12 Eylül günlerinde cuntaya açıkça destek verenler, 12 Eylül anayasasına 'evet' diyenler ve dahası cuntacıların propagandalarını yapanlar, bugün başımıza darbe karşıtı kesiliyorlar ve yeni anayasanın 12 Eylül'le hesaplaşmak anlamına geldiğini söylüyorlar. Peki 12 Eylül'le hesaplaşmak, 12 Eylül darbesine destek verenlerin harcına mı? Mesela, Nazlı Ilıcak 12 Eylül'le hesaplaşabilir mi?..
“1974 affıyla anarşistleri sokağa salıvermiş, 12 Mart’ın Türün Paşasına, Elverdi Paşasına faşist damgası vurulmuş, kontrgerilla iddiaları ile etraf bulandırılmış, (…) İşte12 Eylül, Türk milletinin meşru müdafaaya geçtiği gündür. İdamlar bu meşru müdafaanın bir neticesidir. (…) 1972’de Deniz Gezmiş’e, Yusuf Aslan’a, Hüseyin İnan’a Meclis’te oylarıyla sahip çıkanların Kızıldere’de Mahir Çayan ve arkadaşlarının öldürülmesini ‘devlet terörü’ olarak vasıflandıranların artık sesi soluğu kesilmiştir.” (Nazlı Ilıcak, 10 Ekim 1980, Tercüman)
Bu satırlar, Sabah gazetesi yazarı Nazlı Ilıcak'a ait. 1942 doğumlu olan Ilıcak, 30 yıl önce, yani tam 38 yaşındayken askeri darbeler hakkında böyle düşünüyordu...
Tarih: 28 Ocak 2010...Taraf gazetesinde yayımlanan bir habere dayatanarak "Balyoz" adlı darbenin "tutuklancaklar listesinde" yer aldıklarını öne süren 26 gazeteci, Grand Cevahir Otel'de basın toplantısı düzenleyerek, "darbeciler hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını" açıkladılar...
Ilıcak'ın ''27 Mayıs 1960'da başlayan süreç, 50 sene geçmiş olmasına rağmen hala sona ermedi.
21'inci yüzyılla adım attığımız yıllarda da askerin yoğun bir şekilde siyasete müdahalesinden kurtulamadığımız peş peşe ortaya çıkan belgelerden anlaşılıyor'' diye konuştuğu basın toplantısına Mehmet Altan, Abdurrahman Dilipak, Cengiz Çandar, Ekrem Dumanlı, Hasan Celal Güzel, Ali Bayramoğlu, Sadık Albayrak, Etyen Mahçupyan da katılmıştı.
"Tarih ve arşiv unutmaz" diyor ve Nazlı Ilıcak'ın 12 Eylül darbesine ateşli destekler verdiği o satırları bugünün naylon ya da çakma demokratlarına bir kez daha hatırlatıyoruz...
"Kızıl ahtapotların kolları ülkemizi yavaş yavaş sarıyor. Ve hala at gözlüğü takanlar, faşizmin tırmanışından söz ediyor. Faik Türün’ü faşistlikle mi suçluyorsun, MİT’e kontrgerilla damgasını mı vuruyorsun, devlet teröründen mi bahsediyorsun, işkence iddiaları ile yeri göğü inletiyor musun, faşizm geliyor diye yaygarayı mı basıyorsun... Geç kardeşim uzatma o eli bana, çünkü o el kızıl ahtapotu boğmak yerine onu besliyor. Ben o kirli eli sıkmam”.
(Nazlı Ilıcak, 27 Temmuz 1980)
"13 ilde sıkıyönetim yürürlüğe girdi. Huzura susamış milletimiz yürekten sesleniyor: Merhaba Asker”.
(Nazlı Ilıcak, 17 Aralık 1978, Tercüman)
“Birkaç gündür 12 Eylül harekâtı ile 27 Mayıs’ın mukayesesi yapılıyor ve hemen herkes, birincisinin üstünlüğünü ortaya koyuyor.[ Biz bu konuda tarafsız olamayız. Çünkü 27 Mayıs, mensubu bulunduğumuz Demokrat Parti camiasına karşıydı. Halbuki 12 Eylül’de açıklanan hedeflerle yıllardır bizim yazdıklarımız arasında, geniş bir mutabakat mevcuttur.] Ümidimiz memleketimizin birlik ve beraberliğimizin son şansı olan Türk Silahlı Kuvvetleri harekâtının başarı ile neticelenmesidir”.
(Nazlı Ilıcak, 16 Eylül 1980, Tercüman)
Sanırım başka sözede gerek yok... yorum sizin.