A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

"Bazı aydınlar gemiden atılabilirler"

Kategori Kategori: Medya | Yorumlar 1 Yorum | Yazar Yazan: Haberci | 18 Nisan 2010 14:15:57

YARSAV Başkanı Emine Ülker Tarhan, "Bugünle o günleri örtüştüren şeyler var, bugün de ülkemizde bir korku ortamı yaratmaya ve bundan yararlanmaya çalışanlar var. Bu ülkede, bir daha asla darbe olmasın, üniformalısı da, üniformasızı da" dedi.

YARSAV Başkanı Emine Ülker Tarhan, "Demokrasiye gidiyor gibi gösterilen bir gemiye bir hevesle binen bazı aydınlar denizin ortasında gemiden atılabilirler, kanımca bunun farkında değiller" dedi.

Hürriyet gazetesinde Faruk Bildirici imzasıyla yayımlanan haberde Emine Ülker Tarhan'ın muhaliflere karşı vahşi yöntemler kullanıldığından yakındığı belirtildi. YARSAV'ın mücadelesi ve karşılaştığı zorluklarla ilgili konuşan Tarhan'ın açıklamaları şöyle:

"Kızımın sigortasını haber yapmışlar"

YARSAV, ilk sivil toplum deneyimim. Kurucu üyesiyim. Son süreçte genel sekreterdim. Yarsav’a başkan seçildikten sonra yaşamımda büyük değişiklik oldu. Ön planda olmaktan çok hoşnut değilim. Bazı endişeler ve yargının götürülmek istendiği yer nedeniyle de ayrıca uykularım kaçıyor. Şimdi AB masteri yapan kızım Birsel Tuğçe 24 yaşında. 4 yıl önce kısa süre çalıştığı işyeri sigorta yaptırmış. Beni yıpratmak amacıyla çok aramış bunu bulup haber yapmışlar. Muhalif ses çıkaranlar, medya destekli kampanyalarla taciz ediliyor. Bakıyorsunuz birinin yıllar önce bir arkadaşıyla yaptığı konuşma basına yansıyor. Bunlar vahşi yöntemler. Yargıya her gün saldırmanın, taciz etmenin, yargıç ve savcıları yasadışı dinletmenin, haklarında veri toplamanın tek nedeni, yargı üzerinden demokrasiyi aşındırmak istemeleri. Doğru bildiğimizi söylemeye, yargı bağımsızlığı ve demokrasi mücadelemize devam edeceğiz.

"Derneğimizin dinlendiğini biliyoruz"
Ömer Faruk Eminağaoğlu, bu derneğin bugüne gelmesine en büyük katkıyı vermiş saygın bir hukukçu. Bakanlığın, Ömer Faruk Bey hakkında 65 suçlama getirmesi genel kurul iradesini etkiledi. Benimle ilgili de bana ulaşmış bir suçlama yok ama bu olmayacağı anlamına gelmez. Kanıt gösteremem ama derneğimizin dinlendiğini biliyoruz. Yönetim kurulunda eller kalktığı anda aşağıdaki kalabalıktan “Emine Ülker Tarhan seçilmiş” sözünü duyduk. Bu kesin değil ama yeterli bir gösterge. Kendi telefonlarımın dinlendiğini de tahmin ediyorum.

"Siyasi geçmişim olsaydı muhakkak çıkartırlardı"
Biz apolitik bir kuşağız. 80 sonrası üniversite eğitimi gördüğüm için hiçbir siyasi yapıda ve öğrenci derneğinde yer almadım. Siyasi geçmişim olsaydı muhakkak çıkartırlardı. Kendimi tanımlarken siyasal argüman kullanmam, bir kategoriye dahil etmem. Bunlar bana sevimsiz ve sınırlayıcı geliyor. Medya bazen kadın olmamı vurguluyor, bundan da hoşnut değilim. Her söyleşide, “Lütfen kadın olmamı öne çıkarmayın” diyorum. Fakat kırmızı çizginiz olduğunda hemen onu öne taşıyorlar. Halbuki ben sadece olduğum gibi görünmeye çalışıyorum o kadar.

