Öğlen Kadını, bitmek üzere. Genç kuşak Alman yazınının gözde yazarlarından Julia Franck, hem Birinci, hem de 2. Dünya Savaşı'nı canlar yakarak ele alıyor romanında. Bir ailenin, bir kadının ve savaşın değişik pencerelerini gözler önüne seriyor. Yıkımlarda bile ayakta kalabilen onurlu, cesur Helene'nin öyküsü çok sardı beni.
9 - 15 Ağustos
9 Ağustos, Pazartesi
Betül Tarıman, Çidem Sezer ve Turgut Baygın öğlen makarnasına geldiler bana. Benim soslu makarnamdan yedik. Soğuk rose şaraptan içtik. Ne iyi geldi bana bu çok sevdiğim şair arkadaşlarımda birlikte olmak! Gece de bir komşumuzda yemeğe davetliydik. Ben sebzeli bulgur pilavı pişirdim. Rahime salata yaptı, sigara böreği kızarttı. Gece üstümde bir ağırlık vardı, konuşmalara, esprilere hiç katılamadım.Bir şeye alındığımı, ya da birisine kırıldığımı sandılar. Erkenden uykum geldi.
10 Ağustos, Salı
Sabah kahvaltısına davetliydik. Kahvaltı masası çok zengindi. Tadına vardım yerli domatesin, rokanın, beyaz peynirin. Kahvaltıdan sonra yediğimiz kavun tatsızdı ama portakallar çok suluydu.
11 Ağustos, Çarşamba
Belimi zedeledim. Buzdolabının sebzeliğini yerine koyarken belim “küt” etti. Doğrulamadım acıdan. Oturup kalkmakta zorlanıyorum. Herkes doktor olmuş yazlıkta. Ne çok insanın başına gelmiş bu bel ağrısı, zedelenmesi. Herkes bir şey önerdi. Sert yerde sürekli yatmak çözüm değil. Oturmayı da çok uzatmamak gerekiyor. Kasların açılması için sık sık yürümek gerekiyormuş. Hareketlerim kısıtlandı.
Hava dayanılmaz sıcak, 42 dereceyi gördüm sitenin ortasındaki derecede. Geceleri 30 derece oluyor sıcaklık.
12 Ağustos, Perşembe
Yan komşumuz, yeni taşındılar, kahveye geldi. Çalışma odamı, çatıyı görünce, “keşke görmeseydim” demez mi! Kendi çatılarıyla bizimkini karşılaştırınca başka ne desindi?
Öğleden sonra Ayvalık’a indim belediye otobüsüyle. Otobüs öyle sarstı ki, öyle korktum ki belime bir şey olacak diye. Pınar Kür’ü gördüm Vatandaşın Yeri’nde. Dün kaz yapmış, onu anlattı heyecanla.
Uğur Bilge’nin takı sergisi vardı o dünyanın en küçük sokağında. Sonra Nihan hanıma uğradım. 1968’de basılan Ünlü Şairlerin Seçme Şiir Antolojisi’ni aldim. Çoğu çoktan şiir dünyamızdan çekilmiş şairlerin de yer aldığı antolojide bir de şairini bulamadıkları şiir var, “Aşkımız”.
13 Ağustos, Cuma
Öğlen Kadını, bitmek üzere. Genç kuşak Alman yazınının gözde yazarlarından Julia Franck, hem Birinci, hem de 2. Dünya Savaşı’nı canlar yakarak ele alıyor romanında. Bir ailenin, bir kadının ve savaşın değişik pencerelerini gözler önüne seriyor. Yıkımlarda bile ayakta kalabilen onurlu, cesur Helene’nin öyküsü çok sardı beni.
14 Ağustos, Cumartesi
Amerikalı şair Wallace Stevens, “Şair dünyaya bir erkeğin bir kadına baktığı gibi bakar” diye yazmış. Bu unutulmaz bir söz ve hayatı, şairi, kadını ne güzel anlatıyor!
15 Ağustos, Pazar
Hava durulacak gibi değil. Günlerim azamaya başladı, canım sıkılıyor. Ama yapılacak bir şey yok. Gelecek sene malülen emekli olmuş olarak buraya gelmeliyim artık.
Akşama sebzeli bulgur pilavı pişirdim. Hüseyin de patatesli tavuk. Kalabalıkta yemek yemek her zaman zevkli olmuyor.