A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Asimilasyon

Kategori Kategori: Berlin Günceleri | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Gültekin Emre | 18 Ekim 2010 00:44:33

Cumhuriyet gazetesinde haber olarak yayımlandı Thilo Sarrazin'in kitabına karşı gösterdiğim karşı çıkış. Türk kadınlarının değişmediğini savunuyor ve ezildiğini söylüyor kitabında bu beyefendi. Değişme ve değişmeme görecelidir. Alman halkı hızla değişiyor mu? Geleneklerinden kopuyor mu? Alman köylüsü geleneğine sahip çıkmıyor mu? Bir başka toplumun içinde yaşayan yabancılar geleneklerine sarılmışlar çok mu?

13 – 26 Eylül
 
13 Eylül, Pazartesi
 
Ne çok aydın oy kullanmaya gitmemiş. Boykot değil, önemsemediğinden. Bir de tutmuşlar erkenden Kenan Evren’le birlikte öteki kuvvet komutanlarının yargılanması için savcılıklara dilekçe vermişler yığınsan bir halde. Umarım başarılı olurlar ve yargılanmalarını sağlarlar o zalimlerin.
 
Asıl üzücü olan ise CHP Genel Başkanı Kılıçdaraoğlu’nun oy kullanamaması. İhmalkârlık ve zamansızlık onun oy kullanamamasını getirdi. Günlerce hayır kampanyası yürüt, oy kullanmaya gelince kullanamama.
 
Ne acı!
 
Türkiye işte böyle bir ülke! Ne düşüneceğimi bilemiyorum. Can sıkıntısı ise diz boyu.
 
 
14 Eylül, Salı
 
Bugün bu şiir çıktı birden bire.
 
MÜHÜR
 
Hatırladıkların ne ki unuttuklarının gölünde bir güldeste
Yansıyıp duran hayallere kaptırıp kendini geldin nerelere
 
Bir figür değildi anne, yalnızlık abidesi köyde, kentte
Dar odalarda hayal eğiren bir pencere önüydü dünyaya açılan
Baba ne asker, ne gurbetçi dünyayla ilişkisini çoktan kesmiş
Nerde coşkulu akşam yemekleri, tatil düşleri toz bembe
Baba dağların, köy odalarının radyosu, televizyonu sattığı kitaplarla
Yarın ne kadardı, geçmiş nerede kalmıştı, gün nereye gidiyordu
Kınalı elin aşkı babanın yüreğine ne kadar sevda işlerdi
Geriye bir mühür kaldı kullanılmayan, bir de kocaman bakır bir kazan
Geceyle gündüz fark etmiyor düşün yoluna ayna tutmaya
 
Bir aile fotoğrafımız olsa da Eyfel gibi boynuma asılsa
 
 
15 Eylül, Çarşamba
 
Ceviz toplamaya gittim Rahime’yle.Kanal boyundaki ceviz ağaçlarının altına dökülen cevizleri topladık. Kimisi kabuğundan ayrılmıştı, kimisi kabuğunu bırakmak istemiyordu.
 
Kanal boyu bayram yeri gibi değil ama spor yapanlar için bulunmaz bir mekân; sessiz, yemyeşil.Bana da düşler kurduruyor bu enfes yol ve şiirler yazdırıyor. Cebimde küçük defterime durmadan notlar alarak, aklıma gelen dizeleri yazarak yürüyorum her gün.
 
Rahime cevizleri yatak odasının pencere kenarına serdi kurumaları için. Evi hafif bir ceviz kokusu sardı.
 
Nasıldı o şarkı?
 
“Ceviz oynamaya geldim odana”.
 
Ceviz oynamanın cinsel bir anlamı  yok mu? Olmaz mı?
 
 
16 Eylül, Perşembe
 
Cemal Süreya’nın biçemini kapmak için değil ama dilinden çok şey öğrenmek için bir kez daha okumaya başladım 999. Gün’ü(1991).
 
 İlk gün şunları yazıyor ve yapmak istedikleri için ipuçları veriyor:
 
“Biliyorum, sürekli yazmak bir serüven, yazmaksa bir tören. Günce değil. Tarihler belirsiz. ‘1. gün’, ‘2. gün’... ayırma çizgisi olarak da kabul edilebilir. Yine de günce. Çünkü her gün yazacağım. ‘3. gün’den sonra ‘6. gün’e geçmişsem, demek aradaki iki günü de yazmışım, ama yayımlamayı uygun görmemişim. Onlar yayımlandığı gün ben hayatta olmamalıyım.”  
 
Editör bu cümleden sonra not düşmüş yayımlanmayan güncelerin bulunamadığına ilişkin. Acaba yazdı da bulunmadı mı, yoksa yazmadı mı? Bunu bilmenin olanağı yok herhalde.
 
