|
|
Bir ülke nasıl satılır?Kategori: Dünya | 0 Yorum | Yazan: A.Ulak | 20 Temmuz 2010 02:15:27 Kuzey Irak'ta Barzani ve Talabani eliyle yapılanlar, bir ülkenin nasıl satılacağını ortaya koyuyor. İşgalin üzerinden geçen 7 yılda dönüp geriye bakılınca, Barzani - Talabani'nin özellikle sağ kanat ABD'lilere ülkeyi nasıl peşkeş çektiği açık biçimde ortaya çıkıyor.
“Amerika markası burada çok seviliyor”, diyor John Agresto, Süleymaniye Amerikan Üniversitesi yönetim kurulu üyesi, “Burası belki de tüm dünyada George Bush’un hâlâ seçimleri kazanabileceği tek yer.” Seçimlerde Bush’un seçilebileceği bu yer, Kuzey Irak. Irak Kürdistanı, ya da Kürdistan Bölgesi, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nce yönetiliyor. Bölge hükümeti, Irak’ın Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmuş bulunan Celal Talabani’nin Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ve bölgesel yönetimin başkanı olan Mesud Barzani’nin Kürdistan Demokratik Partisi’nin (KDP) koalisyonundan oluşuyor. Talabani ve Barzani hareketleri, 2003’te dünyanın jandarması rolündeki George W. Bush’un “küresel terörizme karşı savaş” adına Irak’ı işgal etmesine, ülke içinden en hevesli desteği veren kesim olmuştu. Birçokları, Barzani ve Talabani’nin bu tavrını “ülkeyi satmak” olarak niteledi. Barzani ve Talabani ise, belli ki, Irak’ı kendi ülkeleri olarak görmüyorlardı. Kendi ülkeleri, bu asırda şimdiye dek dünyada en fazla nefret çekmiş lider olan Bush’un, seçimleri kazanabileceğinin düşünüldüğü topraklardı: Irak Kürdistanı. İşgal öncesi ve sırasında Barzani ve Talabani’nin “ülkeyi”, Irak’ı nasıl sattıkları biliniyor. Ancak ikilinin “kendi ülkelerini”, Irak Kürdistanı’nı nasıl sattıklarının ayrıntıları, işgalin üzerinden geçen 7 senede giderek daha ayrıntılı olarak açığa çıkıyor. Erbil’i mesken tutan eski diplomatlar Zalmay Khalilzad, ABD’nin Birleşmiş Milletler elçiliği gibi önemli bir görevden geçen sene ayrıldıktan sonra, dünyanın tam da bu bölgesine gelerek, Irak Kürdistanı’ndaki liderlere danışmanlık hizmeti vermeye başladı. Khalilzad, bu görevi kağıt üstünde yedi ay sürdürdü. Geçtiğimiz Mayıs ayında Khalilzad, RAK Petroleum adında, Basra Körfezi’ndeki Arap emirliği Ras el Khaimah merkezli bir petrol şirketinin yönetim kurulu üyesi oldu. Khalilzad’ın öyküsü, Irak’ın işgali sonrasında burayı mesken tutan ve kısa sürede büyük servetler edinen çok sayıda sağcı Amerikan siyasetçisinin hikayesinden yalnızca biri. Khalilzad’ın siyaset sahnesine ilk çıkış tarihi, ABD’nin Sovyetler Birliği’ne karşı “yeşil kuşak” projesi kapsamında siyasl islamı güçlendirip, mücahitler ordusu kurma planının mimarlarından Zbigniew Brzezinski’nin yanında çalışmaya başladığı 1979 yılı. Khalilzad, 1984’te resmen Dışişleri Bakanlığı’na girerek Paul Wolfowitz’in, yani Bush yönetiminde 2001 yılında Savunma Bakan Yardımcılığı görevine getirilecek ve Irak’ın işgali ve şekillendirilmesinde en fazla