"Başka bir ülkenin yargısıymışız gibi düşmanca davrananlar var"
Ailemin baba tarafı Girit’ten gelmiş. Çocukluğum nasıl sürüldüklerini ve o yolculukta yaşadıklarını dinlemekle geçti. Ailemin geçmişindeki bu haksızlık, mağduriyet öyküsü etkili olmuş olabilir. İyi bir hukukçu olmak istiyordum. Ailemde hukukçular vardı. Amcam Danıştay üyesiydi. Hukuk tek idealimdi. Tek isteğim, Ankara Hukuk Fakültesiydi, oldu. Mezun olduktan sonra bir süre serbest avukatlık ve kamu avukatlığı yaptıktan sonra yargıçlığa geçtim. İlk İslahiye’de çıktım kürsüye. İslahiye’nin, terör ve sınır bölgesi olmasından doğan özel sorunları vardı. Hukuk açısından çok geliştirdi beni. Sonra Sandıklı’da devam ettim. Kadastro, sulh hukuk ve cezanın her kademesinde, ağır ceza, asliye, sulh ceza mahkemelerinde görev yaptım. Yargıçlık büyük bir mesleki tatmin duygusu verdi bana. Gözünüzün içine bakıp sizden adalet isteyen insanların, hayatlarına dokunma, iyileştirebilme gücünüz vardır, hükmedendir yargıç ve Tanrısal bir güçtür hüküm vermek. Adalet duygum çok gelişmiştir. Haksızlıklara tahammül edemem. Türkiye’nin pek çok yerinde zor koşullarda çalıştık. Son günlerde bize başka bir ülkenin yargısıymışız gibi düşmanca davrananlar var, ona üzülüyorum. Oysa biz halkın içinden geldik. Yargıç ve savcılar da memur, işçi, esnaf çocukları. 2001’de Yargıtay’a geldim. Seçme şansım olsa kürsüyü tercih ederdim. Şu anda 4. Ceza Dairesi’nde tetkik hakimiyim. Eşim de Yargıtay üyesi.

Eşim Umur ile Hukuk Fakültesi ilk sınıfta tanışıp, ikinci sınıfta evlendik. Aşk evliliğiydi. Son sınıfta kızımız oldu. Kızımıza babaannemizin adını da alarak Birsel Tuğçe adını verdik. Öğrenci annelik zor ama zevkliydi, hep birlikte büyüdük. Oğlumun ismi de Alaz. Alaz alevin ucundaki dili demek. Alaz, sıcağa, ateşe çok ihtiyaç duyduğumuz bir gün doğdu. Erzurum Tortum’da iş makineleri yolu açarak beni doğuma yetiştirdi. O yüzden Alaz adını verdik. Hayatımın yol ayrımı, öğrenciyken evlenmeye karar vermemdi. Asla pişman değilim. Ben mutlu biriyim.

"Babam kitaplarımızı yaktı"
Tarsus, başka yere benzemez, çok renkli, çok kültürlüdür. Çocukluğumda sokağımızda küçük bir kilise ve gayrimüslim arkadaşlarım vardı. Paskalyada sokakta çörek kokusu hissederdik. Anjel Teyze ve babamın komşusu Artin Amca vardı. Müthiş bir hoşgörü ortamıydı. Dedem, ayakkabı zanaatini bir Ermeni ustadan öğrenmiş; babam da devam ettirdi. Gayrimüslimler 1974’ten sonra terk edince Tarsus’ta o doku zenginliği kalmadı. Anne tarafım Demokrat Partili bilinir, hatta annemin amcası DP milletvekiliydi. Babam da aynı çizgide olmakla birlikte aktif anlamda siyasetle ilgilenmedi. Çocukken babam ve annem işlerini bırakır bizi Cumhuriyet bayramlarına götürürdü. İdealim, Mustafa Kemal’e layık olmaktı. Ülkem için yararlı ne yapabilirim diye düşünerek büyüdüm. Bir kitap kurduydum çocukken. Satın alacak param olmadığı zaman kiralardım. Okuldan çıkar kütüphaneye giderdim. Klasiklerden başlayıp 9 Işık’tan tutun Kapital’e kadar elime ne geçtiyse okudum. 12-13 yaşındaki çocuğun bunları anlaması mümkün değildi ama deliler gibi okuyordum. Darbeden sonra babam zarar göreceğimiz endişesiyle kitaplarımızı yaktı. Koliler dolusu kitabıma üzülürüm hala. Ortaokul yıllarında Aziz Nesin ve Gırgır dergisi de çok güldürürdü. Gırgır okuyup çok güldüğüm için hocalarımın beni dersten attığını hatırlıyorum. Artık mizah dergileri o kadar güldürmüyor ya da biz çok büyüdük artık. Ama çok zeki ve komik çocuklarım var. Beni çok güldürüyorlar.