 
17 Eylül, Cuma
 
Salâh Birsel’in ki mektubunu buldum. Biri 4 Ağustos 1994’te, öteki 1 Mayıs 1995’te yazılmış. Şiir-lik’i övüyor: “Şiir-lk gerçek bir şiir dergisi. Sizleri kutlarım. Dergiyi düzenli olarak alıyorum. Bugün de 5-6. sayıları geldi.” diyor.
 
Salâh Birsel’in 27 şiirin yayımlamışız. Neredeyse iki sayıda bir onun şiirine yer vermişiz 
 
Başlarda dört sayfa olan, sonra sekiz sayfa olarak okurla buluşan Şiir-lik’i küçümsememiş ve bizi hep desteklemiş Salâh bey. Buna bir kez daha seviniyorum yıllar sonra. Şimdi benim yapmam gerek şey, onun bu dergide yayımlanan şiirlerinin kitaplarına girip girmediğini saptamak ve girmedilerse bunu bir yazıyla duyurmak. Toplu şiirlerini yayına hazırlayacakların dikkatini çekmek.
 
 
18 Eylül, Cumartesi
 
Ressam Akbar Behkalam’ın doğum günü yine çok görkemli oldu Frezdorf’daki sarayında.
Berlin’den tam yüz kilometre uzaklıkta, Hamburg yolunda, küçük bir köyün en büyük evine ve arazisine sahip Akbar.
 
Saraylar kitabında da adı geçiyor Ferzdorf sarayının. Kalabalıktı elbette. Yemekleri saymaya gücüm yetmez, tatlıları da. Acem semaveri bir orduya yetecek kadar büyüktü. Sarayın önündeki söğütler dereyle öpüşüp duruyordu. Sonbaharın doğaya vurduğu o enfes damga görülmeyecek gibi değildi. Yolda yağmur serpiştirdi ama köy günlük güneşlikti.
 
Doğum günlerinin ayrı bir törenselliği var insanın içine sevinç dolduran.
 
 
19 Eylül, Pazar
 
Nihan hanımın yayımlanmamış romanını okuyorum. Bir romanı yayımlanmadan okumanın keyfi (bu sözcük ne kadar ayağa düştü mankenlerin dilinde) bambaşka.
 
Yayımlanınca kitabı paylaşan çok oluyor elbette. Yayımlanmadan özel mülkiyete geçmiş gibi. Bildiğimiz polisiyelerin dışında, enfes bir kurguyla örülü ve nasıl pırıl pırıl bir dil işçiliğiyle sürükleyip götürüyor roman; elimden bırakamıyorum. Her kahraman bilye gibi saçılıyor önce. Sonra cinayet işleniyor ve onda sonra da saçılan bilyeler bir bir toplanıyor (avlanıyor). Öteki romanlarında da öyle ve tüm yayımladıkları bir biçimde iç içe geçiyor kahramanlarla, mekânlarla...
 
Dosya bitmese, hiç bitmese diyorum içimden.
 
 
20 Eylül, Pazartesi
 
İlhan Berk,
 
 “Dil ‘ben’i bozguna uğratır.
Derin hiçliğe gömülerek ordan bakar.
Şiir, bu bozgunu, bu kral yolu arar.” Diyor.
 
Öyleyse,
 
“Şiirin hayatı diptedir.
Çölde.”
 
Öyle mi?
 
 
21 Eylül, Salı
 
İlhan Berk okumaya devam: Bir kez daha Logos (1996).
 
“Şiir, dilin alışılmadık bir biçimde kullanılışında
 baş verir.
Bu dil bulunmadıkça yoktur.
Şiir, bu dilin kullanılışıdır da diyebiliriz.”
 
Peki, şiirin temel harcı  sözcükler?
 
    “Sözcükler suç işlemeden, aç kalmadan, acı çekmeden, seviş-
meden kendilerine gelemezler.
     Bunun için bizim gidip ellerinden tutmamızı beklerler.”
 
Onun için:
 
“Şiir bir bakıma ağacı yapraklarından görmeye çalışmaktır.
Şiire yaklaşımımızda bunu her zaman yaparız.
Her şey orda yatar.”
 
 
22 Eylül, Çarşamba
 
Cumhuriyet gazetesinde haber olarak yayımlandı Thilo Sarrazin’in kitabına karşı gösterdiğim karşı çıkış. Türk kadınlarının değişmediğini savunuyor ve ezildiğini söylüyor kitabında bu beyefendi. Değişme ve değişmeme görecelidir.
 
Alman halkı hızla değişiyor mu? Geleneklerinden kopuyor mu? Alman köylüsü geleneğine sahip çıkmıyor mu? Bir başka toplumun içinde yaşayan yabancılar geleneklerine sarılmışlar çok mu?
 