söz sahibi olacak isimlerden birinin yanında çalışmaya başladı. Khalilzad, 1985-1989 arasında bir yandan Afganistan’da o dönemdeki müttefikler Usame Bin Ladin ve Taliban güçlerinin işlerine destek olurken, diğer yandan da Ronald Reagan yönetimine Irak’la İran arasında süregiden ve ABD’nin kirli ilişkiler sonucu muazzam silah satışı yaptığı savaş üzerine danışmanlık yaptı. Khalilzad, ABD’de sağcıların başa geçtiği her dönemde kritik roller üstlendi. Baba Bush Irak’ı işgal ederken Savunma Bakanlığı’nda çalışıyordu, oğlu ülkeyi ikinci defa işgal ettiğinde buraya büyükelçi oldu. İşte bu kariyere sahip Khalilzad, emekliliğinde doğruca Irak Kürdistanı’na geldi ve yedi ay resmi olarak Barzani-Talabani hükümetinin parasıyla geçindikten sonra, RAK Petroleum’un yönetim kuruluna girdi. Kirli şirketler, kirli kazançlar RAK Petroleum adı, ilk bakışta hiçbir ipucu vermiyor. Ancak biraz karıştırılınca, şirketin nasıl bir yağma üzerine kurulu olduğu görülüyor. RAK Petroleum, Norveç merkezli DNO petrol şirketinin önemli hissedarlarından bir tanesi. DNO ismi ise, bizi bir başka isme götürüyor: Peter W. Galbraith. Ünlü ekonomist John Kenneth Galbraith’in oğlu Peter W. Galbraith, Khalilzad’ın aksine ABD dış politikasında daha gayrı-resmi işler üzerinden katkı sağlamış bir kişi. Galbraith, Yugoslavya’nın parçalanması sürecinde Hırvatistan Büyükelçiliği görevi yaptı. Kısa süre Doğu Timor’da kalan Galbraith, Irak işgal edilir edilmez Kürdistan’a gelerek Barzani ve Talabani için danışmanlık yapmaya başladı. Galbraith, 2005 yılı yazında ABD işgali altındaki Irak’a yeni Anayasa yazılmaya çalışılırken, Kürdistan Özerk Bölgesi’nin, bölgedeki petrol de dahil birçok konuda yetkili olmasını sağlayan en önemli isimdi. Konu büyük tartışmalara yol açmış, Irak merkezi hükümeti bölgedeki petrolün üzerindeki işletme hakkının da kendisine ait olması gerektiğini savunmuş, ancak sonunda bu hak Kürt yönetimine bırakılmıştı. Galbraith’in bu hizmeti karşılığında, Barzani ve Talabani’nin bu Amerikan diplomatına ne verdiği sonradan anlaşıldı. 2009 Ekim ayında Norveç’te yayınlanan Dagens Naeringsliv gazetesinden araştırmacı gazeteciler, Galbraith’i bir petrol şirketiyle bağlantılandıran belgeleri yayınlamaya başladılar. Şirketin adı, DNO idi. New York Times gazetesi konunun üzerine gitti. Galbraith’e henüz 2004 baharından itibaren Barzani ve Talabani tarafından Kuzey Irak petrolleri üzerinde büyük miktarda ortaklık bahşedildiği ortaya çıktı. Galbraith’in parçası olduğu DNO, daha sonra Dohuk’ta petrol çıkarmaya başladı. Irak Anayasası’nın yazımında rol alan uzmanlardan Emin el Istrabadi, olayın açığa çıkmasının ardından “Irak Anayasası’nın yazımına bir petrol şirketinin katılmış olması fikri karşısında söyleyecek söz bulamıyorum” diyerek tepkisini ortaya koymuştu. Galbraith’in Irak’ın parçalanması ve ayrı devletler olarak devam etmesi gerektiği fikrini savunması, dolayısıyla, tesadüf