"Pamuk iyi bir yazar"
Doğallığa, sadeliğe ve bilginin gücüne inanıyorum. Bu benim hayat ilkem. Ben ne olduğunu kavramış, ne yapacağını ve geriye ne bırakmak istediğini bilen bir kadınım. Birer iz bırakacağız muhakkak ama hayatı aslında çok da ciddiye almıyorum. Felsefeden çok anlamam ama Jorge Luis Borges’in dediği gibi “Hayat ne kadar karmaşık ve uzun olursa olsun aslında bir andan ibaret, o an da aslında kim olduğunuzu anladığınız ve ne olmaya karar verdiğiniz an.” Latin edebiyatını özellikle de Borges’i çok severim, tüm kitaplarını okudum. Orhan Pamuk’un da bütün kitaplarını okudum. İyi bir yazar. Siyasetin edebiyata zarar vermesi rahatsız edici. Pamuk’un da Borges’ten etkilendiğini düşünüyorum. Mesela Beyaz Kale’de iki insanın tek insana dönüşmesi hikayesi vardır. Benzer saptamalar, Borges’te de var.

"Hayalim çocuklarımızın Cumhuriyet kazanımlarını kayıp vermeden geleceğe taşımaları"
Hayalim demokrasinin güçlenmesi ve çocuklarımızın Cumhuriyet kazanımlarını kayıp vermeden geleceğe taşımaları. Cumhuriyetimizin 100. yılını yaşlı bir kadın olarak çocukluğumdaki coşkuyla kutlamak istiyorum. Hiçbir kariyer planım, hiçbir beklentim yok. Yaşam nereye götürürse oraya gideceğim. Çalışabildiğim kadar mesleğimi yapmak ve sonra da sevgili eşimle birlikte emekliliği yaşamak isterim. Emeklilikte bahçeye, ağaçlara, çiçeklere döneceğim.

"Kasetçalara Livaneli koyar alışverişe giderim"
73 model, sarı bir Volkswagen’im var. Bir de 64 model her tarafı orijinal bir vosvosumuz var, eski artık. Onu koruyoruz. Cumhuriyet bayramında yapılan vosvos şenliklerine katılıyoruz. Arabamla sadece kısa mesafelere gidiyorum, kasetçalarına Livaneli’yi koyarım, alışverişe giderim. Zülfü Livaneli’nin müziği, o ses temiz hava gibi geliyor bana.

"Bazen kendi kitabımdan yararlanıyorum"

Mesleki birikimimi başkalarına aktarma isteği duydum ve bir adli tatilde oturup kitabımı yazdım. Nasıl bir şey ortaya çıkacak diye merak ederek yazdım. İlk basıldığında “Tehdit ve Hakaret Suçları” adlı kitabımın kokusu çok hoşuma gitmişti. Bizim kuşak için kağıda dokunmak çok önemli. Tetkik hakimi olarak bazen kendi kitabımdan yararlanıyorum. Hakaret suçlarına bakan bu dairenin bir yargıcı olarak diyebilirim ki, bir sözün hakaret teşkil edip etmediği konusunda, heyet kılı kırk yararak karar veriyor. Bir sözün hakaret olup olmadığının saptanmasında söyleyen, söylenen yer, zaman ve konjonktür de çok önemli.

"Bizim açtığımız örgütlenme özgürlüğü yolunda herkes devam edebilir"

Bir kadın yargıç olarak Cumhuriyet değerleri ve kazanımlarına bağlıyım; bu varlık nedenim ve bu konuda tarafım. Avrupa’da yargıçların ilk örgütlenmesi 1907’dir. Biz de bunun eksikliğini duyuyorduk. Yargıya müdahaleler arttıkça ses çıkarma zorunluluğu doğdu. Yarsav, Dünya Yargıçlar Birliği ile Demokrasi ve Özgürlükler için Avrupa Yargıçlar Birliği’ne üye kabul edilerek siyaset dışı bir örgüt olarak tescillendi. Bizim açtığımız örgütlenme özgürlüğü yolunda herkes devam edebilir. Umarım (Demokrat Yargı ile) ortak noktamız, yargı bağımsızlığı ve yargıç güvencesinin sağlanması olur. Demokrasiye gidiyor gibi gösterilen gemiye bir hevesle binen bazı aydınlar denizin ortasında kaçak yolcu muamelesi görebilir ve gemiden atılabilirler, kanımca bunun farkında değiller.

"12 Eylül'le bugünü örtüştüren şeyler var"
12 Eylül darbesi olduğunda 16 yaşında bir lise öğrencisiydim. Sonraki günlerde, biz gençler, darbe öncesinin sorumlularıymışız gibi dışlandık. Korku toplumu yaratıldı. Bu kötü günleri, yargıya ağır müdahaleleri getiren de o darbe. Bugünle o günleri örtüştüren şeyler var, bugün de ülkemizde bir korku ortamı yaratmaya ve bundan yararlanmaya çalışanlar var. Bu ülkede, bir daha asla darbe olmasın, üniformalısı da, üniformasızı da. Sivil darbeyle askeri darbenin bir farkı yok.

