Berlin'e alışıp alışmadığımı soranlara, Berlinsiz yapamadığımı söyleyeli kaç yıl oldu, bilmiyorum. Ben, 30 yıldır Berlinliyim ve ilk yılları saymazsam çabucak alıştım bu bağlanıp kaldığım kente. Eskiyle yeninin uyumlu uyumunun büyüsü mü beni bu kente bağladı, yoksa yemyeşil oluşunun yanında kanalları ve gölleri mi?
14 -20 Haziran, 2010
14 Haziran, Pazartesi
Okula gidecek halde değilim. Bir hafta rapor veriyor doktor yüzüme bakar bakmaz. Nasıl bir yorgunluk ve halsizlik görmüş olmalı ki bende, “bu hafta dinlenin” dedi daha ben ağzımı açıp halimi anlatmadan.
Dinlenmek nerede? Havaalanına gittik Mehmet Ali’nin biletini onaylatmak için. Oysa hiç gerek yokmuş ona. Onları Kreuzberg’e götürdüm. Bu semtin mimarisini, yaşayanları görmeleri iyi oldu.
15 Mart, Salı
Evde misafir olunca çalışmak hayal oluyor: Düşlere ise devam!
Kentin olur olmadık turistik yerlerini gezdirmek bana kenti bir kez daha tanımama yardımcı oluyor.
Konuklarımdan birini uğurladım bugün. Öteki da Pazar günü gidecek. O zaman kendi işlerime dönebileceğim. Böyle anlarda her şey aksıyor ve duruyor.
İçime kapandım ve içimle yaşıyorum şu sıra.
16 Haziran, Çarşamba
Berlin’e alışıp alışmadığımı soranlara, Berlinsiz yapamadığımı söyleyeli kaç yıl oldu, bilmiyorum. Ben, 30 yıldır Berlinliyim ve ilk yılları saymazsam çabucak alıştım bu bağlanıp kaldığım kente. Eskiyle yeninin uyumlu uyumunun büyüsü mü beni bu kente bağladı, yoksa yemyeşil oluşunun yanında kanalları ve gölleri mi?
Bunların yanında müzeleri, kütüphaneleri, galerileri, sanatsal, kültürel etkinlikleri de yavana atmamak gerekiyor. Doyurucu bir kent Berlin, kendini çabucak bitirtmeyen, durmadan yeni şeyler sunan ve değişirken değiştiren de.
Onun için bağlandım ben bu dişi mi erkek mi olduğu belli olmayan kente.
17 Haziran, Perşembe
Kimi kentler kadına benzetiler. İstanbul ve Paris’i düşünerek söylüyorum bunu.
Berlin ise biraz eşcinsel bir kent, ne kadınca yanı, ne de erkekçe tavırları ortaya çıkıyor. İki cinsin de özelliklerini her yerde, her ortamda görmek olası. Kentin Hükümet Eden Belediye Başkanının eşcinsel olması da bunun bir göstergesi değil mi? Hükümetin Dışişleri Bakanı da eşcinsel ve bu kent onları hiç yadırgamıyor.
Her yıl bu ayın sonunda yapılan eşcinsellerin gösterisinde de kent halkı çok hoşgörülü olduğunu gösteriyor.
18 Haziran, Cuma
Futboldan başka şeyler de konuşuluyor ama en çok futbol gündemde şu sıralar. Türklerin bayrak tutkusu Almanlara da geçti; evlerin pencerelerine ve arabalarına bayrak astılar. Berlin’de yaşayan ve Güney Afrika’da milli takımı maç yapan ülkelerin vatandaşları da kendi bayraklarıyla donattılar.
Türk bayrağıyla Alman bayrağı aynı arabada, ya da aynı pencerede dalgalanıyor. Bunlar Türk-Almanlar. Futbol ülkeleri kaynaştırıyor mu, yoksa bayraklar üzerinden bir milliyetçilik mi sergileniyor, buna karar vermesi kolay olmasa da, ortada hortlamaya müsait bir milliyetçililiğin kol gezdiği görülmeyecek gibi değil.
Futbol hastası olmayan, takım tutmayan ben de maç izler buluyorum kendimi çoğu zaman; maçtan konuştuğum, yorumlar yaptığım oluyor. Kendime şaşırarak bakıyorum böyle anlarda.
19 Haziran, Cumartesi
“Yağmur uykusunda sayıklıyordu: / dünya var, çünkü sözcükler var” Gökçenur Ç’nin Söze Mezar’ındaki enfes imgeler, dizeler dilimden düşmüyor:
“kentim- / dört dizeli haiku / durur ovanın ortasında”,
“parmaklarından kalkan toros ekspresi”,
“tek sayı çıkmış bir dergidir ölüm”,
“Yağmurun ayaklarını yalayan bir köpek yavrusu gibi yazdım”,
“Güneş yarın başka sözcüklerin ardından doğacak”...
20 Haziran, Pazar
Ataç ağabeyi uğurladım. Evde bir boşluk oldu. Giden hep bir boşluk bırakır, gelen ise bir boşluğu doldurur.
Resimden başka şeyler de konuştuk ama daha çok resimdi konularımız. Ben içimden şiirin gündemine dalıp gittim, bacanağım da renklerin, desenlerin dünyasında gezindi durdu. Yeri geldi resimle şiiri buluşturacak yollar da aradık.
Ev onsuz çok ıssız geldi bana, bir süre bahçede oturdum. İçimdeki boşluğa değil de evdeki boşluğa nasıl alışacağımı düşündüm.