değil. Galbraith, skandalın açığa çıkmasının ardından NYT’ye yazdığı makalede de bu siyasi amacını vurguladı: “Gerçek şu ki, uzun süredir sahip olduğum siyasi görüşlerim doğrultusunda iş ilişkilerine girdim. DNO (ve başka şirketlerle) ilişkilerimin, Kürdistan halkının neredeyse tamamının istediği özerklik için ekonomik bir temel yarattığına inanıyorum.” Galbraith, “Kürdistan halkı için”, onun işgal sevdalısı temsilcileri Barzani ve Talabani aracılığıyla bu halkın zenginliklerini yağmalıyordu. Irak merkezi hükümetinin sözcüleri, skandalın açığa çıkmasının ardından Kürt yönetiminin ülkenin petrollerini bu şekilde peşkeş çekmesinin yasadığı olduğuna dair bir kampanya başlatsa da, bu nafile bir çaba oldu. Görüldüğü üzere ABD bu yağmayı sürdürmeye kararlı ki, eski büyükelçi Zalmay Khalilzad, DNO hissedarı RAK Petroleum’da iş buldu. Hatta DNO, geçtiğimiz ay “Bay Khalilzad’ın şirketin yönetim kuruluna alınmasının düşünüldüğünü” açıkladı. Demek, Kuzey Irak’ta yağmalanacak yerler bitmedi... Bir ilginç ayrıntı ise, Khalilzad’ın Erbil’de oturduğu ev. “Kurtarıcılar”ın merkezinde on yıllardır süren lobi faaliyetleri New York Times gazetesi, 14 Temmuz’da Kuzey Irak’ta Barzani ve Talabani’yle bağlantıları sayesinde zengin olan bazı Amerikalı diplomatlara dair bir haber yaptı. “Kürt bölgesi Irak’ta Amerikalılar’ın hâlâ kurtarıcı olarak kucaklandıkları tek yer olabilir” denilen haberde, Kürt yönetimine dair ilginç bir bilgi veriliyordu. Foreign Lobbyist Influence Tracker, yani Yabancı Lobicilerin Etkisini Takip kuruluşuna göre Barzani ve Talabani’nin Kürt yönetimi, ABD’de lobi faaliyetleri yürütmek için en fazla para harcayan 10 odaktan birisi. NYT, Barzani ve Talabani’nin Vaşington’daki lobi faaliyetlerini “etkileyici” olarak niteliyor ve onlarca yıl geriye kadar gittiğini belirtiyor. İki aşiret ağası, onlarca yıldır Vaşington’da etkili olabilmek için lobi faaliyeti yürütüyorlardı. Ancak bir sorun vardı: iki aşiret arasındaki çıkar çatışmaları. İki grup, birçok sebeple bir araya gelemiyordu. Bu sorunun nasıl aşıldığına dair fikir edinmek için, Michael Reynolds’un Alternet’te yazdığı bir makalede verdiği bilgiye bakıyoruz: “2002 Haziran ayında, Bush yönetimi Irak’ın işgali için hazırlıklara bağladığında, Kongre, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın finanse ettiği, Kuzey Irak’taki ‘Sağlık Hizmeti Ortaklığı’ programı için 3,1 milyon dolar verilmesine yeşil ışık yaktı. Görünürde Kürt bölgesinde halkın sağlığını geliştirmek için bir çaba gibi görünen bu karar, ABD’deki Ortadoğu siyaseti uzmanları ve [Irak’taki] yerel STK gözlemcileri tarafından KDP ve KYB’yi tek bir hükümette birleştirebilmek için atılan bir adım olarak görülüyor.” İşbilir “akademisyenler” ABD’nin milyon dolarlarla birleştirdiği iki aşiret lideri, Vaşington’daki lobi faaliyetlerini de (bir ölçüde) birleştirdi. Denise Natali, Süleymaniye’de yaşayan Amerikalı bir akademisyen, “[Kürt