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar

deniz kızı { 19 Nisan 2010 08:12:51 }
"Bir kadın yargıç olarak Cumhuriyet değerleri ve kazanımlarına bağlıyım; bu varlık nedenim ve bu konuda tarafım."

diyor Emine Ülker Tarhan. cumhuriyetin ilk coşkusuyla, kırsaldan çıkıp da okumuş öğretmen bir annenin okumuş bir kızı, bir anne olarak duygularıma dil oluyor.

Emine Ülker Tarhan"ın sadeliğine samimiyetine insan güzelliğine hayranlıkla saygı duyuyorum.

dilerim hep birlikte cumhuriyetin 100. yılını birbiriyle barışmış, dava gütmeyen, aydınlığa açık, zulme ikiyüzlülüğe soygunlara uyanık bir toplumla kutlarız.

herkes gönlündeki sevgiler, sevinçler, güzelliklerle çok yaşasın!
Diğer Sayfalar: 1.

 

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü
DEVLET-ULUSTAN FEDERASYONA, ekitap
Dünyada altın madenciliği nasıl yapılıyor, kazalar ne kadar yaygın?
Afganistan: Aktivistlerden kadınlar için online dergi

AB, Türkiye'ye verdiği mülteci fonunun nasıl harcandığını öğrenemiyor.
Avustralya Dışişleri Bakanı Wong: Filistin'i tanımaya hazırız.
İngiltere'de polis, silah ruhsatı almak isteyenlerin eşleriyle de mülakat yapmaya başladı.
Beterin beteri var!
Sağ popülistler ilk kez AB Parlamentosu'nun kontrolünü ele geçirebilir…

Türkiye AB’nin 6 milyar Euro mülteci yardımını nasıl harcadı, AB Sayıştayı’nın eleştirileri neler?
Yoksulluk sınırı bir yılda 24 bin TL arttı.
Türkiye son 20 yılda faize 563 milyar dolar ödedi
Uber Avustralya'da taksi şoförlerine 178 milyon ABD dolar tazminat ödeyecek
Çin 2024 ekonomi hedeflerini açıkladı

Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.
Franz Kolschitzky: Viyana Kuşatması'ndan Kalan Kahveleri Değerlendiren Girişimci
Kış güneşi arayan Britanyalıların adresi Türkiye

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI
TARİHSEL KİŞİLİK
TARİHSEL İNSAN
SÜREÇ VE TARİHSEL ÖZNE

'Yeşil İslam' Endonezya'yı iklim çöküşünden kurtarabilir mi?
İsviçreli kadınlar AİHM'de görülen iklim değişikliği davasında zafer kazandı.
Yorgun dünya artık yavaş dönüyor
Avustralya’daki dev yosun ormanlarını yapay zekâ koruyor
2023'te sıcaklık rekoru kırıldı

Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar
Sanal Gerçeklik, Artırılmış Gerçeklik , Metaverse, Sanal Uzay Nedir?

Bilim insanı Matthieu Juncker ekosistemi gözlemlemek için ıssız adada 8 ay tek başına kalacak.
Beynine çip takılan kişinin düşünceleri 25 dakika boyunca okundu.
14 Mart Pi Günü, Günün Kutlu Olsun Pi !
Tüm canlılar için en ideal sıcak
Avustralya’da 350 kişinin konuştuğu yeni bir dil gelişti

Türkiye artık yabancılar içinde ucuz değil…
2023'te 282 milyon insan açlık yaşadı.
Servet dağılımı adaletsizliği: Türkiye'de %1’lik kesim servetin %40’ını alıyor
BM Raporu: İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırısında soykırım suçu iddiası
Doğurganlık oranında 'büyük düşüş': Ülkelerin % 97'sinde nüfusun azalması bekleniyor

GEÇİTKALE'DEN GELİYORDU...
GENÇ BİR YAZARA BİRKAÇ TAVSİYE
DEĞİŞİYOR, YOKSULLAŞIYOR
“KİRAZ ZAMANI” SERÇELER, KİRAZ AĞACIMIZ, RAZZİA
Enflasyon Rehberi

UCUZ ET
Hesap
---İST
SANDIK
TAKSİ DURAĞI

İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi
Dünyanın İlk Destan Kahramanı: Gılgamış


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git