bir öğretmenin gerçek yaşamını romanına taşımış Deniz Günal.
Kahramanları ve romanda geçen tüm olaylar gerçek. Sıcak, samimi bir anlatım kitabı nasıl da okutuyor elden bırakmadan. İnternet üzerinden yazışarak oluşturulmuş bu kitap. Dağ köyünde öğrencilerini okula kazandırmaya çalışan, onlara okuma-yazma öğretmek için didinen idealist öğretmenin dünyasına ışık düşürüyor bu farklı roman.
8 Ekim, Cuma
Sonbahar Tatili, benim için altıncı dersten sonra başladı. Okuldan kurşun gibi çıktım ve içimdeki çağlayanların türküsünü söyleyerek eve geldim.
Güneş, Ayvalık güneşi. Bu tatili iyi değerlendirmeye çalışacağım: Kütüphanelere dadanacağım sıkı bir biçimde. Türk Edebiyatında Viyana için eksiklerimi Berlin’de ne kadar giderebileceğime bakacağım. Bir yandan da dostlarıma ve sahaflara haber vereceğim aradığım kitapları, metinleri. Ortaya kapsamlı bir kitap çıkacak gibi gözüküyor.
9 Ekim, Cumartesi
Çipura ve rakı! Mevsim salatası ve patates! Pilaki, kavuz, beyaz peynir...
Dostların sofrasındayız.
Dertlerden, sıkıntılardan kurtulma çabası içindeyiz. Ama olmuyor. Başka sıkıntı ve sorunlar dökülüyor sofraya. Rakı ve balık keyfimi kaçırmıyor ama onların keyfine bir şeyler oluyor. Çözümü yok bazı şeylerin, onlar yaşanacak, başka çaresi yok. Yine de sofraya Ayvalık... da geliyor içimizi ısıta ısıta. Güzel sofralar her zaman neşeyi korumuyor nedense.
10 Ekim, Pazar
“Yaşamın Soğuk Takısı”: Geçen yıl Nobel’i alan Romen asıllı romancı, şair Herta Müller’in yaşamını ele alan serginin başlığı böyle. Yazarın yaşadığı ortamı, çocukluğunu, yetiştiği çevreyi, okuduğu okulları, yazmaya başladığı yılları,ürünlerini yayımladığı dergi, gazete ve kitapları... fotoğraflarla, mektuplarla, gazete kupürleriyle, diplomalarıyla ve başka belgelerle gözler önüne seriyor. Bir yazarı tanımanın en iyi yolu bu tür belgesel gezilere çıkmaktır sergiler yoluyla.
Literaturhaus’un küçücük salonu tıka basa belgelerle doluydu ama belli bir sıra izlenince yazarın kendi sesinden yaşamı da size eşlik edince, kitaplarını okuduğunu ve yazdıklarını sevdiğiniz bir yazarla tanışmanın ve yazma serüveninin yakın tanığı olmaktan mutluluğuyla sergiden ayrılıyor meraklı okurlar.