yönetimi] danışmanları çok seviyor. Bu onlara ilgi, tanınmışlık ve inandırıcılık sağlıyor” diyerek, lobi faaliyetlerine işaret ediyor. Ancak Barzani ve Talabani’nin yönetimindeki bu topraklarda artık hangi taşa elinizi atsanız, bir başka yağma karşınıza çıkıyor. Süleymaniye’deki “akademisyen” Denise Natali, ismiyle müsemma bir şirketin, Hunt Oil, yani Av Petrolcülük’ün danışmanı. Hunt Oil, Kuzey Irak’ta merkezi hükümet yasadışı ilan etmesine rağmen Barzani ve Talabani’nin fiili olarak yaptığı satışlarda petrol yağmasına katılan onlarca şirketten birisi. “Şöyle silahla çevirsek Kürt bölgesini” New York Times’a konuşan bir başka isim, emekli Korgeneral Jay Garner. Irak’ın yeniden yapılandırılması sürecinde resmi görev almış isimlerden olan Garner, Irak’ta Kürt bölgesini “mükemmel ortak” yapanın, bölgenin petrol zenginliği ve İran, Suriye, Türkiye arasındaki stratejik konumunun yanı sıra, bölgedeki “Amerikancı tutum” olduğunu belirtiyor. Emekli Korgeneral, emekli diplomatların ölçülü ifadelerinden biraz uzak; “Niye [Kuzey Irak’taki Kürtlerin] etrafını silahlarımızla sarmıyoruz, anlamıyorum” diyor. Korgeneral, boşuna böyle demiyor. Barzani ve Talabani’nin hüküm sürdüğü topraklarda, böyle konuşan kimse mükafatsız kalmıyor. Korgeneral, Nisan ayında Kürt bölgesinde yetkililerle buluşuyor ve Karadağ bölgesini ziyaret ederek, burada bir süre kamp kuruyor. Jay Garner, aynı zamanda Vast Exploration ismindeki petrol şirketinin danışma kurulunda bulunuyor. Vast Exploration, şu sıralar, Süleymaniye yakınlarındaki Kopi Karadağ bölgesinde petrol arıyor. Sağ kanat Amerikalılar tercih ediliyor NYT’nin haberinde, verilen ilginç bir diğer bilgi ise, Kürt liderlerinin Bush dönemi yetkilileriyle sıkı fıkı olmalarına rağmen, Obama yönetimine karşı tepkili davranmaları. Bunda, Obama yönetiminin silahlı direniş mücadelesi nedeniyle bir türlü dize getiremedikleri Irak’ın Arap nüfusunu kazanmak üzere merkezi hükümetin tarafını daha fazla tutmasının payı var. Yine de, işgal sayesinde Barzani ve Talabani’nin hüküm sürdüğü bu topraklarda, Amerikalılar her zaman el üstünde tutuluyor. İşgal sonrası ABD eliyle oluşturulan Geçici Koalisyon Yönetimi döneminde yükseköğretim başdanışmanlığı yapan akademisyen John Agresto, şimdilerde, Süleymaniye Amerikan Üniversitesi’nin mütevelli heyetinde bulunuyor. Mütevelli heyetinde Talabani’nin adamı, Kürt Özerk Yönetimi Başbakanı Berham Salih’in de bulunduğu üniversite, başka ülkelerdeki sayısız Amerikan üniversitesiyle aynı işleve sahip: bu ülkeyi yönetecek yeni kadroların Amerikan sistemiyle yetiştirilmesi. Zira, gelecekte de bu toprakları emanet edecek kadrolara ihtiyaç duyulacak. Bugünkü Irak Kürdistanı, Amerikalılar için bulunmaz bir nimet çünkü. John Agresto’nun dediği gibi, “Burası belki de tüm dünyada George Bush’un hâlâ seçimleri kazanabileceği tek yer...” Kaynak : sol.org.tr
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|