|
|
Erdoğan yine inciler döktürdü...Kategori: Türkiye | 2 Yorum | 28 Şubat 2010 06:59:16 "Türkiye'yi bir yangın yeri gibi gösteriyorlar. Hükümete vuruyorlar. Piyasaları yüzde 6.5 düşürüyorlar." Biz de bu nasihate uyuyoruz: Kusura bakma kardeşim bizim dükkanda sana yer yok! Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dün partisinin "Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı"nda yaptığı konuşmada, gazete patronlarına muhalif köşe yazarlarını susturma emri verdi.
Başbakan Erdoğan, "Buradan o gazetelerin patronlarına sesleniyorum. Napayım köşe yazarına hakim olamıyorum diyemezsin. Diyeceksin arkadaş. Bu ülkeyi germeye, bu ülkede ekonomiyi alt üst etmesine müsaade edemeyiz. O zaman köşende yazı yazanın maaşını sen veriyorsun, yarın feryat etmeye geldiğin zaman feryat etmeye hakkın yok" dedi. Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Başkanı Ahmet Abakay: “Başbakan çok açık şekilde, çağ dışı bir anlayışla, gazete patronlarının yazarlarını işten atması için teşvik etti” Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Ercan İpekçi: “Çalışanları işveren karşısında koruyan iş yasaları ve bunların meslek örgütleri ve sendikaları var. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın keyfine ya da medya patronlarının keyfine göre yazarlar ve gazeteciler işten çıkarılamaz” AKP Genel Başkanı ve Başbakan Tayyip Erdoğan, kendisine karşı olan medyaya yönelik sert eleştirilerde bulunurken, “Bu ülkeyi germeye, bu ülkede ekonomiyi alt üst etmesine müsaade edemeyiz. O zaman köşende yazı yazanın maaşını sen veriyorsun, yarın feryat etmeye geldiğin zaman feryat etmeye hakkın yok. Köşe yazarlarını bana eleştiri yapabilir haklıdır, ama ben de uyarımı yapmalıyım” dedi. Ankara’da partisinin ‘Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda konuşan Erdoğan, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Erdoğan, son günlerde yaşanan gelişmelerle birlikte muhalefetin erken seçimi gündeme getirdiğini belirterek “Bu çabaları faydasız bulduğunu” söyledi. Erdoğan, muhalefetin bu tür tartışmalar aracılığıyla hükümetin “yürüyüşünü yavaşlatma çabası” içerisinde olduğunu söyledi. “Sürekli erken seçimlerin yaşandığı o günler artık geriden kalmıştır” diyen Erdoğan, “AK Parti iktidarıyla Türkiye’de siyaset geriye dönülemez şekilde kaliteye kavuşmuştur” dedi. Geçtiğimiz haftalarda Meclis Genel Kurulu’nda yaşanan kavganın ardından Başbakan Erdoğan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın “isimlerini ağzına almayacağını” söylemişti. Erdoğan muhalefeti şu sözlerle eleştirdi: “Bırakın onlar ne söylerse söylesin, bütün kirli dosyalar meydana çıkıyor. Dün parlamentoda olanı da izlediniz. Geçmişte kim kime neyi nasıl konuşmuş. Bizzat yaşayanlar konuşuyor. Ben isimlerini artık ağzıma almayacağım için konuşmuyorum.” Başbakan Erdoğan, üçlü zirveyle ilgili yayımlanan haberleri ve yazıları değerlendirirken şunları söyledi: “Öyle garip ve çirkin yorumlar getiriyor ki akla hayale gelmez şeyler. Siz bu ülkeye yardımcı mı olacaksınız, yoksa ortamı kızıştırmanın gayreti içinde mi olacaksınız? Bir Cumhurbaşkanı’nın değerlendirme yapması yanlış bir şey mi? Bunlar Anayasa’yla Cumhurbaşkanı’na verilmiş haklar.” “Gazete patronlarına sesleniyorum” diyen Erdoğan, şu uyarıda bulunurken şunları kaydetti: “Napayım köşe yazarı hakim olamıyorum diyemezsin. Diyeceksin arkadaş. Bu ülkeyi germeye, bu ülkede ekonomiyi alt üst etmesine müsaade edemeyiz. O zaman köşende yazı yazanın maaşını sen veriyorsun, yarın feryat etmeye geldiğin zaman feryat etmeye hakkın yok. Bir taraftan gelip hükümete vuracaksın, öbür tarafta da köşe yazarlarınla elinden geleni yapacaksın. Şurada yüzde 6,5 puan piyasalar düşüyorsa, bunun sebebi bunlardır. Lütfen herkes çizgisini iyi bilmeli.” Başbakan Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Köşe yazarlarını bana eleştiri yapabilir haklıdır, ama bende uyarımı yapmalıyım. Cumhurbaşkanı’yla görüşmeyi nasıl üçlü yaparlarmış. Buna nasıl Cumhurbaşkanlığı zirvesi denirmiş. Bunlar edebe adaba hiçbir şeye sığmaz. Böyle yapıyorsa, burada sana yer yok diyeceksin. Herkes vitrinine layık olanı koyar.” Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Başkanı Ahmet Abakay: Başbakan çok açık şekilde, çağ dışı bir anlayışla, gazete patronlarının yazarlarını işten atması için teşvik etti. Başbakan, ‘’Padişahım çok yaşa!’’ diyen gazeteci ve yazarlar istiyor. Bu demokrasi dışı bir taleptir. Gazeteleri hükümete bağlı kurum haline getirmek, gazeteci ve yazarları da kendisine bağlı memur ya da basın müşavirleri olarak görmek istiyor. Bu kabul edilebilir bir durum değil. Gazeteciler ne yapacak, görmesin mi olup biteni? Yazmasın mı? Başbakan her zaman ‘ilklerin adamı’ oldu. Seçim sürecinde ‘’gazete okumayın’’ kampanyası başlatmıştı. Son açıklaması ile de, demokratik ülkelerde olmayacak bir rekora imza attı yine. Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Ercan İpekçi: Çalışanları işveren karşısında koruyan iş yasaları ve bunların meslek örgütleri ve sendikaları var. Başbakanın keyfine ya da medya patronlarının keyfine göre yazarlar, gazeteciler işten çıkarılamaz. Başbakanın yaptığı, medya patronlarına yaptığı çağrı, hukuksuzluğa çağrıdır. Ben de Sayın Başbakanı hukuka uygun davranmaya çağırıyorum. Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Yrd. Doç. Dr. Esra Arsan: Bu, Başbakanın demokrasi ve basın özgürlüğü anlayışının ne kadar kıt olduğunun bir göstergesi. Başbakan gazeteciyi patrondan maaş alan, patronun kontrolünde haberler yapan ve patronun bünyesinde askeri hiyerarşi içinde değerlendiriyor. Bu ülkede askeri vesayete karşı çıkan bir başbakan, bir yandan da gazeteciliği askeri hiyerarşi içinde, komutanının yani “patorununun’’ her istediğini yazan bir emireri gibi gösteriyor. Başbakan, özgürlükler ve demokrasiler açısından sınıfta kaldı.
Yorumlarkilcik
{ 01 Mart 2010 05:53:56 }
asagidaki yorum yukaridaki yazidan daha guzel olmus
aykut yazgan
{ 28 Şubat 2010 10:32:45 }
canım benim ,
Diğer Sayfalar: 1. sen adama düpedüz haksızlık ediyorsun. neden bir kere de açıp "zaman, vakit, milli, taraf" falan okumuyorsun? adamı kefeye koyduklarında, öyle az buz değil, on altın yirmi altın, yüz altın değerinde pahaya çıkartıyorlar. tabii ancak gel gör ki kazın ayağı her zaman öyle olmuyor. bir takım gazetelerin ve yağ imalatçılarının satışa çıkardıkları, pazara geldiğinde ayni değerde olmuyor. hoca nasreddin eşeğini götürmüş pazarda satmaya. demişler "hoca nekadar?" hoca demiş "valla yirmi akçe". demişler"yahu etmez bukadar, ama biz bir bakalım yine de" biri dolanmış eşeğin arkasına. hayvan huysuz. bir çifte atmış. herif perişan. diğeri ön taraftan bakmaya kalkışırken bir çifte de o yemiş. ne ağız kalmış ne de burun. bir diğeri dişlerine bakacak olmuş. hart diye bütün parmaklar gitmiş. adam kan revan içinde. sonunda demişler" hoca bu eşek yirmi akçe değil kalp on para bile etmez". hoca nasreddin boynunu bükmüş demiş" zaten ben de hayvanı satmaya gelmedim, görün bakın bu eşşekten neelr çekiyorum diye getirdim". sanırım bizim de halimiz bu. eşşekten çektiğimiz bir yana yağcıların koyduğu kıymete de satmaya imkanımız yok.. artık memet abinin dediği gibi "eşek öle ki kurtula!..."
Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|