Sandıklardan "Evet" çıkması için baskılarını demokratik kuralları çiğnemeye ve tehditler yağdırmaya kadar götüren Başbakan Erdoğan'a bir tavsiyem var. CHP'ye vurmak için suçlamalarını İnönü'ye kadar götürürken sağlam bilgilere sahip olsun.
Dersim’le ilgili iddialarını dile getirirken, gazeteci yazar arkadaşımız Rıza Zelyut’un daha fırından yeni çıkan kitabı “Dersim İsyanları ve Seyit Rıza Gerçeği”ni bir zahmet okusun.
Veya birileri okuyup kendilerine özetleyiversin.
Böylece İsmet Paşa’nın o sırada cumhurbaşkanı ve CHP başkanı olmadığını öğrenir.
Dersim’deki bombalamanın sadece Başbakan İnönü’nün kararıyla değil, Atatürk’ün başkanlığında ve Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak’ın da katıldığı bakanlar kurulu kararıyla yapıldığını da öğrenir.
Dersim’deki Kürtçü aşiretlerin kurdukları feodal yapının bozulmaması için askerliğe ve vergi yükümlülüğüne karşı çıkarak CHP’ye değil, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne karşı isyan ettiklerini...
İsyanın bastırıldığını, isyanın lideri Seyit Rıza ve oğlu ile 5 kişinin idam edildiğini...
Bir yıl sonra ikinci Dersim isyanı olduğunu, isyancıların yine bombalandığını ve isyanın bertaraf edildiğini...
Bu askeri harekâtlarda askerlerden ve isyancılardan resmi raporlara göre 13 bin, resmi olmayan kaynaklara göre ise 40 bin kişinin yaşamını yitirdiğini de öğrenir.
Dersim olayı özetle böyledir. Şimdi Erdoğan’ın söyledikleriyle bu bilgileri karşılaştıranlar Başbakan’ın ne kadar büyük yanlışlar yaptığı anlar.
¡ ¡ ¡
Hoş Başbakan’ın derdi Dersim filan değil, CHP’dir.
Onun için Kurtuluş Savaşı’nın zaferler kazanmış komutanına, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucularından Başbakan ve Cumhurbaşkanı İsmet Paşa’ya tarihi bilgilerden yoksun olarak akıl almaz suçlamalar yapıyor.
Ama İsmet Paşa’nın hem muzaffer bir komutan, hem de devlet adamı olarak dünyadaki saygınlığını bilmiyor.
Dünyayı kasıp kavuran Hitler’in İsmet Paşa’nın Almanca bildiğini öğrenince kendisine Geothe’nin tüm külliyatını gönderdiğini de bilmiyor.
Naziler Avrupa’da Yahudileri toplayıp kamplara götürürken Türk diplomatların trenleri durdurup Nazilerin elinden Yahudi Türk vatandaşlarını Hitler’in emriyle kurtardıklarını da bilmiyor.
Atatürk’le sabahlara kadar tartışan bir devlet adamı olduğunu da bilmiyor.
Müttefiklerin bütün baskılarına karşı koyarak Türkiye’yi İkinci Dünya Savaşı’na sokmayarak ülkeyi büyük bir felaketten kurtardığını, savaş dönemindeki kaçınılmaz kıtlıkta halk ne yiyorsa Çankaya Köşkü’nde de aynı şeylerin yenmesine ne kadar büyük özen gösterdiğini de bilmiyor.
Bir gün Köşk’e gönderilen özel ekmeği derhal sofradan kaldırttığını da bilmiyor. Bir yurt gezisinde ekmeksizlikten yakınan bir çocuğu okşayarak ona “Seni belki ekmeksiz bıraktım ama babasız bırakmadım” dediğini de bilmiyor.
¡ ¡ ¡
Eminin Başbakan Can Dündar’ın “Anka Kuşu” adlı kitabında Erdal İnönü’nün anlattıklarını da bilmiyor:
“Başından beri babam ‘İdam olmasın’ taraftarıydı. Bunu da birçok kimseye söylemişti. ‘Geçmişte bunları yaşadık, siyasette idam olmamalı. Kamuoyunun takdirleri, değerleri çok değişir. Bugün idam ettiğiniz insan, yarın kahraman olur. Siyasette bunlar yanlış şeylerdir. Olayları kendi seyrine bırakmalı. Cezalandırmak idamla olmaz’ diye inanıp söylüyordu.
Son günlerde bir mektup yazdı Gürsel’e ‘İdam olmasın’ diye...
Bayan Menderes o dönemde babama gelip uğraşmasını rica etti. Babam tekrar konuştu Gürsel’le, ama dinletemedi ve çok üzüldü. Ben de üzülmüştüm çok, olmayacak bir şeydi.”
Politikacılar, özellikle de devlet yöneten veya yönetmeye talip olan politikacılar yaşanmış ve yaşanmakta olan olayları kesinlikle saptırmamalılar.
Hele bunu oy uğruna yapıp halkı kandırmamalılar.
Tufan TÜRENÇ
Kaynak : hurriyet.com.tr