Dilimize Şarap ve Aşkın Kitabı yapıtları kazandırılan Fas'ın en ünlü şairi Muhammed Bennis'le tanışmak istiyordum. Olmadı. Şarap kitabının girişindeki şu dizeler bir kez daha beni etkiliyor: "Etrafa inen toprağın olması için / Rüzgârın esmesi gerek / Yollarda güzel kokun / Olması için / Yalnız ve / Sarhoş / Kaybolman gerek".
7 – 13 Haziran
7 Haziran, Pazartesi
Okul biter bitmez, eve yollanmak adetim ama bu kez misafirler var diye daha çabuk geliyorum diyecektim, fakat onlar yok. Oysa, yine de hızla eve geliyorum. Yorgunluktan dökülüyorum. Yürümem yavaşladı. Rahime’nin yorgunluğu benden beter!
Akşam üstü şair arkadaşım Metin Celâl’le buluştum. Edebiyat Evi’ne gittik. Oradan buradan derken epeyce konuştuk. Şiir festivalini izliyor sabahtan akşama. Kıskanıyorum onun bu halini. İş beni bağlıyor ve önemli pek çok şeyi kaçırıyorum. Bu yılki şiir seçkisini de daha göremedim, edinemedim.
Şiir dünyasının kalbi Berlin’de atıyor şu sıra ve ben artık birkaç şey izlemeliyim, dinlemeliyim.
8 Haziran, Salı
Bugün Wansee’ye götürdüm misafirlerimizi. Dün gece erken kalktıklarından yorgundular. Bir de uçak Tegel’e değil de Schönefeld’e inmiş. Sora sora bulmuşlar bizim evi.
Güzelliklerden, yeşilden, düzenden, oturmuşluktan... nasıl da etkilendiler.
Yarın yeni Ulusal Galeri’deki Modern Zamanlar (1900-1945) sergisine gidecekler benim tarifim üzerine. Umarım bir aksilik olmadan bu önemli sergiyi gezerler.
9 Haziran, Çarşamba
Günler yoğun ama ben ve Rahime çok yorgunuz. Tatil öncesinin yorgunluğunu Ayvalık’ta giderebilecek miyiz bakalım. Havalar güzel, konuklarımız kendi başlarına hareket edebiliyorlar Allahtan. Bize bağlı olmadan geziyorlar.
Şu ara şiir falan düşünecek, yazacak ve okuyacak halde değilim. Zaman zaman böyle dönemler de yaşanıyor. Bunlar hiç farkına varmadan imge, şiir biriktirme dönemleridir.
10 Haziran, Perşembe
Okul ve ev arasında mekik dokuyan bir adamım 30 yıldır. İş ve ev! Bu böyle. Ev daha ağır basıyor bende. Evde olmak, evcimenlik yani. İş de. Para da kazanmak gerekiyor elbette. O zaman insan ikiye bölünüyor evle işi arasında.
İşimle evim arasında ne çok bölündüm, parçalandım! Kimi şiirlerimi, yazılarımı okulda, boş derslerde, tasarladım. Kitapların çoğunu da okulda okudum. Öğleden sonralarım dolu dolu bana ait oldu hep.
Öğretenliğin bir de böyle insanı rahatlatan bir yani var başka mesleklere göre. Ben, hep bölündüm, bölünerek var kılmaya çalıştım kendimi.
11 Haziran, Cuma
Akademie der Künste. Berlin Şiir Festivali. Gonca Özmen ve Metin Celâl’le söyleşi. Söyleşinin el verdiği ölçüde şiir de okudular. Ama asıl okuma saat ondan sonra oldu. Aralarda müzik de çalındı. Şiirler Türkçe Almanca okundu. Berlin’e gelemeyen k. İskender’in şiirleri de okundu.
Adalı şairlerle Neşe Yaşın’ın açıkoturumuna katılamadım.
Dünya şiirinin kalbi Berin’de atıyor kaç gündür.
Dilimize Şarap ve Aşkın Kitabı yapıtları kazandırılan Fas’ın en ünlü şairi Muhammed Bennis’le tanışmak istiyordum. Olmadı. Şarap kitabının girişindeki şu dizeler bir kez daha beni etkiliyor:
Etrafa inen toprağın olması için
Rüzgârın esmesi gerek
Yollarda güzel kokun
Olması için
Yalnız ve
Sarhoş
Kaybolman gerek.
12 Haziran, Cumartesi
Rahime yarın uçacak İzmir’e ama daha doğru dürüst hazırlanamadı bile. Yatak odamızda uğraşıp duruyor Rahime Türkiye’ye gidecekleri toparlamak için. Kardeşlerine, yeğenlerine aldıklarını ayrı ayrı torbalara koyuyor. Bir torba Mehmet Ali’ye verecek, bir torba da bacanağıma. Benim bavulum da hemen hemen hazır gibi. Her yıl buradan Türkiye’ye bir şeyler götürüyoruz. Ordan da buraya kitap, zeytinyağı, zeytin... getiriyoruz.
Onlardan mı acaba kamburum! Yoksa yanlış oturmadan mı bilgisayar başında?
13 Haziran, Pazar
Rahime İzmir’e uçtu. Çok yorgun uçtu.
O uçtu, evde de bir boşluk oldu.