Alman kadını ne kadar şiddet görüyorsa, Türk kadını da  kadar şiddete maruz kalıyor. Türk sosyologlar (kadın bunların çoğu) Almanlara yaranmak için Türk kadınını aşağılamayı yeğliyorlar. Almanlar onlar üzerinden kendi toplumunu analiz ettiriyor kendi gözüyle. İşi bitince o sosyologları da siler defterinden.
 
Elli yıllık göç asimilasyon için çok erken. Artık bu iletişim çağında geçmişin asimilasyonunu kimseden bekleyemezsiniz.
 
 
23 Eylül, Perşembe
 
“Türk Edebiyatında Viyana” için malzeme toplamayı hızlandırdım. Hep aklımda olan ev zaman zaman dosyaya bir şeyler ekleyip dururken, bitireyim artık bu çalışmayı istedim. Viyana, iki kez kuşatılmanın dışında 1960’dan sonra da fethedildi. Adalet Ağaoğlu, Romantik Bir Viyana Yazı’nı (1993) yazdı. Enis Batur, Viyana İçin Siyah Vals’i (1987) “Dünya-Şehir Üzerine Deneme”yi içeriyor.
 
Romana, öyküye, şiire, resme, gezi yazılarına, denemeye... yansıyan Viyana’yı merak ediyorum.
 
Türk Edebiyatında Berlin’de (2003) Ara Güler’in fotoğraflarıyla kentin dışından içine doğru bir bakış yakalamıştım. Bakalım bu kez ortaya ne çıkacak.
 
 
24 Eylül, Cuma
 
Viyana için Can Yücel’in yazdığı şiir şöyle:
 
“Viyana’yı biz Türkler
Muhasaramızdan tanırız o kadar
İçeri giremediğimiz için
Bi de Meyerling Faciasından
Oysa Viyana leylâk çiçekleridir
Caddeler boyu açan
Ve acı acı kokan”
 
 
25 Eylül, Cumartesi
 
Doğan Doğan’ın açtığı serginin son günüymüş bugün. Galerie Mrgen’deki sergide ressam batıdan doğu doğru bir geziye çıkarıyor izleyiciyi. Atık kumaş parçalarından oluşan sergi Londra’dan başlayıp Berlin üzerinden İstanbul’a, sonra Moskova’ya, oradan Dubai’ye, Yen Delhi’ye , Bankok’a, Hong Kong’a, Tokyo’ya, Sdney’e... doğru dünyanın ve bu kentlerin ikim coğrafyalarını göz önünde bulundurarak dolaşıyor.
 
Güneşi bol kentlerde kırmızlar öne çıkarken soğuk iklimlerde griler, siyahlar, uçuk renkler ağırlık kazanıyor. Doğan Doğan dünyadaki iklim değişikliğie dikkat çekiyor böylece.
 
Yer yer Burhan Doğançay ve Chagall, Klee, Hans Arp etkisi görülse de çöpe atılacak kumaşların tuvale işlenmesi etkileyici bence.
 
 
26 Eylül, Pazar
 
Dün Nur Özalp’in atölyesinde gördüğüm son çalışmalarını düşündüm bugün. “Günbatımları” üst başlığını taşıyan çalışmalarda yatak ve birbirini itmeyen renklerden zengin bir iç dünya oluşturmuş, kurmuş Nur.
 
Günbatımlarında hiç güneş yok ama güneşin batışına yakın ya da batışından sonraki ufukta ve bulutlarda yaşanan o renk karmaşasının, zenginliğinin, çarpıcılığın tümü var.
 
Boğazdan gemilerin geçişi, yalnız bir kanepe, beli belirsiz sandalye, figürler... Suların griden siyaha geçişi... İç mekanlardaki o nesnelerin karanlıkta kalması ya da uzayan gölgeleri... çok etkileyici.
 
Nur, büyük boyutlu ve çok görünümü, parçalı, dilli, renkli çalışmalarından iyice yalına yönelmiş.
 
 
 

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

TRUMPİST BİR DÜNYADA ERTESİ GÜN
Seküler Yahudiler rahatsız: "İsrail, İran olacak"
Avusturya seçimleri: Aşırı sağ sandıktan birinci çıktı.
Avustralya binlerce vatandaşına Lübnan'ı terk etmelerini tavsiye etti.
New York Belediye Başkanı Türkiye'den rüşvet mi aldı?

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.
Stephen Hawking'in ünlü paradoksu çözülmüş olabilir: Kara delikler aslında yok mu?

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri
Cumhuriyet 101 Yaşında
Kadın ve Erkek
MAZRUF

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git